Gözlerimi araladığımda Arenin kollarının arasında olduğumu fark ettim.
Kollarını bana sarmış mışıl mışıl uyuyordu.
Sessizce çıkmak istesesem mutlaka uyanırdı.
Tam yavaşça elimi çekeceğim sırada Arenin telefonu çalmaya başladı.
"Bakma" dedi gözlerini açmadan.
"Ya önemliyse?"
"Bakma Devin" dedi bir kere daha.
"Ya önemli bişi varsa Aren" diyip onun taraftaki telefona uzandım."Offff ne olacak önemli ya" dediğinde Ayaz'ın aradığını gördüm.
Arene vermeden açmayı seçtim.
"Ya Aren bu Devinin arkadaşında ne çene var ya akşamdan beri bana köpeklerle ilgili şeyler anlatıp duruyor. Diyorum ki ben kurdum yok anlamıyor"
Dediğinden arkada Figenin sesini duymuştum.
"AYAZ! Bak sakin çikolata yeme tamam mı? Yoksa kör olursun!"
"Ya kızım ben köpek değilim kurdum kurt! Hatta dur gel dışarıya gösteriyim ya gel!"
"Ayaz" dedim gülerek.
"Devin?"
"Sen ona takılma alıştığı sıcak bulduğu ortamlarda çok konuşur o sen bi kurtda dönüşte bak nasıl dili tutuluyor" diyip Arene baktım.Hâlâ gözleri kapalıydı. Ama yüzünde bir gülümseme vardı.
"Tamam ama ben bunu size bırakıp işlerimi halledecektim. Birazdan geliriz o zaman"
"Biz şehre gidicez gelmeyin. Kliniğe gitmem gerek uzun zamandır gidemedim"
"Ne zamana dönersiniz?" Diye sorduğunda Figenin arkadan böbürlenme sesleri geliyordu."Akşama"
"Ha düğüne yani"
"Sen nerden biliyorsun?"
"Aren gecenin 3ünde arayıp herşeyi anlattı sadece gelin ve damat yoj tek eksiğimiz bunlar" dediğinde Arene dönmüştüm. Gözlerini açmış bana bakıyordu.
"Anladım Ayaz. Görüşürüz o halde Figeni sana emanet" dedim.
"Tabi kide merak etme" dedi içtenlikle."Bak Ayaz gel şunuda yeme hasta olursun" diyişini duydum Figenin telefon kapanırken.
Telefonu benim tarafta telefonumun yanına bıraktığımda Arende ben gibi doğrulmuştu.
Bir şey konuşacağımı biliyordu.
"Ne ara konuştun Ayaz ile?"
"Devin" diyip boğazını temizledi.Galiba ciddi bi durum vardı.
"Benim uyku bozukluğum var" dediğinde
Sanki zamanı durdurmuş ve bana sonsuzluğu bahsetmişti.
Hiç ama hiç beklemediğim bir şey söylemişti.
Sonsuzluktaydık şuanda, ikimizin sessizliği milyonlarca insanın sesinden daha üstündü.
"Ne?" Diye bir nida çıktı ağzımdan.
"Evet. Seninle uyuduktan 1 saat sonra kalkıyorum. Sonrada sen uyanmadan bir saat önce tekrar yatıyorum."
Dediği şeyler mantıklı gelmiyordu.
Uyku sorunu vardı ve bunu bana söylememişti.
Şimdi ben buna ne diyim?
"Aren sen ciddi misin?"
Tamam şaka yapma gibi bir ihtimali yoktu ama bu yani keşke daha önce söyleseydi.
"Çok" dedi tek kelimeyle.
"Ne zamandan beri var bu?"
"Küçüklükten bi travma" dediğinde acımıştı içim.
Ona değil,onunla acımıştı.
"Anlatmak ister misin?"
"Şimdi olmaz ama şunu söyleyebilirim uyumaktan korkuyorum. Diğer kurtlara göre hatta gelmiş geçmiş Alfalara göre uykum çok hafif. Söyle örnelendirmek gerekirse şuada dışarda uçan bir sineğin sesini duyabiliyorum ve bu benim uyanmam için yeterli bi sebep"
Duyduklarım, beni bi bataklığa çekiyordu sanki.
Her cümlesi beni aşağıya çeken bir el gibi dibe inmemi sağlıyodu.
Uyku benim bu hayatta en sevdiğim şeydi.
Ve uyuyamamak benim için ölüm gibi vir şey olurdu.
Düşünüsenize uykunuz var ama gözünüz kapanmıyor. Sinir bozucu, iğrenç bir şey.
"Her neyse konuyu kapatalım bil diye söyledim. Daha gidecek uzun yolumuz var" dedi.
Kendini ellerinden destek alarak yataktan çıkarmıştı.
Onun ardından bende kalktım.
Akşama düğünüm vardı.
Arenin hastalığını şimdilik aklımın bi köşesinde kırmızı kalemle yazmışım.
Zamani geldiğinde herşey düzene girdiğinde onuda beraber halledecektik.
Aşağıya inerken ben üstümü değiştirmeye koyulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Eşi
Teen FictionDünyada evcilleştirelemyen tek hayvan kurttur. Eğer bir kurdu hapsederseniz pençeleri ile boynunu kopararak intihar eder "Ruhumun eşi" Kurt, masum bir kızı aşkıyla koruyabiliecek mi? Kız o aşka inanıp kurda sığınabilecek mi? 🤍✨ "Bişi sorucam" diy...