18."Doğru söylüyorsun. çok doğru"

9.2K 512 31
                                    

Yıkılmak bir binaya mahsus değil ki Züleyha.
Bir insanın bir cümleyle yıkıldığını gördüm ben.

                                        Cahit Zarifoğlu

Arenin söyledi şey ile öylece ize bakıyordum. Bunu Murat yapmıştı.

Peki ama neden?

Neden abimden çıkardı hıncını?
Neden yaptı?

Öc mü almak istiyordu.
Gelsin.
Burdaydık. Biz Arenle burdaydık.

Artık biz olmuştuk. O değil ben değil.
Biz.

Bize gelebilirdi.
Saatler önce yaptığı gibi.
Arene meydan okuduğu gibi.
Bize gelebilir ve Aren onu öldürebilirdi.

Gerçi Aren böyle bir şeyi yapmazdı.

Abimin bana kıyamadığı gibi, oda kardeşine kıyamazdı.

"Devin" dedi Arenin sesi.
Gözlerimi izden ayırmadan,
"Efendim" dedim sakince. Fırınadan önceki sessizlik gibi sustum.
"Hadi gidelim. Önceliğimiz abin" dedi vücudunu bana döndürerek.
"Evet. Eğer abim yaşıyorsa önceliğimiz o" diye karşılık verdiğimde anlamayan suratıni görmek istemiyordum. Sinirim ilik ilik vücuduma işliyordu.
"Ne?"
Durdum.
Kendime gelmeye çalışarak Arene döndüm.
"Diyorum ki eğer abim yaşıyorsa önceliğimiz o olmalı. Evet. Ama yaşamıyorsa bence gidip Muratı öldürebiliriz." Dedim ruhsuzca. Öfkem dahada ilerlemişti.
"Sakinleş biraz"
"Hayır sakin falan olmayacam ÖLDÜR ONU!" Dedim haykırırca.
Bana kaşlarını her zamankinden daha derin çatmış bir şekilde bakıyordu.
"Devin ne diyorsun? Ne öldürmesi?
Cezasını veririz ama-"
"AMA NE AREN!" Diye çileden çıkıp en sonunda bağırdığında sözünü kesmiştim.
"AMA NE AREN! YA ABİM O P!Ç KURUSU YÜZÜNDEN ÖLÜRSE? O ZAMANDA MI CEZA VERECEZ?(!)" dedim dayanamayarak. İçimdeki bütün öfkeyi kusmak, çıkarmak hıncımi almak istiyordum.
"Tamam. Sakin ol. Ba-"
"BAKMAYACAM. BANANE SENİN KARDEŞİNDEN? SEN ÖLDÜRMEZSEN BEN ÖLDÜRÜRÜM! YEMİNİM OLSUN Kİ ONU BU ORMANDA KAÇACAK DELİK ARATIRIM!" diye sabrımın sonunda haykırdığımda havanın karanlığı, bağırışımı içine çeker gibiydi.
"DEVİN SAKİN OL! O SENİN ABİNSE, BAHSETTİĞİN KİŞİDE BENİM KARDEŞİM!" dedi oda bana bağırarak. Sinirim,sinirini geçiyordu.
Sesi benden fazla çıkmıştı. Hafif bir rüzgar esip saclarımı savurduğunda işaret parmağımı sallayarak ona sinirimi aktarıp son gücümle bağırdım
"BAŞLARIM KARDEŞİNE! NE KARDEŞİ?
SENİ KISKANAN MUTLULUĞUNU ELİNDEN ALMAYA ÇALIŞAN KARDEŞİN Mİ? BABANIN EMANETİNİ YAKMAYA ÇALIŞAN KARDEŞİN Mİ? SENİ BÜTÜN ORMANA, NEFRET İLE BAKTIRAN KARDEŞİN Mİ? NE KARDEŞİNDEN, HANGİ KARDEŞLİKTEN BAHSEDİYORSUN AREN!" dedim içimdeki öfkeyi kafesinden çıkarıp gök yüzüne bırakarak. Gariptirki o benim duygularımi hissedip nasıl sinirlendiyse bende onunkileri hissetmeye başlamıştım. Artık cümlelerim onu sinirlendirmekten çok kırmıştı.
Hissediyordum. Ruhunun yandığını,kalbinin acıdığını hissediyordum.

Bir iki adım geriledi.
Sinirden boynunundan çıkmış şah damarı, normale döndü. Kaskatı kasılan Yüzü gevşedi.
Öylece bakmaya başladı.

"Doğru söylüyorsun. Çok doğru" dedi sadece.

Sadece ağzından 4 kelime, 25 harf çıkmıştı.

O kadar bağırıp çağırmanın üstüne sadece sakince cevap verdi.

Bütün acısını hissetmesemde sözlerimin ağırlığını bende omuzlarımda hissetmeye başlamıştım.

Kalbim ağrıyor,ruhum daralıyordu.
Arenin hissetiklerini bende hissediyordum.

Oda ilk baştaki gibi benim sinirimi hissedip sinirlenmiş, yinede sakin kalmaya çalışarak beni sakinleştirmeye çalışmıştı.

Kalbinin kırılacağını bilmeden yanımdaydı.

İkimizde öylece dururken. Hava iyice kararmış güneş gitmişti.

Gözleri,geceyle siyaha dönüşürken yüzüğümün Arenin göz rengi gibi mor bir şekilde parladığını fark ettim.

"Bak bu beyazlık varya işte o Mora döner beni düşündüğün zaman. Bir çeşit fosforlu yüzük gibi düşüne bilirsin."

Gözüm yüzüğe takıldığında, elini havaya kaldırdım. Aren yüzüğü fark ediyor fakat kafasını yerden kaldırmıyordu.

Bir kaç saniye daha yüzüğe baktığımda
Yanımdan bir şeyin hızlıca geçip gittiğini fark ettim.

Aren.

Öylece gitmişti.

Yüzüğü boş verip bende arkasındam hızlı adımlarla arabay vardığımda tek hareketle arabayı çalıştırmış ve ben oturur oturmaz gaza yüklenmişti.

"Yavaş" dedim istemsizce kısık çıkan sesimle.

Cevap vermedi hatta duymamazlıktan geldi.

Arabanın farları yolu aydınlatırken yıldızlarda yavaş yavaş görünmeye başlamıştı.

Ruh Eşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin