🅾28. Bölüm: "Günâhla Seviș| ADEN"🅾

43K 805 3.6K
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Tırmandığım merdivenleri sayamadım. Fersah fersah esen ölüm kokusu, katilimin kurumuş kanla kaplı mezarının taşında gezindi parmakları.

Oysa vücudundan yükselen taze baharat kokusu, hayatın şahsıma oynadığı saltanatın pandomiması.

Devrin saltanatı bittiğinde geçmişimi anımsadım.

Acılarımın bağrı söküldü, yırtıldı bir daha yırtıldı. Diktikçe diktim, yırtılacağını bilip bir daha diktim.

"Dahası ne?" diye soruyor zihnim.

"Hanende yaşamadığın paslı geçmişinde daha ne kaldı?"

Dudaklarım çifte istismara uğradı. Bebekliğim el değmeden kefenlenip sokağa atıldı. Ailemden koparılıp ölüme terk edildim.

Çocukluğum yaşandı mı?

'Sahi yaşamış mıydım?'

Katledilen bedenim değil, parmaklarım. Dudaklarım değil, düşüncelerim. Yarınım değil, bugünüm.


Geçmişimin üzerinde gezdirilen bir ateş var; iz diyorlar, armağan diyorlar, koyu renkte leke diyorlar.


Gökyüzündeki kıymıklara benzetiyorlar.

Ben aslında kimsesizim.

"İyileşeceksin."


Adım sesleri yanımdan uzaklaştı. Bilincim çatlaklarda değil kırıklardayken, burun kemiğimin çatladığına bahse varım. Gözlerime bindirilen ağır yük tabakaları, burnumdaki buram buram kokunun tadına aşinâ değil. "İyileşeceksin."

Dudağımdaki baskı beş saniyenin ardından kayboldu. "Öğreneceksin."

Tiz bir çığlık kulaklarımda patladı. "Yönlendirilen değil, yöneten olacaksın."

"Senin sonun alfabenin on dördüncü harfinde."

Bambaşka sesler zihnimde avaz avaz bağırıyor, bambaşka yüzler orada canlanıyordu. Hepsinin yüzü silikti, net değildi, buğuluydu. Sesleri birbirlerinden dönümce farklı, tınıları esrarın toz tanelerini aratmayacak yoğunlukta.

Ateşin Bilinmez Tonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin