33."ufacık bir sorun"

7.1K 391 37
                                    


Masadaki son tabağında mutfağa koyduğumda toparlanmam bitmişti.

Arem içeri girdiğinde hiç ses etmeden yukarı çıktı.

Arkamı dönmemiş,soru sormamış konuşmamıştım.

Oda bir şey dememişti.

Tabakları makinaya yerleştirirken,
Yukarıdan bir kaç ses duydum.

Sonrada merdiven sesi.

"Aren?" Dediğimde belimde iki büyük kol hissettim.

"Devin?" Dedi adımı ezberlerce.
"Ne yapıyorsun?"
"Eşime sarılıyorum" dedi. O Ruh eşinden bahsediyordu. Ama ben bizim dünyamızdan bahsedecektim. Hemen ellerini belimden ayırdım. Ona döndüm.
"A yoo ben senin eşin değilim, sözlünüm."
"Yapma Devin, şuan benim alemimdesin ve eşimsin" dedi.

Biraz sinir etmekten zarar gelmezdi.

"Ne alaka Aren, biz evlenmedik yüzük taktık, yüzük takanlarda sözlü olur bu kadar. Ayrıca sözlüler düğün gününe kadar birbirine dokunmazlar" dedim gülümseyerek.

Aren kaşlarını havaya kaldırdı. Sonrada naptımı anlarmış gibi geriye indirdi.
Ellerini tezgaha dayadığında onun arasında kalmıştım.
"Öyle mi?"
"Öyle" diyip gözlerinin içine baktım.
"Sen sanki bu 'polemiğe' girmeyecektin" diyip gülümseyerek bana yaklaştı.
"Vayy dediğim şeyleride hiç unutmuyorsun" dedim eğlenerek.
"Cık, unutmam her kelimesi,harfi harfine  kafamda senin sözlerin benim için çok önemli." Bana dahada yaklaşmıştı bunları söylerken.

Tam dudakları,dudaklarıma değecekken hemen kolunu ittirip aradan çıktım.

Öylece kalakalı.

kafasını yavasca bana çevirdi.

"Devin iki oldu. Bakalım kaça kadar sabredebilicem" dediğinde dudaklarımi gülmemek için birbirine bastırdım.

Ellerini tezgahtan çekip doğrulduğunda,
"Ben gidiyorum" dedi
"Nereye?" Dedim bir anda gerçekten bu yaptığım için gidicekmiydi?
"Muratı çözmeye" diyimce içime bir su serpilmişti.
"Seni hiç bi zaman bırakmam aklından saçma sapan şeyler geçirme" dedi bana yaklaşarak.
"Sadece gidicem ve Murat'ı çözecem sonrada yanına gelicem bu kadar" diyip yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Sadece o kadar?"
"Evet"

Başımı salladığım zaman bana son kez bakarak arkasını döndü.

Kapıya ilerlediğinde arkasından öylece bakıyordum.

(...) 

Etrafı toparladığım zamam Arenin gitmesinin üstünden baya bi süre geçtiği fark ettim.

Neden bilmiyorum ama içim rahattı, yani Aren öyle hissediyordu.

Canı çok yanmış ve rahatlamış gibi.

Nerden geldiğini bilmiyordum ama kulağıma bir müzik geliyordu.

Acaba ben iyice kafayı mı yemiştim?

Kurtadamlar falan.

Yada ben büyük bir rüyanın içindemiydim?

Bir dakika benim telefonum çalıyordu.

Hemen koltuktan kalktığım gibi yukarıya koştum.

Yatağın üzerindeki telefonu kapanmasına az bir süre kala kim olduğuna bakmadan açmıştım.

"Alo?"
"Ya kızım nerdesin sen Devin!"
"Figen ne oluyor sakin ol, bir şey mi?"
"Hayır olmadı ama ben senin yanına geldim ve ev bomboş!" Dediğinde
'nasıl bir iş eline yüzüne bulaştırılır' konulu kısmındaydık.

Ben şimdi figene ne diyecektim?

Evlendim?

Kurtadam yani ruh eşimi buldum?

Beni kaçırdılar?

Gerçi inanırdı.
Figenin fantastik şeylere yatkınlığı vardı.

Eğer şimdi 'bir vampir beni kaçırdı' desem, '10 üzerinden ne kadar yakışıklı olduğunu puanlar mısın?" Derdi kesinlikle.

"Figen..." Diyip sustum teredütle.
"Ne oldu Devin? Söyler misin artık? Bak az daha polisi arayacaktım uzaylılar kaçırdı diye" dedi. Benim işin biraz endişelenmiş olmalıydı.

Tamam. Baya korkmuştu.

"Sen orda bekle ben 2-3 saate seni almaya gelecem" dedim. Bunu Arene söylemem gerekirdi.

"Ne? Nerdesin ki sen?"
"Figen lütfen soru sorma herşeyi anlatacam" daha doğru ben bunları Arene nasıl anlatacaktım?

"Tamam bekliyorum ama çabuk ol yoksa burda meraktan çatlayacam" dedi.

"Tamam. Görüşürüz gelecm" dediğimde
Telefonu kapatmak için kulağımdan çekmiştim.

Figen şirin bi kızdı sabırlı bir insan fa tastik kitaplar okuyup çok çalışan sıcak kanlı bir kız.

Şimdi sıra Areni aramaktaydı.
Fakat bende numarası yoktu ki.

Ben ne yapacam diye düşünürken sürgülü kapının sesini duydum.

Aren gelmişti.

Saçları dağılmış yine yorgun gözüküyordu.

Yavaş adımlarla gelip kendini koltuğa attı.

Bende şirin şirin gidip yanına oturdum.

Onu izlemeye başladım.

Öylece sehpaya bakıyordu.

"Tırnaklarını yeme" dedi anide  bama dönerek. Ben ona bakarken ağzımda bir el fark ettim. Benim elimdi. Stresten istemsizce tırnaklarımı yemeye başlamıştım.

"Ne söyleyeceksen söyle Devin" dedi yorgunca. Şimdi ben bu adama nasıl Figeni anlatırdım.

"Şeyyy... Yorgun gibisi  aslın son-"
"Anlat" dedi emir vererek.

Derin bi nefes aldım. Nasıl başlayacaktım?

"Ufak bir sorunumuz var" dedim.

(Figen)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Figen)

Ruh Eşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin