Cümleyi duyduğum an tuttuğum telefon elimden kayıp düşerken başımı iki yana salladım. Arslan yapmazdı, biliyordum; hissediyorum fakat beynimde yanıp sönen erimiş kelimeler, kulaklarımda çınlıyordu.
'Aynı otelde seni bekliyorum.'
Bu kelimeleri kullanması için daha önceden o otelde buluşmaları lazımdı. Ruhumun katman katman soyulup ateşlerde yandığının sesini işitirken, uzuvlarım donmuştu. Kaskatı kesilmiştim. Ne bir tepki verebiliyor ne de bataryası bir köşeye savrulmuş telefonuma elim gitmiyordu.
Dünya'da yapmam dediğin her şeyi yaparsın. Gözünden sakındığın yüreğini, korumak pahasına acıtırsın, kanatırsın. İşte bundan nefret ediyorum! Arslan'ın arkamdan çevirdiği oyunlara tahammül edemiyorum. İyiliğime bile olsa, benimle konuşması gereken yerde arkamdan iş çeviriyordu! Şurada gözümü kapatsam, ulaşamayacağım geçmişine kirli elimi daldırmazdım.
Ensemden omurgama düşen bezmişlik, şakağımdan akıveren teri sorguladı. Köşeye sinmiş duygularım cezaevinin yatağında bağdaş kuran suçluyu aratmıyordu. Telefonumun yerdeki parçalarını alıp birleştirdiğim esnada, yatak odasının kapısı çalındı. Tökezleyerek kapıya vardım. Derin bir nefes alıp vererek çalan kapıyı araladım.
Elvida, salaş kahverengi elbisesinin içerisinde gülümsüyordu. Güneş kadar parlak, ay kadar alımlıydı makyajsız teni. Gülümsemesi benim sararan yüzümü görür görmez düştü. "Beria iyi misin?"
Odaya girmeden kapıdan şöyle bir baktı. Etrafın derli toplu olduğunu görünce, "Neyin var? Hastaneye gidelim ister misin?" diye sordu.
"Hayır," deyip kestirip attım. "Sen," boğazımdaki kalın yumruyu öksürerek parçalara ayırdım. "Niçin gelmiştin?"
Şüpheci göz gezdirmesi kırık gözlerimi bulduğunda başını iki yana salladı. "Özgür, abimin koruması hani."
"Ne olmuş Özgür'e?"
Yaşadığım buhranı sezen Elvida, ellerini iki yana açtı. "Aşağıda seni beklediğini söyledi. Sana söylemem için benden rica etti de."
Omzumun arkasından yatağın kenarına konumlandırılmış etajerin üstündeki Arslan'ın fotoğrafına baktım. Takım elbisesinin içerisinde gülümsüyordu çehresi.
Yüreğimdeki sancıyla, "Sağ ol haber verdiğin için."
Kapıyı kapatacakken, "Beria!" diye seslenmesi gözlerimde yanan ateşi harladı. "Ablan gelmiş yani Ahu." Yüzünü buruşturdu. Sıçtı sonra sıvadı Elvida.
"Evet döndü." Buzdan bakışlarıma 'bıkkınlık' yerleşti.
"Abimin sana olan sevgisinden şüphe etme." Deyince bende şarteller attı tabi.
"Abinden şüphe duymamamı söylüyorsun o zaman abinde şüphe duyacağım hareketlerden kaçınacak!"
Tepeden küçümseyici bir bakış atıp içimdeki acımsı öfkeyi en masumumuzdan çıkardım. "Abin bana bu aralar hata yapıyor Elvida! Çok fazla haddinden fazla. Çıldırmayayım diye kendimle çelişkiye düşüyorum zira böyle giderse iyi şeyler olmayacak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Bilinmez Tonu
General Fiction"Sen ateşsin Arslan. Dokundukça yakan, öptükçe yara barındıran... En çok da aşksın. Sen benden başkasına yar, bir başkasının tenine de yara olamazsın..." ~Beria Aytun~ . Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz'in kızı Beria Aytun, babası tarafından ölüme t...