🅾34. Bölüm: "DİL UCUYLA."🅾

32.3K 641 741
                                    

II. KİTAP BAŞLANGICI
' ATEŞİN BİLİNMEZ RUHU |ESVA'






 KİTAP BAŞLANGICI ' ATEŞİN BİLİNMEZ RUHU |ESVA'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Göğüs kafesime tıkılmış kalbim, zindanlara hapsedilmiş demir parmaklıkların arasından çırpınıp duruyordu. Bulunduğu yerden kurtulmak istiyordu, kalbim göğüs kafesindeki kemikleri kırıp etli dokuyu parçalamak istiyordu. Çırpınışı, yaralı idi. Yüreğim daha da fazla kanamak istemiyordu zaten o yaralıydı; ancak babamın ihanetini görmem beni hüsrana uğratmıştı.

Öz değildi belki fakat 'öz' bellemiştim onu. Çocukken tekerlekli sandalyemden tutar, kahkahalarla gülmem için şarkılar eşliğinde kendi eksenim etrafımda sandalyemi döndürürdü.

Ben kendimi ikiyüzlü sanırdım. Kendime sinsi derdim. Günahların tılsımını insanlara yutturan kadının ben olduğumu düşünürdüm ki çocukluğumun kahramanı, kadınlığımı yakan caninin babasıydı.

Öz olan maneviyatlık değildi. Dağ'ım dediğim adam benden yalnızca çocukluğumu çalmamış, psikolojimi katlederek senelerdir pisliklerin üşüştüğü başıma çorap ördürmüştü. Güvendiğim babamdan yediğim kazıkla nefesim sekteye uğrarken; aslında psikolojimle oynayan etkenin ilaçlar olduğunu, Meral Hoca'nın ilaçlarıma başka ilaçlar enjekte ettiğini düşünüyordum. Lakin gerçek umduğum gibi değil, beynimde yapboz parçalarını birleştirdiğimde ortaya çıktı.

Manevi babamdı dalımı kıran, yaprağımı söken. Ne uğruna bilmesem de öz kızının bana neler yaptığını ta en başından beri biliyordu. Kızlarının kuyruğu olmuş bir adama duyduğum sevgi içimde buz tutmuştu. Kor değildim, soğuktum, şeffaftım.

Bilgisayar ekranına eğilip videoyu tekrar başa sardım. Gördüklerimin yalan olduğunu izleyecekmişim gibi nabzımın atışını kesip nefesimi ciğerlerimde tuttum.

'Sindirdim mi?'

Sindirmedim. Belki de hiçbir zaman sindiremeyeceğim ancak babam dışında herkesten darbe almayı beklerdim, babamdan beklemezdim.

Videoyu izlerken takım elbiseli adamın Arslan olabileceğini de düşünmüştüm! Kendi kocamdan şüphelenerek, babamdan şüphelenmemiştim nitekim başım ummadığım taş tarafından yarılıvermişti.

Parmaklarım geri tuşuna basıp videonun bilgisayara gönderilen tarih ile saatine baktım. Videonun gönderiliş tarihi bugündü.

Saati ise...

Arslan'ın evden ayrılmayıp Firas Aytun ile kızları görmeden beş dakika öncesi gönderildiği saati.

Yani Arslan kasırga öncesi konaktan bu sebeple çıkmıştı. Videonun her karesini santim santim izlemişti!

Arslan'ı durdurabilecek gücüm vardı, benim yoktu ama. Ben kocamı durdurabilecektim, peki ya beni kim durdurabilecekti?

Durduramayacaklar...

Ateşin Bilinmez Tonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin