🅾4. Bölüm: "฿ANA §ENİ VER..."🅾

72.2K 1.6K 1.5K
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dudakları dudaklarıma değerken tercih sunuldu bana. Cehaletin hatrı sayılır lügâtı, önümde iki kapıyı aralık bırakmıştı.

Kriz anım, kollarına çektiği sinesinde son buldu. Yere attığım iğnenin ucunu ayağıyla itip uzaklaştırdı. Usulca burnunu burnuma sürttü. "Yaraların benim yaralarım."

Arslan göğsümde deprem oluşturmuştu. Göğsümde heyecan oluşmuş bu deprem, birazdan sallanacaktı. Enkaza merhaba diyecektim ya da dudaklarımı dudaklarıyla buluşturup alev alev yanan acılarımı teniyle örtbas edecektim.

Hangisi daha mantıklıydı?

Kan kokan düşlerim onun kudreti karşısında iki büklüm oldu. Arslan'ın yakışıklılığı tüm vücudumu alevler içine atmış, dibe battığım çukurdan çıkmam için bir el uzatıyordu. Kanıma karışan ilaç gibi uyuşturmuştu aklımı. Vücudumun dili açık ve şehvet kokan tınısıyla; 'Yapış sana ait olacak günâhın ayrık iki bölgesine,' diyordu. Alt dudağını yalamasıyla o gözlerde kararlılık gördüm. Baştan sona, soyuyordu benliğimi. Tüketircesine, kana kana bel boşluğuma yayılan arzuyu inletiyordu.

Yaklaştı... Cevap beklemeden değerlime, doğru nefesiyle adımladı. Kehribarlarının arkasında saklanan duyguyu görebiliyordum. Değerlim dediğim dudaklarıma hiçbir mahrem eli değmezken, etkisine kelâmlar döktüğüm Arslan bir milimden daha da ötesine yaklaştı. Gözlerini gözlerimden ayırmadan, badimin içine elini soktu. Yuvalarından çıkacak olan gözlerim, yüreğim ile kasıldı. "Ne yapıyorsun?" diye sordum zorlukla. Dilim damağım kurumuş, suya muhtaç hâle gelmiştim.

"Korkma," dedi burnunu kulağımın arkasından boynuma sürterken. "Korkacağın hiçbir harekette bulunmayacağım."

Bu cümleyle rahatlamam gerekirken, ilk kez bir erkekle bu kadar yakınlaşmam garibime gitmişti. Karşımdaki tehlikeli bir adamdı. Yalanlarıyla herkesi kandırabilen Duhan Arslan Kılıçhan, belki beni de kandırıyordu.

Efsanevi gülümsemesini bana bahşettiğinde eriyip bitecektim. Otoriterliğimin kayıp hazinesini, derinlerime gömdüğüm anahtarı bulmak istercesine kulağıma eğildi. Bel boşluğumda gezinen avuç içleriyle, yanak içimi ısırdım. Bu... Bu çok tuhaf bir histi. Sanki așinâsı olmadığım hasret içimi deliyordu.

Hayır, tabularımı yıkıyordum. Yabani boynuma kadar uzanan parmakları, daha da fazlasını yaşatmaya meyilliydi. Un çuvalı rahatlığıyla kucağına oturtturduğu bedenimin parçası bacaklarıma, elleri ile yön verirken ayaklarım iki yanına sarkmıştı.

Utangaç bir kadın değildim. Hiçbir koşul yanaklarımı kızartmazken, "Hisset," dedi. "Senin için yandığımı hisset. Senin için," dudaklarından derin bir inleme dökülüp, şelale misali yere akıyordu. Ilık nefesi yüzümü yalayıp, arzuyla ve korkuyla tekleyen kalbimin üzerine bodoslama atladı. Altımdaki, kadınlığıma değen ve oynayan uzuv nabız ritmiyle atarken, dilimden kaçıveren ahenkle sarsıntıya uğradı. "Herkesi paramparça edeceğimi anla artık."

Ateşin Bilinmez Tonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin