19."Burdayım küçük kız"

9K 530 48
                                    

Yine sinirimle ağzıma geleni söylemiş ve birini daha kırmıştım.

Ben sinirime yenik düşerek, insanların en ufak bir kavgada hatalarını,elinde olmayan sebepler yüzünden olan yanlışlarını yüzlerine çarpardım.
Sonrada pişman olurdum.

Sinirliydi. Öfkesi kardeşine, kırgınlığı banaydı.

Ondan özür dileyecek halim yoktu.
En azından şu anlık yoktu.
Yoğun bakımın önünde yere oturmuş bir vaziyette bekliyordum.
Aren bahçeye çıkmıştı.

Anlaşılan benimle aynı yerde kalmak istemiyordu.

İstemsizce, bir anlık sinirle söylenmiş sözlerdi hepsi. Büyük bir anlam, içinde bir kin yoktu.

Ama Arene çok büyük bir darbe vurmuştum.

O bana 'bilmem gerek' demişti. Ne için bilmem gerekti? Onu kırmak için mi?

Galiba benim sorunlarım vardı.
Sinirlendiğim zaman yaptığı hatayi yüzüne vurmak kadar karaktersiz bir davranış olamazdı.

Ben... Yapmıştım ne yazık ki.

Ellerimle göz yaşlarımı silip burnumu çektim. Gözlerim ağlamaktan helak olmuştu. Yol Aren gibi sessiz geçmişti.

Ve neredeyse hastaneye varalı en az 4-5 saat olmuştu.

Gece saat 2-3 sularıydı galiba.

Emin değilim. Zamani kestiremiyordum.

Uykum geliyordu fakat uyuyamazdım.
Ama gözlerim bana inat ederce kapanmakta ısrar ediyordu.

En sonunda savaşı vücudum kazandı ve istemeyerek huzursuz bir uykuya daldım...

(...)

Gözlerimi açtığımda, sol tarafımın sıpsıcak olduğunu hissettim.

Ve üstümde bir ağırlık.

Bilincim yavaş yavaş yerine geliyor gözlerim net görmeye başlıyordu.

Bir iki sefer gözlerimi kırpıştırdığımda üzerimde Arenin deri ceketinin olduğunu fark ettim.

Ve deri ceketine sinen o ferahlatıcı nane kokusunu.

Hafif kokuyordu. Kendi kokusu ile birleşmiş bir nane kokusu. İnsana huzur veriyordu.

Başımı biraz yukarı kaldırdığımda
Arenin keskin yüz hatları ile karşılaştım.

Ben onun kucağındaydım.
Küçük cılız bedenimi, yapılı büyük bedenine hapsetmiş gibiydi.
Kolları ile beni sarmış göğsünde uyutmuştu.

Onun kalbini kırmama rağmen beni o soğuk betonda bırakmamıştı.

"Aren" dedim pürüzlü sesimle.
"Daha çıkmadı, 1-2 saati varmış hemşireler söyledi. Durumu stabilmiş" dedi sert sesi ile. Bana böyle sert mi davranacaktı? İstifini bozmuyor bana hiç bakmıyordu. Dimdik karşıya bakıyordu.

"Ben ne zamandır uyuyorum?" Dedim boğazımı temizledimten hemen sonra.

"Saat sabahın 4.30'u" dedi. Anlaşılan baya bir uyumuştum.

"Keşke kucağına almasaydın kolun uyuşmuştur" dedim bir umut.

Cevap vermedi.
Bu evet demekti sanırım.

Kalklamaya çalışıp bir hamle yapmıştım ki. Resmen demir gibi kolları ile buna engel oldu.

"Biraz daha uyu çıktığında uyandırırım seni" dedi. Yine yüzüme bakmamıştı.
"Hayır.istemiyorum abimi beklicem" dedim kollarından sıyrılmaya çalışarak.
Ama sadece çalışarak. Çünkü kımıldayamamıştım.
Beni çok sıkı tutuyordu ama canımı yakmıyordu.
Bir kuş tutar gibiydi. uçmasını istemiyor ama özgür olmasını bekliyordu.
"Aren-"
"Devin!" Dedi kalın sesiyle bana bakarak.
Mor gözlerinde ilk defa başka bir duygu görmüştüm. Anlamvemediğim anlayamadığım başka bir duygu.
"Uyu" dedi emrederce. Kollarıni çözmemesine bakılarsa karari kesindi.
Hiç bir şey söylemeden tekrar kafami göğsüne koydum.

(...)

"Devin uyan!" Dedi bir ses. Gözlerimi korkarak açtığımda havada Arenin kucağındaydım. Önümden sedyede üstünde beyaz örtüyle biri geçiyordu.
Korkuyla kafamı çevirip Arene baktım.
"Aren!" Dedim telaşla.
Bana öylece bakıyordu.
Hemşireler sedyeyo götürürken doktor yanımıza geldi.
"Yağız beyin yakınları"
Dediğinde nefesimi tutmuş ona bakıyordum. Nedenini bilmediğim bir şekilde konuşamıyordum.
"Çok üzgünüm Devin hanım abinizi kaybettik" dedi doktor.
Ona ne oldu? Nasıl oldu? diyemeden
Geçti gitti yanımdan.

Arkasından bakarken birden Arene çevirdim yüzümü.

"Aren bişi de!" Dedim umut dilenirce.
Eğer 'saka abin şimdi gelecek" dese hemen inanırdım.

Aren olumsuzca başını salladı.

"Üzgün değilim Devin. Benide kırdın sen"
Dedi.

Anlamayarak gözlerinin içine bakıyordum.

Beni yere indirdi.

"Kendine iyi bak. Abin öldü, ve benden kardeşimi öldürmemi istiyorsun. Ben bunu yapamam o benim kardeşim." Diyip bir iki adım geriledi.

"Ne diyorsun Aren!" Dedim korkuyla bağırarak. Boş koridorda Sesim yankı yapıp bana geri dönmüştü.

"Maalesef. Bitti. Gidiyorum" dedi kolundan tutuyordum ama nafile zorlanmadan kolu kurtardı dizlerimin üstüne düştüm.

O giderken görüşüm bulanıklıklaştı.
Ağlıyordum.

"Aren gitme. Özür dilerim!." Diye seslendim ardından.
"AREN LÜTFEN! TAMAM KARDEŞİNE BİR ŞEY YAPMA AMA BENİDE BIRAKMA!" dedim bağırarak.

"Devin! Aç gözünü kabus görüyorsun." Diye bir ses duydum.

"Aren özür dilerim gel gitme tamam valla Murat'a bir şey yapma ama sende gitme!" Dedim son kez.

"Devin!"
Arenin son kez seslenmesi ile sıçrayarak kalktım yerimden.

"Aren!" Dedim göz yaşlarımı silerek. Akmayam yaşlarımı silerek.
"Burdayım Devin" dedi sakince. Benim sakinleştirmek isterce.
"Burdayım" dedi bir kere daha.
Herşeyi, heryeri ne olup bittiğini tekrar hatırlaryınca bir anda Arene sarıldım.

Derin nefesler alıp veriyordum.

Arende beni sakinleştirmek isterce saçlarımı okşuyor varlığını hissettiriyordu.

"Burdayım Devin."
"Burdayım küçük kız" Dedi.
Onun göğsünde rahatlarken.

Duymuştu. Ona seslendiğmden bu yana herşeyi duymuştu.

...






Ruh Eşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin