Poyraz kendisine masum masum bakan karısına nasıl karşı gelebilirdi ki ama gelmeliydi.
" Seni öpersem sana verdiğim sözü tutamamış olurum" dedi.
" Ne sözü ben hatırlamıyorum " dedi sonrada sessizce fısıldadı.
" Gerçi hiçbirşeyi hatırlamıyorum ya"
" Hatırlıcaksın zorlama kendini lütfen" dedi poyraz. İnanıyordu , inanmak zorundaydı defnenin hatırlayacağına.
" Ne sözü bu " diye sordu defne. Aklına o takılmıştı.
" Ben seni ilk öptüğüm de bana bir söz verdirmiştin sen " dedi açıklama yapmadı direk kendisi sormalıydı çünkü.
" Açıklarmısın artık lütfen " dedi defne meraklı kedi gibi.
" Yani işte ben 1 senedir peşinde koşuyordum ama bir adım kaydedememiştim. Birgün sen gittin okuldan seninle ilgilenen çocuğun seni sinemaya davet ettiğini ve senin kabul ettiğiri öğrendim. Delirdim tabi hemen sinemaya gittim sizin girdiğiniz filme tam arkanıza oturdum. Sizi başbaşa bırakmadım aradada sen bana kızarken tuttum kolundan çıkardım ordan. Arabaya bindirdim tabi sen sürekli konuşuyordun bende arabayı sağa çektim ve seni öptüm. Önce karşılık verdin bende beni seviyorsun diye umutlanmıştım ama bırakınca tokatı patlattın. Ardından da bir daha seni sevmeyen birini öpmeye kalkma tamam mı dedin ve bu aramızda bir anlaşma oldu " dedi poyraz.
" Ama " dedi ve sonra sustu defne. Ben seni sevmişim diyemedi. Çünkü şu an hatırlamıyordu ve hatırlamadığı şeyi söyleyemezdi.
" Hadi bakalım defne hanım yemek hazırlama vakti benim için sen otur burada " dedi ve alnına sıcacık bir öpücük bıraktı.
Giden adamın arkasından gülümseyerek baktı defne mucize gibiydi bu adam. Onu hatırlamayan karısına hala sevgi dolu bakabiliyordu.
Poyraz ise mutfakta gülümseyerek ne yemek yapsam diye düşünüyordu. Bu arada annesi arayınca annesine herşeyin yolunda olduğunu söyledi. Gelmek isteyen annesine ise defnenin henüz kalabalıkta rahatsız olduğunu ve iyi gelmeyeceğini söyledi. Oda özlemişti anne ve babasını ama defne daha önemliydi şu an.
Dolapta lazanya makarnasını görünce lazanya yapmaya karar verdi.
Biri salonda biri mutfakta birbirlerini düşünüyorlardı ikisinin içindede umut vardı. Birlikte mutlu olacaklarına inanıyorlardı.
Mete annesinden sonra gülçine pek çaktırmasada kötü olmuştu. Annesi bir konuya taktı mı takardı. Neredeyse bir senedir bu ayşene takmıştı ve vazgeçmiyordu da. Gülçinide bu halde yakalayınca onun burnundan getirecekti ama ne olursa olsun gülçinden vazgeçmek olmazdı.
Şu anda kucağına kıvrılmış televizyonda ki filme gülen kızdan nasıy vazgeçilirdi. Melek gibi birşeydi bu kız. Kafasını eğip saçlarını öptü gülçinin , bunun üzerine gülçinde kafasını kaldırıp sıcacık gülümsedi meteye ve çenesini öptü. Bütün gün bu şekilde kucak kucağa oturmuşlardı ve ikiside şikayetçi değildi bu durumdan.
" Acıktın mı güzelim "diye sordu mete. " Azıcık " dedi gülçin daha çok metenin göğsüne sığınarak.
" E hadi kalkalımda birşeyler hazırlayalım " diyen meteye dahada sarıldı.
" Yaa kalkma ben yerimden memnunum "
Bu haline bir kahkaha attı mete.
" E acıktım dedin ya " dedi ardından.
" Ya az acıktım şimdi ki halimden memnunum ben gitme. " dedi annezine 5 dakika daha uyumak için yalvaran küçük kız çocuğu gibi.
" Bir yere gittiğim yok ki güzelim gidemem zaten bundan sonra " diyip yine saçlarını öptü gülçinin.
" Ya böyle ana kucakları oluyor ya anneler bellerine bağlıyor bebekleri asıyorlar onlar iş yaparken falan bebek kucakta kalıyorlar bizde alsak ben sığar mıyım sence "diyip meteye baktı gülçin. Mete onun ciddi olup olmadığını anlamaye çalıştı ama gayet ciddi duruyordu bu kız bu haline kahkaha attı.
" Sen var ya çok şeker birşeysin gülçin. İnsan seninle yaşlanmaz " dedi gözlerine bakarak.
" Çok şekerim dimii sende çok şekersin sevgilim " dedi ve doğrulup dudaklarına masum bir öpücük bıraktı.
" Gülçin sen bana baharı getirdin sakın gitme olur mu ?" Dedi mete saçlarını okşarken.
" Bırakırmıyım hiç ben seni be. Ben sana diyorum kanguru alalım kucağında gezeyim sen bana bırakmak diyorsun " dedi ve öptü meteyi.
" Hadi bakalım kanguru yemek yemeliyiz yoksa seni yicem bak " diyip gülçini gıdıklamaya başladı.
" Yaa mete yapma lütfen lütfen bırak yaa " diye yalvardı gülçin. Sonunda bıraktı mete fakat bu seferde onu kucakladı.
" Hadi sevgilim yemek vaktii " diyerek kucağındaki kızla birlikte mutfağa yöneldi. İkisinide aşk çok acayip sarmıştı.Aradan günler geçerken mete ve gülçin daha çok bağlanıyorlardı. Ne gülçin mete den ne mete gülçinden kopamazdı.
Defne ve poyraz ise aynı durumdaydılar. Defne artık poyraza geci alışmıştı. Ona karşı net ne hissettiğini bilmese bile onsuz olamayacağını biliyordu. Poyraz ise sevdiği yanındayken herşeye katlanırdı.
Tabi poyraz kazadan beri ofise gitmediği için bütün işler burağa kalmıştı ve burak feci sıkılmıştı bu durumdan. O gece gezmelerini seven bir adamdı yani bu ona yapılmazdı.
En sonunda dayanamayıp poyrazı aradı. Poyraz burağa fazla yüklendiğinin farkındaydı ama ne yapsın defneyi bırakamazdı ki.
" Kardeşim" diyerek açtı telefonu poyraz.
" Beni beni burağını sen nasıl ihmal edersin ya oğlum ölüyorum yetiş " dedi burak işi şakaya vurarak aslında direkte konuya girmişti ama biraz yumuşakça.
" Biliyorum kardeşim tüm işler sana kaldı yoruldun ama benide anla be " dedi poyraz. Defne ise masumca ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
" Anlıyorum anlıyorum da birşey yapalım bir avukat daha alalım senin yokluğunda bana yardım etsin barii " dedi burak.
" Ha bak bu iyi fikir ben gelemem sonuçta biliyorsun en azından sen rahat edersin "
" Tamam ben hemen ilan veriyorum. Yengeye selamlar öpücükler " diyerek kapattı telefonu burak.
Bu süreç onuda her anlamda bitirmişti. Hem en yakın arkadaşını hem iş ortağını kaybetmiş gibiydi çünkü bu aralar poyrazın tüm ilgisi defnedeydi.
Kazanın üzerinden 2 hafta geçmesine rağmen birşey hatırlayamıyordu defne ve bu onu çok üzüyordu. Aynı zamandada poyraza fena halde çekiliyordu. Her seferinde öpsün diye birşeyler yapmaya çalışıyordu fakat poyraz olayı batırıp öpmüyordu hiç.
