Kaldığımız yerden devam ediyoruz.
SINIR: 1.200 YORUM
Keyifli okumalar.
Damarlarımdan çekilen kan akışı sayesinde gittikçe ten rengim değişiyordu. Bembeyaz tenim Ragıp Bey'in yüzüme değdirdiği her bakışıyla sararırken, Arslan bileğimden tutup beni arkasına doğru çekti.
"Beria'yı tutuklayamazsın." Cümlesi, az evvel söylediği cümleyi unutturamadı. İrem'i öldüren bendim, onun ölümünün acısını yaşattığım ailesi günün birinde karşıma çıkacaktı. Atahan'ın kıza yaptığı pislikler yetmezmiş gibi o yatağı kurşun yağmuruna tutan bendim. Bile isteye insan vurdum, can kıydım, can aldım ve şimdi bedelini ödeme vakti gelmişti.
Karel Bey Arslan'ın önüne geçtiğinde, "Ragıp beş dakika konuşalım." dedi. Ragıp Bey ise abisinin sözüne çatık kaşlarla bakıp onun isteğini umursamadı. "Karel yasa yasadır, hukuk hukuktur. Şuan bana zorluk çıkarıyorsunuz, önümden çekil."
"Sen durumun farkında değilsin galiba. Benim konağımdan gelinimi kelepçeleyerek götüreceksin ve benden seni engellemememi bekliyorsun."
Ragıp Bey başını 'Evet,' anlamında salladığında Karel Bey gürültüyle kardeşinin kolunu tuttu. "Doğrulttuğun namluyu Beria'ya değil oğluma sayarım! Silahını beline tak, geldiğin şekilde de konağımdan çık git!"
Karel Bey'in bağırmasıyla Arslan'ın elimi tutuşu sıklaştı. Avucunu avucuma yasladı, etimi farkında olmadan sıktı. "Beria odaya çık," demesine karşın Ragıp Bey pantolonunun cebinden katlanmış bir kağıt çıkardı. Karel Bey'e uzatıp kağıdı almasını sağladığında, yerime put edasıyla çakılmıştım. Kıpırdayamıyordum eğer hareket edersem Ragıp Bey'in elindeki silah ateşlenebilirdi. Adamın kavisli seyrek kaşları alnında üçgen edasıyla çatılırken bir an irislerimi Karel Bey'in çehresine kaydırdım. Buzdan farksız mimiklerini gözlemliyordum.
Karel Kılıçhan gözlerini okuduğu kağıttan uzaklaştırdığında usulca Arslan'ın önünden çekildi. Kardeşine öfkeyle bakıp okuduğu kağıdı Arslan'a uzattı. Arslan elimi bırakmadan boştaki eliyle kağıdı aldı. Yazılanları sessizce okudu; sinirle kağıdı avcuna hapsedip buruşturabildiği kadar buruşturdu. "İzin vermem!" Diye kükreyip elimi bıraktığında buruşturduğu kağıdı hışımla amcasının yüzüne fırlattı. "Karımı tutuklamana izin vermiyorum!"
Arslan'ın yaptığı bu hareketiyle afallayan Emniyet Genel Müdürü Ragıp Kılıçhan sükunetini korudu. "Senden izin almıyorum evlat," deyip Arslan'ı ittirdiğinde koluma uzandı. Kolumu sertçe tutup bileğimi büktü. Canım yandı ancak acımı duyurmak istemedim. Yüreğim sıkışıyor, ağlamamak için dişlerimi yanak içime geçiriyordum. Dilime damlayan küçük kan damlası, İrem'in cesedini kana buladığım gerçeğini değiştirmiyordu. Bileğime tek hamlesi ile kelepçeyi geçiren Ragıp Kılıçhan, diğer suçlulara nasıl davranıyorsa bana da öyle davrandı; ötekileştirmeden, kim olduğumu zerre kaile almadan, nasıl hak ediyorsam o şekilde kaba davranıyordu. "Başını eğ Beria Aytun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Bilinmez Tonu
General Fiction"Sen ateşsin Arslan. Dokundukça yakan, öptükçe yara barındıran... En çok da aşksın. Sen benden başkasına yar, bir başkasının tenine de yara olamazsın..." ~Beria Aytun~ . Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz'in kızı Beria Aytun, babası tarafından ölüme t...