Gecedeki kırgınlıktan eser yoktu.
Hafif, üzgündü bana üzgündü ama gönlünü alacaktım.Gönlünde yattığımda adamın,
Gönlünü alacaktım.Neredeyse 5 dakika önce uyanmış ve öylece göğsünde yatırıyordum.
Kafami kaldırıp yüzüne baktığımda bu sefer dimdik karşıya değil
Yere bakıyordu.
Abim yaşamazsa olacakları düşünüyordu belkide.Veya gitme ihtimalimi, bağırma, yıkılma
Başka belkide bambaşka bir ihtimali düşünüyordu.Gözlerinin daldığı yerden başını iki yana sallayarak kurtuldu.
Gözleri gözlerime deydiğinde içimde bir şeylerin olduğuna dair bir tohum filizlenmiş gibiydi.
Neden bilmiyorum ama ona bakmak,
Bi manzarayi seyretmek kadar huzur vericiydi.Yüzünden anlamadığım bir gülüş berilirken kaşlarımi istemsizce çattığımı fark ettim.
"Ne oldu? Neden gülüyorsun?" Dedim merakla sorarak.
"Beni mi düşünüyorsun? Hissetmişmiydi? Bunu hissedebilirmiydi?
Zihin okuyamazdi hissettiğimi hissedebilirdi nereden biliyordu o zaman!
"Ne alakası var abimi düşünüyorum" dedim itiraz ederek.
Güldüğünde yanağında olan küçük gamzesi ortaya çıkmıştı.Küçük, şirin gamzeleri olan çocuk.
"Öyle mi? Ben yanlış gördüm yüzüğün mora döndüğünü o zaman" dedi açıklık getirip beni jetonumu düşürürken.
Evet, yüzük yüzüğümün parlamasını atlamıştım.
Gözlerim yüzüğe kaydığın mor rengin beyaza döndüğünü görüyor olmuştum.Kucağından çırpınarak kalkıp ayakda dikeldim.
"Sadece bir şey için düşündüm öyle düşündüğün gibi bir şey içinde düşünmedim" dedim sitemle.
Oda ayağa kalktığında boyunun boyumdan uzun olduğunu bir kez daja kanıtlamış omuzlarını dikleştirip konuşmaya başlamıştı.
"Aynen küçük kız aynen" dedi inanmayarak.
"Sana bir şey kanıtlamak zorunda değilim köpecik hoşt hadi yallah!" Dedim sinirlenip bağırarak.Eğlenen yüzü gerildi.
"Hoşt mu?"
Ses tonundaki öfke inşallah ses tonunda kalırdı. Sesi kalınlaşmış üzerime yavaş yavaş gelmeye başlamıştı.
"Hoşt?" Dedi bir kez daha teyit etmek isterce.Onu sinirlendirmiş olmalıydım.
Bu sinir pekte iyi değildi çatılan kaşları ve alnında çıkan damara bakılırsa.
Çene kası zaten sıkıydı ondan hiç bahsetmiyorum. Normalde de sıkıydı da sanki sinirli gibiydi.Sanki mi?
Sırtım sert bir yüzeye değdiğinde arkamda olan duvarın yıkılmasını istedim.
Yıkılmasını ve kaçmamı?
"Aren" dedim ses tonumun cılız çıkmasını engelleyemerek.
"Hoşt derken hani köpeklere hoş denir ya yani bizde senle aramızda şey yapıyoruz ya yani niye-" sağ elinin işaret parmağını dudaklarıma dokundurduğunda susup kalmıştım."Şsssst" dedi. Sanki bir vampirin kurbanı olmuş gibi hissediyordum.
"Are-"
"Devin, sus" dedi sakince parmağını çekerken.İki elini yanlarıma koydu ve beni arasına aldı.
"Bak cidden ben-"
"Abin sem uyurken çıktı durumu iyiymiş" diyiverdi bir anda.
"Hayati riski atlatmış" dedi gözlerini gözlerimden, dudaklarını dudaklarımın hizasından ayırmadan.
"Ne?" Dedi herşeyi unutarak. Arene baka kaldım.
Şaka mı yapıyordu?
"Evet. Odaya aldılar sende öyle güzel uyuyunca uyandırmak istemedim" dedi.Şok olmuś bir yüzüne bakarken vücudum benden emir almadan çalışıp Arenin itmiş ve koşmaya başlamıştı.
"Devin!" Diye bağırdı arkamdan.
"Dur yanlış tarafa gidiyorsun?(!)" Dedi.Bir anda durdum. Kalakaldım.
Saniyeler geçmeden yanımda belirdiğinde, abimin uyanması sevinciyle
Ne yaptığımı bildiğim yoktu."Gel benimle bu taraftan" dedi ilerlerken.
Ne beni tutmak nede durdurmak istiyordu.
Onun peşinden sürüklenip abimin yanına gidiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Eşi
Teen FictionDünyada evcilleştirelemyen tek hayvan kurttur. Eğer bir kurdu hapsederseniz pençeleri ile boynunu kopararak intihar eder "Ruhumun eşi" Kurt, masum bir kızı aşkıyla koruyabiliecek mi? Kız o aşka inanıp kurda sığınabilecek mi? 🤍✨ "Bişi sorucam" diy...