Multimedia poyrazın ekranındaki fotoğraf. Arkadaşlar bu bölümü arkadaşım maviselbuz ' a ithaf ediyorum. Kendiside yeni bir hikayeye başladı ve bakmanızı öneririm :)
Poyraz kapanan telefona öylece bakakaldı. Şimdi bu kadın az önce yalnız kalmak istiyorum dememişmiydi diye düşündü.
" Ne oldu ?" diye sordu gülçin.
" Bir anlasam bende açıklıcamda " deri poyraz dalgınca. Gülçinin zaten dağınık olan kafası hepten gitmişti.
" Benim gitmem lazım şimdi sen dediklerimi unutma tamam mı ?"dedi kalkarken.
" Unutmam defnoşuma iyi bak sende kendini yıpratma " dedi ve sarılarak ayrıldılar.
İkisininde kafası başka şeylerle doluydu ama işte tek bir ortak noktaları vardı AŞK...
Herkesi hem hayata bağlayan hemde hayattan koparan değilmidir aşk. Birini seversiniz sizi hayata bağlar umutlanırsınız , sizin sevdiğiniz sizi sevmez hayattan koparsınız ve umutsuzluk sizi ele geçirir.
Şimdi gülçinde poyrazda hayata mı bağlanıyorlar yoksa hayattan mı kopuyorlardı bilmiyorlardı.
Poyraz aceleyle eve gitti. Tam salona beni adım atmıştı ki defne bağırdı.
" Poyraaz "
Bu sesi duyunca hemen koştu odaya.
" İyi misin birşeyin yok dimi ? " dedi dibine girerek onu kontrol ederken.
Defnenin hoşuna gitmişti bu hareketleri.
" İyiyim ama susadım " dedi sakince.
Derin bir oh çekti poyraz ve dayanamayarak alnından öptü defneyi.
" Ben getiririm şimdi " dedi dudakları oradayken.
Adamın nefesi yüzüne vururken o dudakları oradayken içi eridi defnenin. Çok doğru ve çok güzel gelmişti bu hareketi adam yapınca.
" Şey benide salona götürürmüsün senin yanında otururum " dedi masumca.
Güldü poyraz. Az önce beni kovmuştun demek istemişti ama üstüne gitmek istemediğinden güldü ve onu kucağına aldı dikkatlice. Poyrazın onunla ilgili herşeyi bu kadar özenle yapıyor olması çok hoşuna gidiyordu. Poşraz defneyi salona götürüp komtuğa özenle yerleştirdi ve ayağının altına yastığı koydu yine. Onu bırakıp mutfağa geçerek su doldurdu defneye. Suyu verirken gülümsüyordu ama defne hala o ilk uyandığında gördüğü pırıltılı gülümsemeyi görmemişti. Buna canı sıkılıyordu neden olduğunu bilmeden. Evet poyraza yalnız kalmak istiyorum demişti ama onun en fazla salonda bekleyeceğini düşünmüştü. O öyle gidince içi bir garip olmuştu ve hiç hoşlanmamıştı bu histen. Eve gelince ona birşey olmadan beni aradın diye kızmasını beklemişti ama adamın o telaşla kapıyı açışı ve kendisini kontrol edişi onu şok etmişti.
Suyunu içince poyrazın suratına bakmaya devam etti. Poyraz bu bakışlarla içinin ısındığını hissetti. Tabi bu ısınma sadece kalbinde değildi. Böyle defneyi taşırken ona dokunduğunda böyle ona baktığında vücudu kontrolünü kaybedecek gibi oluyordu ama kendisine sahip çıkmalıydı. Kendisini hatırlamadan defneye dokunamazdı.
Aşkından ölsede , düz duvara tırmanması gereksede dokunmayacaktı.
" Umarım arayarak seni rahatsız etmedim " diyen defnenin sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.
" Sen beni asla rahatsız etmezsin. İhtiyacın olduğunda ara demiştim zaten " dedi içtenlikle. Defne ona bakan gözlerdeki ifadeyle haklı olduğunu anladı poyrazın ona kızmamıştı bu adam.
" Ama acil bir ihtiyacım yoktu " dedi onu sınamak için.
" Acil yada değil. Önemli yada değil. Sen arayıp gel dediysen gelirim "
Birşey diyemedi defne. Öyle bir bakıyordu ki bu adam gözlerinin içine ruhunu görüyordu sanki. Çırılçıplak hissediyordu poyrazın bu bakışlarıyla.
" Niye bana öyle bakıyorsun ?" diye sordu dayanamayıp.
" Nasıl ?" diye sordu poyraz bakmaya devam ederken.
" Böyle içimi görüyormuş gibi "
Güldü poyraz.
" Ben içimden nasıl geliyorsa öyle bakıyorum sana özel birşey yapmıyorum ki" dedi.
Kafasını olumlu olarak salladı ve ellerine bakmaya başladı defne.
" Film izleyelim mi ?" dedi poyraz bu havayı dağıtmak için. Defnenin hoşuna gitmişti bu fikir.
" Olur ama " dedi ve kaldı çünkü poyraz sözünü kesmişti.
" Bol tuzlu mısır ve kola istiyorsun onlar olmadan film izleyemezsin. Ayrıca yine ve yine 'Juliete Mektuplar' filmini izleyelim mi diye soracaksın "
Defnenin gözleri büyüdü. Herşeyi nasılda bilmişti öyle. Boşuna demiyordu bu adam içimi görüyor diye.
" Sen inanılmaz bir adamsın " dedi en sonunda.
" Teşekkürler hanımefendi size layık olmaya çalışıyoruz " diyerek reverans verdi poyraz.
" Ben hazırlığı yapıp geliyorum " diyerek te uzaklaştı.
Mutfağa geçip son hızla hazırlıklarını yapmaya başladı. Defnenin istediği gibi bol tuzlu mısırını hasırladı. Ardından onun yemeğe doyamadığı antep fıstığını tabağa koydu. Kolalarıda tepsiye yerleştirip içeri geçti. Defnenin yanına koydu tepsiyi. Dvd'den filmide açıp yanına geçti.
Şimdi defne köşede ortada tepsi diğer yanındada poyraz oturuyordu.
Film başlarken defne yine sanki ilk kez pür dikkat izliyormuş gibi izliyordu. Poyraz ise antep fıstıklarını kabuklarından çıkarıp özel getirdiği tabağa koyuyordu. Bir süre filme dalan defne poyrazın hep soyup hiç yemediğini görünce dayanamayıp sordu.
" Neden hiç yemiyorsun?" diye sordu merakla.
" E senin için soyuyorum sen tek elle yapamazsın yemeğide seversin " dedi. " Sana hayran kalmamak elde değil" dedi defne. Içinden geleni pat diye söyleyivermişti ama adamada öyle denmezdi ki şimdi. Poyraz ise onun kızaran yanaklarını sıkıp öpmek istedi. Ama kendisine verdiği sözü vardı. O nedenle sadece gülümsedi ve işine geri döndü. Defne kafasını iki yana salladı ve filmi izlemeye devam etti. Poyraz işini bitirince kendiside yemeğe başladı.
Defne ise poyraza baktı.
" Ya tepsiyi kucağına alıp yanıma gelsene kafamı yaslamam gerek " dedi. Poşraz ne yapacağını bilemedi bir süre sonra uygulamaya geçti.
Tepsiyi kucağına aldı ve defneye yaklaştı. Defna koluna dikkat ederek kafasını omzuna yasladı poyrazın.
" Ağzıma antep fıstığı versene " dedi bu kezde.
Poyraz hiçbirşey demeden verdi ağzına antep fıstığını.
Onlar bu halde güzelce izlediler filmlerini. Defne poyrazın yanında huzurlu hissediyordu. Film bitince kalktı poyraz.
" Ben yemek hazırlamaya başlıyım sen otur " dedi gülümseyerek.
" Tamam ama telefonu uzatırmısın ?" dedi gülümseyerek.
Kendi telefonunu cebinden çıkarıp verdi poyraz. Hiç birşey sormadan.
Şaşırdı defne buna insan bir neden diye sorardı dimi.
Ekrandaki fotoğraf çok hoşuna gitmişti.
Ellerini gezdirdi usul usul fotoğrafın üzerinde. Fotoğrafta poyraza bakışı gerçikten çok içtendi. Mutluymuşum dedi içinden.
Daha sonra galeriye girdi ve daha bir sürü poz çıktı önüne. Neredeyse tüm galeri kendisine aitti. Sadece kendisinin olduğu yüzlerce fotoğraf vardı galeride. Daha sonra poyrazın tek olduğu bir fotoğrafta durup onun o gülen yüzüne baktı. Bu fotoğrafta vardı o parıltılar ve çok hoştu. Ekranı yana kaydırınca bir video çıktı.
Açtı videoyu merakla.
Kendisi vardı videoda. Aşk çeşmesinin önündeydi. Eline aldığı perayı attı suya ve koyarak kameraya geldi. Kamera poyrazda olduğu için onun yanına gelmişti yani.
" Ya bir çek kamerayı kocamıza sarılalım " diyen kendi sesi duyuldu sonra. Sonra kamera ikisini çekecek şekilde ayarlandı. Defne ise poyraza sarılıydı.
" Biraz daha boynumu sıkarsan bir kocan olmayacak karıcım " dedi videodaki poyraz.
" Of tamam " dedi ardından defne ve kafasını poyrazın boynundan kaldırıp öptü poyrazı ama ne öpme. Videoyu izlerken yanakları kızarmıştı defnenin. Nasıl yapmışım diye geçti içinden. Daha sonra ikisi ayrılıp alınlarını birleştirdiler ve defne poyrazın burnunu öptü.
" Hadi aşkım atış sırası sende " diyerek kamerayı aldı.
" Benim dileğe ihtiyacım yok ki. Ben en büyük dileğime kavuştum" dedi. Poyraz ardından defnenin kendisinden nasıl çıktığına inanmadığı işveli sesi yankılandı.
" Neymiş o dilek "
" Tabiki sensin karıcığım " diyen poyrazdan sonra video bitti.
Defne videodan sonra öylece kalmıştı. Ne kadarda mutlu görünüyordu ikisi. Herşey benim suçum diye düşündü. Arabayı kullanmasaydım şu anda hala böyle mutluyduk dedi ve fotoğraflara bakmaya devam etti. Ne kadar baktı bilmiyordu ama çişi gelmişti yine.
" Poyraz " diye seslendi.
Hemen geldi yine poyraz.
" Çişim geldi " dedi kafasını yere eğip defne.
" Tamam hadi bakalım poyraz taşımacılık emrinize amade. "
diyerek kucakladı defneyi. Yine zorlu bur tuvalet evresi yaşadılar. İkisinin zorlandığı şeyler farklıydı ama işte yapacak birşey yoktu.
Ardından güzelce yemeklerini yediler. Biraz daha televizyon izleyince defne uyuklamaya başladı.
" Hadi bakalım uyku vakti " dedi poyraz ve defneyi kucakladı. Defnenin zaten içi uyuyordu. O nedenle hemen kafasını poyrazın boynuna doğru gömdü. İçi yine ısınmaya başlamıştı poyrazın. Sabır sabır oğlum sen sabırlı adamsın diye tekrarladı hep içinden. Yatağa yaöaşça bıraktı defneyi ve yaklaşıp saçlarını kokladı ve hafif bir öpücük kondurdu.
Defne gözlerini yarı açtı ve mırıltıyla
" Gitme " dedi ve ardından sağlam eliyle poyrazın elini tuttu. Poyrazda yatağın kenarına oturup onu izlemeye başladı.Gülçin poyrazdan ayrıldıktan sonra eve gitti. Güzelce uzun bir duş aldı. Canı çok sıkkındı o nedenle gece dışarı çıkmaya karar vermişti.
Birşeyler atıştırıp hazırlanmaya başladı. Üstüne yapışan dekolteli ve mini kırmızı bir elbise giydi. Saçlarınıda dalga dalga açık bıraktı. Hafif bir makyaj yaptı. Parfümünüde sıktı hazırdı işte. Durağı arayıp bir taksi istedi. Çok geçmeden gelen taksiye atladı ve hep gittiği şımarık bara gideceğini söyledi.
Bara gelince barmenin oraya gidip vişne votka istedi. Gelen bardağı hemen dikti. Birkaç bardaktan sonra bu kesmemeye başladı ve barmene dönüp " 10 shot tekila " dedi. Barmen garip garip baktı.
" Çarpmasın güzellik " dedi çapkınca.
" Beni çarpmaz merak etme sen. Hem çarparsa sen varsın bana sahip çıkarsın bence " dedi gülerek. Galiba şimdiden çarpılmıştı ama içmek istiyordu bu gece durmadan.
Mete arkadaşı doruğun zoruyla hiç yapmadığı birşeyi yapıp bara gidiyordu hiç istemeyerek. Daha kapının önünde gürültü çok gelmeye başlamıştı.
" Oğlum gidelim bak bi yerde sakince otururuz " dedi son bir umut.
" Ya delirtme beni emekli albay gibi oldun ya iyice gir şuraya iç biraz sonra bul güzel bir kız ohh hayat " dedi ve sırtından iktirerek soktu meteyi. Meteyle beraber locaya geçtiler. Gelen garsondan viski istedi mete. Birtek onu içerdi yada kırmızı şarap. Gelen içkiyi yudumlarken gözü piste takıldı. Kırmızı elbise giymiş bir kadın harika dans ediyordu be. Sapıklaşma oğlum sen gülçini düşün o masum meleği düşün dedi kendisine. O salakça gülümserken o kırmızılı kadın ona doğru döndü ve oda neydi?
Gülçindi bu !Gözlerini açıp kapattı ama hayır değişmemişti gülçindi o.
Yanında bir adam vardı ve gülçinin acayip sarhoş olduğu burdan bile belliydi. Bu adam o adam değildi ama ve kıza yanaşmaya çalışıyordu. Gülçinin adalı iktirdiğini ama adamın inatla gitmediğini görünce hemen kalktı. Hızla yanlarına yaklaştı ve gülçini kolundan tutup arkasına çekti. Adamada " Uza birader " dedi. Adamın " Uzamıyorum ne olacak " diyen sarhoş sesiyle siniri attı ve kafayı gömdü. İnsanlar etrafına toplanırken o döndü gülçine. Gülçin bu kokuyu tanımıştı. Gözlerini zorlukla açıp meteye baktı.
" Mete " diye mırıldandı.
" Ne yapıyorsun bu halde gülçin " diyen sesinide duyunca.
" Vallahada sensin " diyip sarıldı meteye. Kafasını boynuna gömüp kokladı. Bu hareket meteyi acayip etkilemişti.
" Çok güzel kokuyorsun " dedi ardından gülçin. Şu an sarhoştu istediğini yapardı canım. Güldü mete ve çevresine bakınca kalabalığın arttığını gördü ve hemen kucakladı gülçini. Gülçin bu ani atağa ufak bir çığlık attı ama hemen kollarını adamın boynuna doladı. Hızlı hızlı ilerlerken kıkırdayarak.
" Sen beni kaçırıyor musun ?" Dedi.
Mete yüzüne bakıp gülümsedi.
" Evet güzelim seni kaçırıyorum " dedi ve burnunu öptü.
" Yaa ama dudaktan öpsene " dedi gülçin.
" Onunda zamanı gelicek ama o zaman sen ayık olacaksın " dedi göz kırparak ve gülçini arabaya yerleştirdi. Bakalım gece onlara neler getirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kocanım ( Emek Serisi 1 )
ChickLitAşk emek isterdi ve genç adam emek vermekten hiç vazgeçmiyordu.