17."Pençe izi"

10K 551 35
                                    

Bazen insanın, böyle geçmişi film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer ya.

Hani öyle derler.
Sanki içinde bir boşluk oluşur. Belki biraz korku.

Ne yapacağını bilememe.

Canından çok sevdiğin biri.

Mutlu ayrılıyorsunuz. Mutlu gidiyor. Mutlu kalıyorsun.

Ama içindeki o hüzün gitti diye kalıyor. Bir daha gelmeyeceğini bilmiyorsun.

Keşke diyosun, keşke daha sıkı sarılsaydım.

Keşke o arabaya binmeseydi.

Keşke yanıma hiç gelmeseydi.

Keşke şuan kalbi atıyor olsaydı.






"Evet şimdi sağlık adamı ambulansa sedye ile taşıyorlar sevgili izleyiciler"

Sanki bir darbe daha yemiştim,
Ayaklarım istemsizce iki adım geriye attığında dengemi kaybettiğimi fark ettim.

Düşeceğimi sanırken, iki büyük el belimden beni kavrayıp koltuğa oturtturdu.

"Devin" dedi yanımdaki adam.
Korku dolu gözlerle, telaşlı bir şekilde iyiliğimi isterce soru soruyordu.

Fakat ben onu dinlemiyordum. Ne dediğini idrak bile edemiyordum.

O televizyondaki benim abim olduğunu nasıl idrak edemediysem dediklerinide duymuyordum.

Ekra baktığımda bulanık görmeye başlamıştım.


Hayır, hayır bilincim kapanmıyordu.
Ben ağlıyordum.
Ve elimi kaldırıp göz yaşımı silebilecek kadar gücüm yoktu.

Benim yerime yanımdaki adam.
Aren.
Sıcak büyük elleri ile göz yaşlarımı sildi.

"Aldığımız bilgiye göre hastanın kalbi durmuş sayın izleyiciler."

Duyduğum şeyle yerimde kaskatı kesilirken bana seslenen Aren hâlâ cevap vermiyor, veremiyordum.

Dilim tutulmuştu sanki.
Ellerim,ayaklarım buz kesmişti.
Kalbim düzensiz atıyordu.
Soluk alış verişlerim ayarsızdı.

"Devin, güzel gözlüm, cevap ver lütfen bak bana" diyordu Aren.
Ama ben ekrana kilitlenmiş öylece bakıyordum.

"Abim..." Diyebildim sadece, başka bir sözcük çıkmadı ağzımdan,başka bir cümle. Başka bir kelime.

"Bak abim iyi olacak tamam mı Devin?
Abin iyi olacak bana bak güzel gözlü kız. Bana bak!" Diyordu.

Bakamıyordum. Bi insan kafasını iki santim sağa nasıl döndüremezdi.
Ama ben yapamıyordum.

"Devin" en sonunda, kendimi kanalın reklama girmesi ile toparlabilmiş ve Arene dönmüştüm.

"Bak-" ne diyeceğini bilmeden sözünü kestim.
"Abimin yanına götür beni" dedim.
"Devin-"
"Aren abimin yanına gitmek istiyorum beni ona götür!" Dedim ses tonumu biraz yükselterek.
Aren derin bir soluk verdi.
"Tamam. Ama sakin olacaksın" diye şart koştu. Hızlıca başımı salladığımda onunla birlikte ayağa kalkmıştım.

(...)

Arabada öylece akıp giden yolu seyrediyordum. Aklım doluydu bi o kadarda boştu.

Aren her dakikada bir bana dönüyor yüzüme bakıp tekara yola dönüyordu.

Yüz ifademden hissetiklerimi anlamaya çalışıyordu. Ama ne hissettiğimi oda azıcıkta olsa hissediyordu. Biliyordum.
Çünkü canımdan çok sevdiğim birinin zarar görmesi ağır bir şeydi ve ben bu ağırlığı tek başıma taşımıyordum. Oda benim hissetiklerimi hissedip sanki acımı koparırca almak istiyordu.

Hissetiğimi,hissetmesinin bir sebebi.
Ruhunun eşi olmamdı.

(...)

Yol biraz daha ilerlediğinde, uzaktan bir polis otosunun ilerlediğini gördük.
Olay yerinden uzaklaşan bir polis otosu.

Abimin kaza yaptığı, arabanın pertinin çıktığı yerden uzaklaşan bir oto.

"Aren burda dur!" Dedim bir anda.
Abimin siyah arabasını  olduğu yerde
Çünkü kontol için bir daha buraya geldiğimizde arabayı çekici ile çoktan götürmüş olurlardı.

Aren frene bastığında, arabanın durması ile kendimi dışarı atmam bir oldu.

Hızlıca arabanın yanına vardım.
Kaputu bir ağaca feci şekilde çarpmıştı, ön cam kırılmıştı.

Arende benimle beraber arabayı incelerken o diğer tarafa geçti. Ben sıkışmıs ve abimi kurtarmak için büyük bir ihtimalle kesilen kapıdan içeri doğru uzandım. Torpidoya açtım. Bir şey arıyordum. Ne aradığımı zırnık bilmiyordum ama bir şey arıyordum.

Hiç bir şey olmadığını görünce geri kapattım. Kendimi geri çekerek içerden çıktığımda bende aren gibi arabanın arkasından diğer tarafa dolaştım.

"Aren?" Dedim arabaya öylece bakıyordu. Yanına gidip bende arabaya baktığımda büyük çok büyük bir pençe izinin çapraz bir şekilde arabayı çizdiğini gördüm.

"A-aren bu ne?" Dedim korkuyla. Ellerim Arenin istemsizce kolunu kavramıştı.

Hiç bir şey söylemeden sessizce yavaş adımlarla benle beraber büyük ize doğru ilerledi.

Elini izin üstünde gezdirdi. Sonra yüzünü yaklaştırıp kokladı.

Ardından geri çekilip, tişörtün omuz kısmını sıyırarak eğilebildigince eğilip Murat'ın ona attı pençe izinin kokladı.

"Aren" dedim bir kere daha.

Ne olduğunu anlamadığım bir şekilde gözlerini kapattı.

Elini tişörtünden çekip bu sefer havayı kokladı.

"Neler oluyor söyler misin?(!)" Diyip korkuyla ve hafif bir endişe ile sordum.

Kafasını bana çevirdi.

"Murat. Bunu yapan o"

Ruh Eşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin