🅾 48. Bölüm: "IŞIKLARI SÖNDÜRSELER BİLE" 🅾

11.4K 95 68
                                    




22 sayfalık bir bölümle tekrar merhaba.

Wattpad'den beni takip eden son 50 Kişiyle büyük bir çekiliş yapacağız. Takip eden okuyucularım bu satıra 'Takip ettim' yazarsa yeterli. Çekilişin içeriğini bir sonraki bölümde duyuracağım. :)

Bölüm sonu ağzınız açık kalacak. :D

Ekrana bakmaktan gözüm çıktı. Keyifli okumalar aşklarım.


***


🎶: Cem Adrian- Zincir

🎶:Blok3- N'aptığını Bilmesem De

🎶: Bedo,Patron-Ölebilirim

*











Her sene bir mum yakardım kendime. Karanlık odada, sarı saçlarımı siyahla örter siyahlığın beni gizlemesini sağlardım.

Beni karanlığa muhtaç edenler sağ olsun aydınlığı hiçbir zaman sevmedim.

Sevmek istedim, gerçekten aydınlığın yaydığı o açık tabakadan gözüken dünyayı çıplak gözlerimle görmek istedim lakin gördüğüm görüntüler canımı yakan görsellerdi. Siyahı hep sevdim. Severken zıt rengi olan beyazı da üzerimde taşıdım. Hikayemin başladığı kabristana hep beyaz kıyafetle gittim. Bedenleri ölü, ruhları canlı insanları uzaktan izlerken kendi yarattığım mezarımın çamurunu bir günah gibi beyazlarıma silerek aydınlığı kirlettim.

Karanlık kusurlarımı gizledi. Beni gizledi... Başlı başına kusur bendim. Yürüyememem, sevmemem, güvenmemem, acımamam kusurum değil de neydi?

Beni karanlıkta nasıl gördüğüne şaşırdığım o kişinin kim olduğunu biliyorsunuz. O kişi mucizemdi. Kolları yuvamdı, kehribarları gökyüzümdeki can yakan kıymıklardı.

Bornozumun kuşağını biraz daha sıkıp aynanın karşısına geçtim. Sıcak suyun yarattığı buhar cildimin pespembe kesilmesini sağlamıştı.

Arslan'la çocuklarımızın ismini koymuştuk. 'Ateş ve Renk...' İki ismin anlamı ölesiye büyüktü ki isimlerini andıkça yüreğim pır pır atıyordu. Güzeldi, iç dünyamı karnavala çevirmişti. 'Renk,' ismini çok düşünmemiştim. Arslan'ın 'Tüm renklerin benim kanım.' Deyişinin sebebiydi bu isim. Benim onu sevişimin, güvenişimin ve siyahlığımı içerisinde barındıran duyumdu.

Ateş ise kocamın ağzından çıktı. Saplantılarla dolu hayatımızdan eksik olmayan maddenin ismini oğlumuza bahşetmişti. Bebeğimizin cinsiyetini bilmiyorduk. Bugün ise cinsiyetini öğrenebilecektik.

Gebeliğimin beşinci ayına girmem direncimi pek düşürmüyordu. Zaman zaman yoruluyordum ancak kendimce adlandırdığım süpermom enerjisi yorgunluğumu yıkıp daha dirayetli olmamı sağlıyordu.

Gür kaşlarımı tarayıp birkaç telini cımbızla aldığımda daha doğal bir görüntü elde ettim. Yavaş adımlarla banyodan çıkıp giyinme odasına girdim.

Arslan çıplak göğsüne parfümünü boca ederken sırtımı kapıya yaslayıp kollarımı göğsümde kavuşturdum. Gardırobunun kanadını açıp giyinmek için kar beyazı renginde gömlek çıkardığında hala yerimden kımıldamamış onu izliyordum. Bronz tenine yakışan o beyazlık olmak istedim. Hatta daha fazlasını...

Sırtındaki kaslar gerilip belirginleşirken kocamı fütursuzca süzüyor zihnimde onunla kirli birliktelikler yaptığımı hayal ediyordum. Kahretsin, ben ne yapıyordum böyle! Uzun zamandır birbirimizin teninde ter akıtmadığımızı düşünürsek ona olan cinsel arzum kabarmıştı.

Ateşin Bilinmez Tonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin