52."Deliriyordum"

5.5K 370 37
                                    


Bir kitapta okumuştum'

saatler sonra...

Akşam olmak üzereydi, zaman tıkır tıkır işliyordu. Bende her dakika dahada deliriyordum.

Devin hiç bir yerde yoktu.

Yiğit hastane işini halletmiş bizim eve gitmişlerdi.

Ayaz ile Figen, Gözcüler ve koruyucularla ormanı karış karış arıyordu.

Ben deliriyordum. Kelimenin tek anlamı ile deliriyordum.

Yoktu.

Ruhum, yoktu.

Bir kitapta okumuştum,
Ruhsuz bir beden kaç gün yaşar?
Diye bir soru vardı.

Ben bir saniye bile dayanamıyordum.

Uzaklardan bir çıtırdı duyduğumda,
Ayaz'ın geldiğini fark ettim.

Ağacın yanındaki bir kayaya oturup kilometrelerce öteden yanıma gelmesini bekledim.

Kurt formundaydı. Kokusunu alıyordum.

Gözlerim istemsizce ellerimin üstüne gittiğinde kurumuş kanları fark ettim.

Hadi ama! Sinirimden ağaçları yumruklamıştım, ellerim berbat durumdaydı.

Ayaz son bir sıçrayışla yanıma zıpladığında nefes nefeseydi.

Bana iki kere hırıldığında ne dediğini anlayabiliyordum.

Murat, bir şekilde, biri ile Gözcülere haber vermiş onlarda Ayaza haber vermişti. Ve bugün akşam meydanda olmam gerektiği söylüyordu Ayaz.

Devin için! Ona yalvarmam! Tahtan ineme için!

Ama Murat Ayaz'ın kardeşiydi. Benimle meselesi bitmişti.

Başka bir kardeşim olmadığına göre Murat bunları sadece kininden mi yapıyordu?

Bu çok saçmaydı.

"Tamam. Herkese haber ver. Herkes meydanda olacak. Büyüculer,vampirler, cüceler, hepsi herkes" dedim.

Kararlıydîm.

Sadece kafam çok karışıktı.

Eğer, yalvarırsam Alfalığım biterdi.

Yerimede büyük ihtimalle Murat'ın geçerdi bir saniye geçemezdi.

O mühüsüzdü.

Soyu devam edemediği için yerime geçemezdi.

Belkide kini bunaydı. Mühüsüz olmasına rağmen oraya geçmek, ne kadar güçlü olduğunu kanıtlamaktı. 

Hayır! Çok saçmaydı! Bu kadarda öfkeli olamazdı! Mantığa aykırıydı.

Ayaz'ın hırlaması ile ona döndüm.

Sol elinle yapıştığım kayanın birazını parçalamıştım sıkmaktan.

"İyiyim" dedim tek cevapla.

"Hadi git" dediğimde bana son bir bakış atıp hızlıca ormanın içine doğru koşmaya başlamıştı.

Akşam ne olacağını bilmiyordum.

Zaten saatler kalmıştı.

İki seçeneğim vardı.

Dizlerimin üstüne çöktüm ve Murat'ın karşısında başımı eğdim.

Gülümsediğinde arkada, bana gözleri dolu dolu bakan Devini gördüm.

Herkesin önünde Alfalıktan çıkmış güçsüz bir kurttum.

Ya böyle olacaktı, aşkım için gururumu ayaklar altına alacaktım.

"Hayır! Ben kimsenin önünde eğilmem! Eğilmeyceğimde! Küçük kız senin olsun!" Dedim kararlılıkla.

Devinin canının yandığını kalbimde hissetmiştim.

Sanki kalbinin yarısı sönmüş gibiydi.

"Öyle mi Alfa? Bravo yine acımasızlığını ve caniliğini kanıtladın" diyip ellerini çırptı Murat.

Yada böyle olacaktı.

Delirecektim.

İhtimalleri düşünmekten, sonucu bulamamaktan deliriyordum.


Sizce yazarın anlatımından" nasıl güzel mi?




Ruh Eşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin