🅾24. Bölüm: GEÇMİŞ🅾

32.2K 736 2.7K
                                    


Yüzümdeki sırıtma birden kesilince kalbime doluşan adrenalin, kanın usulca beynimden uzaklaşmasıyla son buldu. "Sen önce bir elini çek!" Hışımla Ahu'nun elini tutup Arslan'la olan yakınlığını ortalarına girip bozdum. Ahu beklediği atik hareketi gerçekleştirdiğimi umduğu için gece karası saçlarını omuzlarına attı. Dik bakışlarımı görmüş olacak ki geriye doğru üç adım atarak sinsice harelerime baktı. Uzun bir süre... Aramızdaki elektrik elle tutulur cinstendi.

"Kendi konumunu tarafımca aşağıya çekme Ahu."

Dudaklarına yedirdiği kırmızılık gözlerinde yandı. Arslan'a kayan gözbebeklerini gördüğümde derinlerimde yatan şeytanı ortaya çıkardım. Bileğinden sıkıca tutarak, kalın bileğini avuçlarım arasında sıktım. "Uzak duracaksın!" Dedim tane tane. "Benden de kocamdan da uzak duracaksın!"

"Korkuyor musun?" Bileğini sıktığım elime kibirle baktı.

"Korkmalısın da bence. Netice de her kadın eski sevgilinin ortaya çıkmasıyla korkar." Gülümsedim, sadelikten uzak ağdalı bir sırıtış sundum karşımdaki kadına. Bir ona baktım küçümseyerek, bir de aynadaki aksime.

Hayatım boyunca erkek uğruna ne laf dalaşına girdim, ne kavga boyutunda tartıştım. Fakat şimdi Ahu'nun sürpriz gelişi duygularımı kaybetmeme sayılar saydırmış, kendi dünyamda boğduğum çukurlarımı eline geçirmeye ant içmişti. Çocukluğumda iki kardeşten görmediğim eziyete susmuş olabilirim. Lâkin aylarımı geçirdiğim nefesimi nefes bellemesine susamazdım.

Yaptım da.


Karşıma kim çıkarsa çıksın, Allah yarattı demeden çemberimin içerisine çektim. Acımadım, merhamet göstermedim. Sevdiğim adamın öptüğüm dudaklarından bir daha aynı harfi hecelere bölmesini istemediğimden, sırtımın arkasındaki gergin bedenine dokundum Ahu'ya baka baka. Kimin kime ait oluşunu o da görsün ki, kendi kötülüğünde sürünsün istiyorum.

İstiyordum; nefesin, kaldırımlarda ezilerek öldürülmesini. Pembe düşlerin mezarlığını siyaha boyamayı hedefliyorum fakat dayanacak gücüm kalmamıştı. 'Bitti dediğim her gün bitmiyordu. Geçer dediğim zaman kırıntıları süpürülmüyordu dakikalarımdan.'

Ezel diye adlandırdığımız 'başlangıcı olmayan geçmiş zaman,' tükettikçe tüketecekti beni. Anlaşılan özgürlüğümün alfabesini kazıdığım adımlarım, duracaktı yerinde. Tenine izimi yansıttığım adam bana ihanet etmezdi. Sağ göğsünde imzam, sol göğsünde çehrem resmedilmişken asla başka kadının elinin değmesine izin vermezdi, veremezdi.

Madem boyundurluğunu almak için karşıma cesurca dikilmişti; öyleyse küçük kız oynadığını sansın öyle değil mi?

"Ahu," dedi Arslan. Elimi eline kenetlemesiyle sustum. "Ne yapmak istediğini biliyorum. Yapma."


Ahu hırsla kenetlenmiş ellerimize göz gezdirerek küçük dilini ağzında döndürdü. "Senin için döndüğümü düşünüyorsan yanılıyorsun."

"Ya ne için döndün?"

Vereceği cevapla oynayacağını düşündüğümden sorumu düzelttim. "Ya da niçin dokundun kocamın kirpiğine?"

Ateşin Bilinmez Tonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin