Limon çiçekleri

4K 262 10
                                    

Arkadaşlar hikayeyi okuyorsanız rica ediyorum oylarınızı eksik etmeyin eğer ki beğenmiyoriseniz de eleştirilerinizi yazabilirsiniz.
Diğer hikayelerimede beklerim :)

Yanında uyuyan kadını aşkla izliyordu mete. Sapsarı başakları andıran saçları yatağa yayılmış bir eli karnında bir eli metenin üzerinde ağzı açık uyuyan bu kadın melek tasfirleri gibiydi. Eğilip saçlarının mis kokusunu içine çekerek bir öpücük kondurdu çok sevdiği saçlara.
Bu temasla uykuda dahi olsa yüzü gülerek adama sırnaşan kadın daha ne kadar kendisine aşık edebilirdi ki kendisine.
" Seni çok seviyorum hayatımın Baharıı " diyerek iyice sarıldı kadına genç adam. Bu arada duasınıda eksik etmedi böyle bir kadını kendisine bağışladığı için.

"Uzakta çok uzakta güneyde Yazları sıcacık ve aşık Kışları soğuk ve sensiz Bir şehir ve ben üşüyoruz Bir uğrasan diyoruz İklimini getirsen Bereketini bolluğunu örtsen üzerimize Havalansa yine zil çalan eteklerin Gelip otursa gözlerime göz bebeklerin Öperken içsem ağzının çiçek balını Günahını boynuma seni koynuma alsam Hem zehrim hem şehrim limon çiçeklerim olsan Ben görmedim böyle alımı çalımı Yarabbi duy duyur sesimi Anlamıyor kimsesizliğimi Yarabbi yetiş yarabbi Yarabbi duy duyur sesimi Anlamıyor çaresizliğimi "

Kocasından dinlediği şarkıyla gülümseyerek genç adamın sırtına sarıldı Defne.
" Yarabbi duydu mu bilmem ama ben yetiştim " dedi dudakları adamın sırtında.
Genç adam gülümseyerem öhüne döndü ve karısını bayıldığı saçlarını öptü.
" İyi ki yetiştin sen olmasan o güzel gözlerin olmasa nasıl nefes alırdım "
Defne ışıl ışıl gözlerini adama dikip ardından tam kalbinin üzerinde öpücük kondurdu.
" Beni bu kalbe aldığın için öyle şanslıyım ki sen olmasan bende nefes alamazdım. Seni çok seviyorum "
" Ben seni seviyorum , sana aşığım hani Allaha inanmasam sana tapardım bile "
" Delii deme öylee "
Gülümseyerek cilveyle kıkırdadı Defne.
" Deliyimde sadece sana " diyerek gül dudaklara öpücük kondurdu Poyraz fakat basit bir öpücük olarak başlayan öpüşme nefessiz kalana kadar sürdü.
" Hadi bakalıl kahvaltıya "
Öpüşmeden sonra bu cümle garip gelsede aç karınının yönlendirmesiyle buna takılmadı ve sofraya oturdu defne.
Güzelce kahvaltı yaptılar ve ardından poyraz zorda olsa evden ayrılıp işe gitti.
Defne etrafı topladı güzelce ardından biraz televizyon izledi ama sıkıntıdan kurtulamadı. Birazda kitap okumayı deniyeyim diyerek evdeki küçük kitaplığa yöneldi. Kitapların kapağına bakarken bir kitaba geldiğinde birden bire birşey oldu. Gözü karardı sanki zihnine birden bire görüntüler yüklenmeye başladı. Elini ayağını nereye koyacağını bilemeyen defne baş dönmesininde etkisiyle dengesini tamamen kaybetti ve tutanamayarak yere düştü. Kafasını şiddetle vuran defne hareketsizce yerde kalakaldı. Hala zihninde görüntüler varken tek bir fısıltı vardı dudaklarında
" Bebeğim "

Mete arkadaşına ait özel klinikte başladığı işten oldukça memnundu. Hatta biraz daha çalışıp birikim yapabilirse kendiside bir tane açmayı düşünüyordu.
Karısıne iyi bakabilmek onun göreviydi sonuçta hatta ilerideki bebeklerinede çok iyi bakmalı onlara layık bir baba olmalıydı. Bu düyünceyle masasının üzerindeki düğünde çekilmiş olan bir fotoğrafa bakarak gülümsedi. Karnı şişmiş şımarıklıklar yapan sevimli bir Gülçin. Hayatında göreceği en güzel şey olurdu heralde.
Kendi düşünceleri eşliğinde gülümserken kapısının açıldığını bile duyamadı.
" Oğlum " diyen sesi duyduğunda ise babasını görmeyi asla beklemiyordu.
" Babaa " diyerek masasından kalkıp babasına sarıldı. Her ne kadar babası hayatında pek etkili olmamış annesinin dediklerine uymuş olduysada babaydı işte.
" Oğlum ne yapıyormuş bakayım dedim " diyerek ayrıldıklarında masaya oturdu Rafet bey.
" İyiyim baba çalışıyorum işte klasik" dedi mete babasının böyle kendisiyle ilgilenmesine şaşırarak.
" Pek klasik değilsin bu aralar mete. Aileni terk ettin gidip hiç tanımadığımız ne idiğü belirsiz bir kızla evlendin herşey klasik mi sence "
Saçını başını yolmak istiyordu şimdi mete. Acaba dedi acaba bir gün babam annemin fikrinin dışına çıkabilecek mi ?

" Merak ediyorum baba bir kez olsun sadece bir kez kendi fikrini söyleyebilir misin ? "

" Bunlar zaten benim fikirlerim mete lütfen terbiyesizlik yapma "

" Bunlar mı terbiyesizlik baba benim yaptıklarım mı ? Senin buraya gelip karıma hakaret etmen değil ama benim yaptıklarım hakaret " güldü seslice ve babasının gözlerine bakıp devam etti.
" Ben o kızın yanında ilk kez kendim için nefes aldığımı hissettim baba yaşadığımı hissettim. Sevilmek ne demek onu anladım ve şimdi kimse ona birşey diyemez. O benim karım baba , o benim ailem. Eğer kabul ederseniz sizlere gayet iyi anlaşır o kız ama siz böyle yaptıkça beni unutun "
Rafet bey oğlunun bu savunmasına sevindi. En azından o mutlu ve huzurlu bir aile elde edebilirdi.
Yerinden kalktı ve oğlunun yanına giderek sıkıca sarıldı. Onun sırtına vururken " Aferin sana " dedi. Bu tepkiye mete oldukça şaşırdı.
" Karına sahip çık oğlum , seni böyle mutlu eder kadına sahip çık anneni dinleme sakın "

Oğlundan ayrılarak gözlerine baktı.

" Ben baban olarak sana ancak bunu söyleyebilirim. Yolun açık olsun oğlum " diyerek metenin birşey demesini beklemeden çıkıp gitti ardında şaşkınlıktan ölen birini bırakarak.

Poyraz iye gittikten bir saat sonra Defneyi aramaya başlayıp öğleni kadar cevap alamayınca içinde tutamadığı panik dalgasıyla toparlanıp eve gitti. Kapıyı çalmasına rağmen açılmadığında ise daha da panikledi. Anahtarıyla kapıyı açarken bir yandan da bağırıyordu.
" Defneee , defnee "
Fakat o cevap gelemedi. Kısa araştırmasının sonucunda karısını kitaplığın önünde sere serpe yatar şekilde görünce bir an nefesi kesildi , kendiside düşüverecekti şimdi. Kendisini zar zor toparlayıp karısına koştu.
" Bebeğim " diyerek kadının saçlarınadokunmaya niyetlendiğihde ise kan birinkitisini görerek dahada panikledi. Şu anda paniklemek kelimisinin sözlük anlamıydı. Hemen minik karısını kucaklayarak kendisini arabaya attı. Merdivenlerden nasıl indi , arabaya nasıl bindilir hatırlamıyordu bile.
Hastaneye ulaştıklarında karısı sedyeye yatırılıp yanından götürülürken kısa bir dejavu yaşadı.
Çok geçmemişti daha üstünden bu şekilde defnesinden ayrılalı ve şimdi yine oluyordu işte. Gidiyordu saçının her telini ayrı ayrı sevdiği , gözlerinin yeşilinde hayat bulduğu kadın. Bembeyaz bir suratla o sedyede soğuk bir hastane odasına gidiyordu. Daha sabah öpmüştü o şimdi rengi solmuş dudakları , kanla karışıp katılaşmış saçları okşamıştı şimdi gidemezdi defne. Yine yapayalnız bırakamazdı onu.
Çöktüğü yerde yavaşça kafasını duvara vurmaya başladı poyraz.
" Gidemezsin , gidemezsin..." diye mırıldanarak.
Hiçbirşey hissetmiyordu o ün tek hissedebileceği şey defnenin gelip ona sarılması olabilirdi.
Ne kadar geçtiğini hesap edemeden çöktüğü yerde bekledi karısının geri dönüşünü. Doktoru gördüğünde ise telaşla kalktı.
" Neyi var ? Karımın neyi var ?"
Doktor bu adamın hastaneyi daha önce nasıl yıktığını biliyordu o nedenle bekletmeden cevapladı.
" Karınız başına darbe almış poyraz bey o nedenle bir baygınlık geçirmiş şimdilik durumu iyi. "
Derin bir nefes alan genç adamın aklına bebekleri geldiğinde o panik yine baş gösterdi.
" Bebeğim " diyebildi sadece.
" Merak etmeyin bebeğin bir problemi yok oldukça sağlıklı. Defne hanım odaya alınacak görebilirsiniz "

Odaya alınan karısının yanına gitti hemen poyraz. Başucune oturarak yanağına öpücük kondurdu kokusunu içine çekerek.
" Ah be güzelim niye dikkat etmiyorsun ki kendine hiç " diye mırıldandı saçlarını okşarken. Pek okşanacak gibi olmasada kan bulaşmış saçlar poyraz için o halde bile dünyanın en güzel saçlarıydı.
Çok geçmeden defne kıpırdanmaşa başladığında heyecanla uyanmasını beklemeye başladı.
Gözlerini önce bir açan sonra kapayıp bir daha açan genç kadın en sonunda baktı kocasına ve mırıldandı.
" Sen kimsin ?"

Ben Kocanım ( Emek Serisi 1 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin