Sığınağım olmuş adamın kelimeleri, sıralı cümlesi ile peşpeşe geldiğinde inleyerek içime aktı. Başım geriye düşmüş, soluk seslerim can tiradıma tırmanırken cüssesini yatağın boş tarafına attı. Yüzükoyun uzanarak nefes alış verişinin hızlılığını sakinleşmesi için bekledi. Birden bire gelişen öfke patlamasının sonucu hep yakınlaşmamız olmuştu. O dediğini sabrederek dakikalara sığdırmış, tenime ikinci kez soyadını çizivermişti. Bense, ona ayak uydurarak patlayıveren ateşle yatakta bütünleşmiştik.
Boncuk boncuk terleyen alnıma parmaklarımı bastırdım. Şok etkisinde ön sevişmenin olmadığı bu birliktelik derinden yıldızlara ulaştırmıştı ruhumu. Dakikalarca altında inleyişim kulaklarımda çınlarken, sinir küpüne dönmüş Arslan'dan böylesine bir hamle beklemiyordum.
Gözucuyla rastgele fırlatılan tulumumu aradım. Kalbim yerinden çıkacak kadar deli atarken, dudaklarımı kaplayan aptalca sırıtışa engel olamadım. İlk birlikteliğiydi, oysa ben kendisinin Gabra ile birliktelik yaşadığını, Gabra'dan önce de ihtiyaçlarını gideren kadınlar olduğunu düşünmüştüm. Kılıçhan gibi doyumsuz bir adamın bâkir kalışı kalbimin kanatlanıp uçmasına zemin hazırlarken Arslan KILIÇHAN, bilmeden ruhumu ona tutsak etmişti.
Hayatımın ateşinde KIRIK piano tuşlarıma dokundu.
Tenime dokunan ellerinin rötasının uyluklarıma kayışını gözlerimin önüne getirdi zihnim.
İzledi bir süre...
Yarıçıplak vücudunun vücuduma sallantısını seyretti. Mahrem bölgelerimde gezinen dudakları, tenimden birer birer parça çalıncaya kadar tadıp, emdi.
Kendine katışını.
Bir müddet yakışını...
Dakikalardır yerinde mıhlanan göğüslerim acıyordu. Az önce bacak aramdaki doluluğun boşluğu şimdi canımı acıtırken, gözlerimin kapanışı sesimi bulmam adına ana eşlik ediyordu. "Arslan?"
Kükürt kokusu burnuma doluştuğunda, cehennemine artık yakındım. Kendini attığı yataktan doğrulup tam karşıma diz çöktü. "Söyle ateş parçası." Dudaklarını şişmiş dudaklarıma bastırıp emdiğinde, eli çıplak göğsümü kavrayıp yoğurmaya başlamıştı bile. Genzinden kaçan hırıltı, boğazımdan yükselen inlemeyle bel boşluğumdan kavrayıp kendine dayadı anadan doğma çırılçıplak vücudumu. Ellerimi engel koymak için göğsüne koyduğumda ise, kapanan gözlerim direkt açıldı. Göğsündeki karartıyla titremeye başladım. Gerçekten... Gerçekten bunu yapabilecek kadar çok mu seviyordu beni? İnanamıyordum. Birinin adını yazdırmak risk iken, sevdiğim adamın göğsüne yaptırdığı saklısı benim çehremdi. Göğsüme bıraktığı ıslak öpücük, alnıma bıraktığıyla birebirdi. "Yanımda olmayışına katlanamıyorum." Sağ elimin ince parmaklarını, soluna çapraz gelecek şekilde uzattığımda dilim damağım kurumuştu. İşaret parmağımı usul usul dokundurdum kalbine giden yola. Muazzam bir işçilikle yapılmış renkli dövmesi artık bedeninde beni taşıyacağı sanata yuva olmuşken yutkundum. "Ben..." Doğru kelimeyi seçemiyorum. "Yani..."
"Bir şey demene gerek yok." Koca gülümsememi sevdiğim adama bahşettim. "Yüzümü göğsüne dövme yaptıracak kadar çok mu sevdin?" Gözümden yuvarlanan ıslak yaşı yakaladı. "Sevdim değil," derken iki eli birden yüzümü kavradı. "Seviyorum."
Dövmeye kayan bakışlarımı tebessümle izleyen Arslan, dövmedeki ayrıntıyı yakaladığım için saçlarımı şefkatle okşadığında, ağlayamam dediğim ben gördüğüm ayrıntıya ağladım. "Sen nasıl bir adamsın ya?" Tebessümü aydınlandı. "Seni ilk gördüğüm anda da bununlaydın." Ufak detay yakaladığım tekerlekli sandalye dövmesiydi. Yüzümü kalp hizasına irice yaptırmış kocam, oraya bir de tekerlekli sandalyeyi resmetmişti. Aylar önce imzaladığım anlaşmanın maddelerinde sevgi nâmına hiçbir şey yoktu. Mail adresime gönderilen yazıyı yazıcı aracılığıyla çıkarmış, beyaz kağıdı kaplayan siyah kartuşla yazılan maddelerin bitimine imzamı atmıştım. Islanan kirpiklerimi silerek burnumu çektim. Yüreğimde bir sancı, midemde uçuşan kelebeklerin etkisi koca bir düğümken; kollarımı boynuna dolayarak çıplaklığımı yarıçıplaklığına sakladım. Göğüslerimiz birbirine yapışırken dakikalar önce fiziksel bir aidiyetliğe ulaşmamış, doruğa tırmanışımızın tanığıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Bilinmez Tonu
General Fiction"Sen ateşsin Arslan. Dokundukça yakan, öptükçe yara barındıran... En çok da aşksın. Sen benden başkasına yar, bir başkasının tenine de yara olamazsın..." ~Beria Aytun~ . Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz'in kızı Beria Aytun, babası tarafından ölüme t...