🅾40. Bölüm: "DUDAK UÇUKLAMASI"🅾

29.4K 398 1.5K
                                    

Merhabalar. Bölümü geç yayınladığımın farkındayım bunun için sizden özür diliyorum fakat kitabı kütüphanenize, kitap listelerinize ekleyip Wattpad ile İnstagram hesabımı takip eder misiniz?

Yapabildiğiniz kadar yorum yapın arkadaşlar. Oylarınızı esirgemeyin. Çevrenize kitabı önerin, okutturun ailemize yeni dostluklar kazandırın.

Sizi seviyorum.
Keyifli okumalar!

***



Ahu'nun kurduğu cümle beynimde şok etkisi yarattı. O gecenin şahidi yalnızca kurşun sıktığım beden değildi. Ben o gece haberciyi öldürmeyi hedeflerken yatakta yatanın İrem olduğunu bilmiyordum. Bipolar hastası olan üniversite öğrencisi İrem'in canını üç kurşunluk mermi ile aldığıma dair görüntüleri çeken haberci, kozunu şuan bizimle paylaşıyordu ki, hak ettiğimi yaşayayım istiyordu.

İnsan hak ettiğini yaşamadan ölmezmiş. Müebbet hapse mahkum tutulan Ahu attığı kahkahayı yüzünü ekşiterek sonlandırdığında, "Sizin de canınız yanacak!" diye hırladı. Doğaya tabir tutulan rüzgar, Ahu'nun avucuna saklanmış fırtınaya sebep olacaktı. Arslan ile benim birleşen ellerimize tükürürcesine bir bakış daha fırlattığında, "Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Arslan Kılıçhan'ın karısı bir katil."

Bir darbe daha indirdi... Acımıyordu, akıttığım İrem'in kanını bana hatırlatıyordu.

"Kes sesini!"

Arslan'ın elimi bırakmasıyla yere diz çökerek Ahu'ya eğilmesi bir oldu. "Görüntüler kimin elinde?"

Arslan'ın sesinin kısık oluşu, emniyet ekibinin de aramızda oluşundan kaynaklanıyordu. Kılıçhan beni korumak istiyordu fakat bıçak kemiğime çoktan takılıp ilik bağımı kesmek üzereydi.

Bacağından kanlar süzülen Ahu: "Bana ne soruyorsun? Bulmak senin işin," diyerek alayvari bir tavırla kaşlarını çattı. "Ha yok ben bulmakta zorluk yaşarım diyorsan seve seve sana yardımcı olurum." Gözlerimi gözlerine diktim. Ahu'yu iyi tanırdım. Aklında planı olmasa hayatta Arslan'ı benimle tehdit etmezdi.

Arslan, Ahu'ya: "Bulacağımı biliyorsun." dedi. Ahu ise eline bulaşan kanına baktığında, bacağının kötü durumda olduğunun farkına varıp acı ile inledi.

"Beni zorlama Ahu! Görüntüler kimin elinde?"

"En güvendiğin kimse onda."

Arslan ayağa kalktığında yüzü allak bullaktı. Arslan Kılıçhan'ın ben haricinde güvendiği kimsesi yoktu. O annesine, babasına güvenmezken görüntülerin en güvendiği kişide olması imkansızdı. Arslan sadece bana güvenirdi.

"Sırf düştüğün bataklıktan çıkmak için yalanlara başvuruyorsun!"

"Sizi kandırdığımı mı düşünüyorsunuz?"

Sinirle burnumdan nefes aldım. "Evet!" Dedim açık açık. "Buradan direkt cezaevine postalanacağını bildiğinden olmayan delilleri öne sürüyorsun!"

Bağırışım karnıma kramp girmesini sağlarken öne doğru eğilip büküldüm. Avuç içlerimi iki kasığıma bastırdığımda duyumsadığım acıdan gözü yaşlı inledim. Karnımda başlayan sancı dalgası rahmime, oradan kasıklarıma saplanmıştı. "Beria!" Kolumdan tutup sıkıca beni tutan kocama dolu harelerimle baktım. "Arabaya geç, otur. Stres yapma."

"Kolay değil," dedim sıkılı dişlerimin arasından. Arslan, Özgür'ü sağ elini kaldırıp çağırdı. Özgür durumu hemen sezerek yanımıza geldi. "Buyurun Duhan Bey?"

Ateşin Bilinmez Tonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin