Burak gördüğü manzaradan aldığı keyifle pişmiş kelle gibi sırıtarak ilerliyordu. Arabaya yerleşme kısmı geldiğinde ise bir yüzü düşmedi değil tabi. Çünkü ilgi Cengizle gelmişti ve onunla gitmek istiyordu. İlgi arabanın ön koltuğuna yerleştiğinde ister istemez gerildi Burak. Şöför koltuğuna geçmek için hazırlanan Cengiz " Beni takip et abi" derken onun kolundan tutup engelledi.
" Sen benim arabayla git " dediğinde Cengiz onun bu sert hallerine alışkın olmadığından bir an şaşırdı ama bozuntuya vermedi.
" Niyeymiş o ?" derken keyifle sırıtıyordu.
" Ben öyle istiyorum abi hadi sen bulursun arabayı " diyerek elindeki anahtarı adama verdi ve onunkini aldı.
" Sen beni takip edersin artık "diyerek yerleşti koltuğa.
Bu arada Cengizin oturmasını bekleyen İlgi yan tarafta bu gıcık adamı gördüğünde kaşlarını öyle bir çattı ki saçlarına ulaştı kaşlar.
" Ne yapıyorsun sen yaa ?" Diyerek adamın kontaktaki elini tuttu fakat hemen pişman olup çekti elini. Ateşe değmiş gibi olmuştu çünkü.
Burakta bu temastan bir elektrik almıştı. O nedenle konuşmadı kızın sinirle konuşmasını bekledi.
" Yaa insene arabadan cengiz nerede ?" diyerek kapının koluna asılan ilgi kapının kitli olduğunu gördü.
Ona cevap vermeyip arabayı çalıştırdı burak.
" Gerçek araba nasıl olur görmek için benim arabayı aldı sende bana kaldın " dedi kıza bakmayıp yola bakarken.
" Yaa indir beni açta değilim ben zaten ofise giderim "
Burak hala onu tınlamıyordu.
" Yaa kime diyorum dur " dedi ilgi kaşları çatık burağa bakarken.
" Senin güzel ama sürekli duyunca insan rahatsız oluyor ilgi az sus be güzelim "
İlgi kendizine güzelim demesinden hoşlanmıştı ama tabiki belli etmedi.
" Yaa burak sinir etme beni dur diyorum"
Burak onu tınlamamayı sürdürdü ve radyoyu açtı. İlgi bunun üzerine radyoyu kapattı , burak tekrar açtı.
Bu böyle devam ederken en son açan burak " Biraz daha oynarsan radyo bozulur ve ben direk üzerine atarım patronunun arabasını bozduğunla kalırsın " dedi.
İlgi bunun üzerine kollarını göğsünde birleştirip cama döndü.
Burakta keyifle gülümseyip yolunda ilerlemeye devam etti.
Gülçin uyandığı bu sabahta annesi ve babasını gördüğü için elbetteki mutluydu fakat taze kocasının tüm çıplaklığıyla ailesiyle tanışmasını istemezdi.
Şu an ikiside giyinmiş ailesinin karşısında otururken babasının bakışlarını hiçte beğenmiyordu. Hem haber vermemişte değildi ki ailesini evlilikten evlendikten sonra annesine mesaj atmıştı. Haber haberdi yani nasıl ulaştığının ne önemi vardı ki.
" Evet güzel kızım seni dinliyoruz "
Babasının bu sakinliğini iyi tanıyordu gülçin. Fırtınadan önce ortaya çıkan sessizlik gibiydi.
" Babacım yani böyle bir anda oldu banada süprizdi " dedi ve söylediği an pişman oldu bu sefer suçu meteye atmış gibi olmuştu.
" Peki bu süprizi yapan şahıs bir ailen olduğunu unutmuş mu ?"
" Arif sakin ol hayatım önce bir çocuklar anlatsın sonra konuşursun "
Derin bir nefes aldı arif bey " Sakinim zaten sakin olmasam ne olurdu siz bilirsiniz "
Gayet iyi biliyordu iki kadında o nedenle konuşmadılar.
" Efendim bunu benim anlatmam en iyisi sanırım çünkü benim suçum " diyen mete kayınpederinin gözlerine bakarak anlatmaya başladı.
" Biz defne hanımın kazası sonucu tanıştık. İlk görüşte aşk oldu ve bir ilişkiye başladık. Benim annem biraz değişik bir kadındır sosyetik bir tip ve ilişkime onay vermedi fakat ben gülçini tanıdıktan sonra onsuz yaşayamazdım bu nedenle beni bırakmaması için süpriz bir nikap organize ettim oda kabul etti. "
" Bu kadar yanii " diyen arif bey hala sinirliydi.
" Hem senin annen benim kızımın neyini beğenmemiş?"
İşte burada açıklama yapmak için atılan gülçindi.
" Babacım istediği başka biri varmış fakat mete istememiş kesinlikle bana herşeyi anlattı bende onu anladım. Ve güvendim. Bana yaptığı süprizlede aklım başımdan gitti ve sondasında size söylemeye korktum öyle bir mesaj attım. Özür dilerim ama yaptığımdan pişman değilim "
Ceylin hanım dolu gözlerle izledi kızı ve damadını.
" Ayy canlarım benim ne güzel aşık olmuşlar çok sevindim yavrum kızımı gelinlikle göremedim bu biraz kötü oldu ama önemli olan siz mutlu olun "
Şimdi herkesin gözü arif beydeydi.
" Mete sen benle bir balkona kadar gel. Sizde kahvaltı hazırlayın "
Bunun üzerine direk balkona ilerlemişti yaşlı adam. Mete endişeli gözlerle bakan gülçine gülümsedi.
" Merak etme birşey olmayacak " diyerek alnından öptü ve oda arif beyi takip etti.
" Hadi bakalım hanımefendi sende mutfağa annene detayları anlatacaksın"
Gülçinde gülerek annesini takip etti.Defne ve poyraz ise bu günü yine kendilerine ayırmışlardı.
Güzel bir köy kahvaltısı yapmak için yemyeşil bir yere gelmişlerdi. Dopdolu oyan masada defne herşeyden yemeye çalışıyordu. Onun bu hali ise gerçekten seyirlik bir manzaraydı poyraz için.
" Yaa poyraz acaba burada ceviz reçeli var mıdır ?"
Poyraz bunun üzerine gülümsedi.
" Bilmem dur sorayım " diyerek garsonu çağırdı.
" Birşey mi vardı efendim " diyen garsona " Ceviz reçeliniz var mı acaba " diye sordu.
" Var efendim annem değişik reçeller yapmayı severde "
" Alabilirmiyiz biraz " diyen defneydi. Aklına geldikçe ağzı sulanıyordu çünkü.
" Hemen " diyerek giden garsona bile bakmadan bal sürdüğü ekmeği ağzına attı.
" Ya ben yedim mi daha önce ceviz reçeli sürekli bir tadı ağzımda gibi ama hatırlamıyorum yediğimi "
Buruk bir havaya büründü poyraz.
" Birlikte yaptığımız ilk kahvaltıda birlikte yemiştik "
Defne adamın hüzünlü havasını dağıtmak için gülümsedi.
" Bura birlikte yaptığımız ilk kahvaltı sayılır " dedi omuz silkerek.
" Nasıl oluyormuş o ?"
" Üçümüzün birlikte dışarda yaptığı ilk yemek çünkü " dedi ve adamın masada bulunan elini tuttu.
" Evet bazı kör noktalar var hafızamda ama seninle her anım öyle güzel ki poyraz sen benim bu hayattaki en büşük şansımsın "
Elini tutan eli öptü poyraz.
" Sende benim en büyük hediyemsin "
Defne daha konuşurdu fakat bu arada reçeli gelmişti ve onun bütün ilgisi gitmişti.
Nefes almadan reçeli bitirdi hatta tabağı bile ekmekle yeniden sıyırdı.
En son meyve suyunuda bitirip " Oha şiştim resmen " diyerek karnını ovaladı.
" Birşey olmaz iki kişilik yedin ondan hep " diyerek onu motive etti poyraz. İştahının yerinde olması iyi birşeydi.
" Hadi biraz etrafı gezelim sende rahatla " diyerek karısının elini tutup dışarıya çıkardı. Öylesine güzel bir hava vardı dışarıda. Tepede ışıl ışıl bir güneş , yemyeşil bir hava güzel bir manzara.
Defne manzarayı izlerken " Çok güzel " diye mırıldandı. Poyraz ise onu izlerken " Bencede çok güzel " diye mırıldandı. Onun bakışlarını fark eden defne ona döndü ve 32 diş sırıttı.
" Etrafı izlesene beni izleyeceğine ne güzel manzara var"
Poyraz onun iki elinide tutarak önüne geçti.
" Benim için en güzel manzara sensin senden başka hiçbirşey ilgimi çekemez ki benim. Gözlerimin en güzel manzarası sen , içime çektiğim en güzel nefes sen , herşeyim sensin "
Gözleri dolmuştu defnenin ve hiç konuşabilecek halde değildi.
Ellerini poyrazın elinden kurtarıp boynuna doladı ve içinden taşan aşkla dudaklarına yapıştı.
İkili içlerindeki aşkla büyük bir tutkuyla güzel manzaranın içinde birbirlerinin dudaklarından yaşam enerjilerini aldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kocanım ( Emek Serisi 1 )
ChickLitAşk emek isterdi ve genç adam emek vermekten hiç vazgeçmiyordu.