***
Bir duraktı hislerim. Yalnız başıma seyahat ettiğim durakta, tek başına oturan yolcuydum. Gidişi belli olan varışı belli olmayan yollardan geçtiğimde, havada patlatılan konfetilerin renkli kağıt parçacıkları koyu sarı saç tutamlarıma düştü.
Düşüş Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı kutlaması değil.
Bu düşüş, kükürt kokulu adamın mutluluk gözyaşlarına yapılmıştı.
Hayat perdesi, rahmimde aralandı. Rahmimdeki et parçası kalp atışlarımı hareket ettirdi. Nabzım kulaklarımı sağır edecek raddede atıyordu. Nabzımın her atışı atardamarımı kuvvetlice parçalıyor, boyutlardan bambaşka diyarlara geçiş yapmama vesile oluyordu.
Gökyüzünde yanan ateşler masum değildi. Bebeklerin kanından günah aktığını düşüncelerimle ifade ederken benim bebeğim rahmime düştüğü an annesinin bedelini ödeyecek.
Nesiller boyunca bedel ödedik. Bizler suçsuz, günahsız yavrularken, söyleyin hangimiz anne babamızın hatalarının diyetini ödemedik?
Ben ödedim. Mezarlıkta uyuyan kefenlenmiş ruhuma günahtan kaftan biçtim. Günahtan doğdum, günahımı soluk belledim. Yönetilen değil, yöneten olacaktım lakin ruhumun canıma can kattığını fark edememiştim.
Siz hiç ruhlarınızın aşık olabileceğini düşünür müsünüz?
Ben düşünmem. Bedenimde yaşayan ve beni yöneten ruhumun giz kapanı aşkı tatmaz, tadamaz.
Ruh basitti,
Bölünemezdi.
Kanayacak eti yoktu,
Sirayet edeceği benliği varolamazdı.
Fakat bedenim öyle değildi. Bedenim başka bir bedene aşık olmuştu çünkü bedenimi yaratan Allah, emanet ettiği bedene başka bedeni eşleştirdi. Bedenim sahipsiz değildi. Bedenim, başkasının ruhuna sığınmış vücudun görünmez eşi idi.
Simsiyah gecede süzülen beyaz balonlar ellerimizden kayıp gittiğinde, Arslan'la yüzlerimiz arasında milimlik mesafe vardı. Mecrahına girdiğim bir çift kehribar harelere takılı kaldım.
O gözlerden yaşlar akmıştı. Aralanan vişnemsi dudaklarından yemini dökülmüştü. Hikayemin şuan bittiğini düşünürken, kanın basınç uyguladığı parmak uçlarım onun sert çene kasında gezinmek için karıncalanıyordu. Lakin haber kanalları bizim görüntülerimizi çekerlerken, Arslan yaşadığı galibiyetle onu izleyen halkına baktı. Ve herkesin gözleri önünde eğilip baş selamıyla takdirleri topladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Bilinmez Tonu
General Fiction"Sen ateşsin Arslan. Dokundukça yakan, öptükçe yara barındıran... En çok da aşksın. Sen benden başkasına yar, bir başkasının tenine de yara olamazsın..." ~Beria Aytun~ . Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz'in kızı Beria Aytun, babası tarafından ölüme t...