Aren Ayazı aramış, ve Figeni almasını söylemişti.
Bende Figene birinin gelip onu alacağına dair bir mesaj atmıştım.
Zar zorda olsa Areni yukarı uyumaya gönderdiğimde sanki hiç işim,derdim yokmuş gibi verendaya çıkıp çiçek dikmek istedim.
Verandanın, sol köşesinde yani merdivenden uzak olan kısmında
Siyah pakette tohumlar vardı.Ne çiçeği olduğunu bilmiyordum ama ekmek,yetiştirmek istiyordum.
Nedensizce, öylesine.
Yalan yok boş olduğum ve hiç bir şey yapmak istemediğim zamanda,
Klinikten geldiğimde arka bahçeme çiçek ekerdim.Bir dakika Figen kliniği kime bırakmıştı?
Merdivenin son basmağını indiğimde
Aklıma takılan şeyle duraksadım.Figen kime bırakıpta gelmişti?
Ben ona güvenirdim eğer geldiyse ya çok sağlam birine bırakmıştı, yada bir sebebi vardî.
Sorunun morelimi bozmasına izin veremez ve çiçek ekmekten vazgeçemezdim.
Gözlerimle etrafı taradığım zamam çok uzaklaşmamayı kafaya koymuştum.
Evet Aren normal bir insan değildi. Kaçırdığim veya başıma birşey geldiğinde duymama gibi bir sorunu yoktu. O çok uzakta olan küçük bi böceğin kanat çırpışını bile duyar kokusunu dahi alırdı.
Fakat ben yinede fazla uzaklaşmamalıydım.
Evin biraz ilersinde, ağaçların dibinde güzel bir yesillik alan bulduğum adımlarımı oraya yönlendirdim.
3 pakey tohumu ayrı ayrı koydum.
Ellerimle çiçek dikmek için toprağı eşelemeye başladım.
Ellerimin kirlenmesi umrumda değildi.
3 tane çukur açtığımda her birini tek tek dikkatlice yerleştirdim.
İlk çiçeğinin üstünü güzelce kapattım.
İkinci çiçeğe geçtiğimde paketleri buruşturup birbirinin içine sokmuştum.
İkinciyi kapatıp üçe geçtiğim sırada bir çıtırdı duydum.
Kalbimin hızlandığını hissediyordum.
Kafamı kaldırıp önümdeki ağaçların arkasına bakmaya başladım.
"Devin" diye bir ses duyduğumda irkilerek arkamı döndüm.
Yiğit ile esin.
"Hii!"
"Korkma biziz" dedi esin gülümseyerek.
"Bir anda gelince..." Dedim elimi göğsüme koyup.
"Çiçek mi kopardın?" Diyip arkama baktı yiğit. O sırada aklıma çok güzel bir şairin sözü geldi.Ellerim kirli diye beni çiçek koparmakla suçladar fakat kimse çiçek dikmiş olabileceğimi düşünmedi.
Onlar beni suçlamamışlardı ama aniden aklıma böyle bir söz gelmişti.
"Yanlış bir şey mi söyledim?" Dedi yiğit kaşlarını çatarak. Başımı iki yana sallayıp kendime geldim.
"Hayır" dedim kısaca.
"Pekiala biz Arene gelmiştik senin olduğunu unutup, nasıl diye bakmak için" dediğinde esine dönmüştüm. Durumu toplamış nazikçe gülümseyerek açıklama yapıyordu.
"Uyuyor. Malûm durumu biliyorsunuz" dedim. Yiğit,
"Evet." Dediğinde üçümüzde sessizlığe gömülmüştük."eee içeri geçelim isterseniz ayakta kalmayın" diyip elim ile evi gösterdim.
"Ha yok biz Aren için gelmiştik, işlerimiz var oda uyuyormuş rahatsız etmeden gidelim"
"Estağfurullah olur mu öyle şey gelmenizden memnun oldum. Peki nereye gidiceksiniz?"
"Ben işe esinde eve" dedi yiğit.
"Siz çalışıyor musunuz?" Dedim hayretle kurtların çalışmasına gerek var mıydı?
"Evt, ben savcıyım esin ise avukat" dedi yiğit. Ben ağzım açık onlara bakarken esin gülmüştü.
"Nedem bu kadar şaşırdın? Çalışamaz mıyız?"
"Yok hayır ama ne bilim çalıştığınızı düşünmüyordum." Dedim
Yiğit,
"Çalışmazsak bu üstümüzdeki pahalı şeyleri nerden karşılıyacaz?" Dediğinde doğru söylediğini anlamıştım.
"Doğru" dedim. Tek cevap olarak.
"O zaman biz gidelim görüşürüz yine geliriz" dedi esin elini sallayarak.
"Tamam görüşürüz" diyip bende elimi kaldırdığımda çoktan gidiyorlardı.Arkamı dönüp yerdeki paketleri aldım. Şimdi tek yapmam gereken sulamaktı.
Koşar adım yukarı çıkıp eve girdim. Hemen mutfağa geçip poşetleri çöpe attım.
Bi ahşap gıcırtısı duyduğumda arkamı döndüm. Karşımda saçlarını dağınık üstünde eşofmandan başka bir şey olmayan Areni gördüm.
"Çiçek mi diktin?" Dedi gözlerini ovuşturarak.
Aren, çiçekleri kopardığımı değil,
Diktiğimi sormuştu.Öldürdüğümü değil,
Yaşattığımı soruyordu.Bu adam benim kalbimden geçen her cümleyi harfi harfine biliyor, zihnimden geçenleri anlıyordu.
"Evet" dedim gülümseyerek.
"Hmm" diyip bir kaç adımla yanıma geldiğinde,
"Esin ile yiğit geldi biraz önce" dedim.
"Duydum" diyerek arkamdaki musluğa uzandı. Bende musluğa döndüğümde ellerini belime sarıp yüzünü boynuma gömmüş ardından dudaklarını boynuma değdirerek konuşmaya başlamıştı.
"Yıka, ellerinin kirli kalmasını istemiyorum" dedi. Boğuk çıkan sesi ile.Dediğini yapıp ellerimi güzelce yıkadım musluğu kapattığımda hâlâ Aren öylece bekliyordu.
"Aren acaba çiçeklerin suyunuda mı versem hani diktim ya?" Dedim.
Ellerini belimden ayırırken,
"Ayazlar geldi" dedi. İkimizde mutfaktan çıktığımızda Aren üstüne birşeyler giymek için yukarı çıkıyor bense ellerimi kurulayarak kapıyı açmaya gidiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Eşi
Teen FictionDünyada evcilleştirelemyen tek hayvan kurttur. Eğer bir kurdu hapsederseniz pençeleri ile boynunu kopararak intihar eder "Ruhumun eşi" Kurt, masum bir kızı aşkıyla koruyabiliecek mi? Kız o aşka inanıp kurda sığınabilecek mi? 🤍✨ "Bişi sorucam" diy...