" Kimdi arayan ?" Diye sordu defne. Merak en önemli huyu olmuştu bu 2 haftada herşeyi soruyordu poyraza.
" Burak pani hastaneden bizi eve getiren benim en yakın arkadaşım anlatmıştım" dedi poyraz.
" Aa evet iş ortağındıda hem dimi ?" Diye sordu.
" Evet bak ne güzel hatırladın " dedi poyraz gülerek. Burukça gülümsedi sadece defne.
" Poyraz "dedi bir süre sonra.
" Efendim canım " dedi poyrazda gülümseyerek.
" Yaa benim sırtım kaşınıyordu kaşır mısın ?"dedi defne gülerek. Poyraz birşey demeden yerinden kalktı ve defnenin arkasına geçti. Usulca masaj yaparcasına kaşımaya başladı. O elini usulca hareket ettirirken gözlerini kapattı defne ve hayal meyal birşeyler canlandı gözünde. Poyrazın dizine yatmıştı ve poyraz yine böyle sırtını kaşıyordu ve konuşuyordu. Herşey geçecek ben yanındayım hep yanında olucam diyordu.
" Bunu bana daha öncede yaptın " dedi usulca.
" Neyi ?" diye sordu poyraz.
" Sırtımı kaşımayı hatta ben dizine yatıyordum hatırladım " dedi çoşku dolu bir ifade ile. Bir an şok ile donup kalsada hemen toplayan poyraz
" Ciddi misin sen "diye sordu. Usulca kafasını salladı defnede.
" İşte bu bak yavaş yavaş çözülücek herşey " dedi poyraz defneye sarılırken.
" Çözülecek galiba iyiki yanımdasın poyraz " dedi defne ve kafasını metenin boyun girintisine gömdü.
Çift bu hatırlamanın mutluluğu ile yatağa girdiler defnenin kolundaki zedelenme daha iyiydi. 2 gün sonraki kontrolde alçıyı alabilirler diye düşünüyorlardı ama ayağı için daha süreç vardı.
Sabah defne beline dolanmış kollarla gülümsedi bir hareket etti ama o poposuna değen şey neydi onu tam anlayamamıştı. Poyraz tam belinden sarılmıştı ve şu an poposuna değen bir sertlik vardı hemde baya bir sertlik.
Oha o değen şey şimdi poyrazın.....
Ay töbe yarabbi diye geçirdi içinden defne. Harekette edemiyordu hem bacağı izin vermiyordu hemde hareketlenirse o şey daha çok değiyordu sanki.
Poyraz ereksiyonuna sürtünen defnenin poposuyla uyanmıştı ama bir sapık gibi biraz daha bu pozisyonda kalmak istemişti. Bildiğin kendi karısına fordçuluk yapıyordu ya. En sonunda artık dayanamayıp biraz uzaklaştı ve " Günaydın " dedi.
Defnede garip bir sesle " Günaydın" dedi ama daha toparlanamamıştı.
" İyi misin sen sesin bir acayip " dedi poyraz.
" Hıhı " dedi defne ama o surat ifadesi herşeyi ele veriyordu birşey vardı.
" Bak o suratından herşey belli zaten söyle beni uğraştırma hadi canım "dedi poyraz gülümseyerek.
" Ya ben anlamıyorum poyraz " dedi defne en sonunda.
" Neyi anlamıyorsun " dedi poyraz ve dirseğinin üzerinde doğruldu. Şimdi defne sırtüstü yatarken o biraz üstten ona bakıyordu.
" Ya işte az önce ereksiyonunu hissettim ben ama sen inatla beni öpmüyorsun istiyosun işte bunu ne bu inat anlamıyorum ki yani ne var bi kere öpsen. Öp diye şekilden şekle giriyorum ama sen öyle duruyorsun be. Yani hatırlamadığım saçma bir söz için fazla uzatmadın mı ? Hem hatırlasamda sana kızamam ki yani kocamsın benim sen fazlasını yapmışız biz bir kere öpsen ne oluyor yani " dedi ve bir nefes molası verdi.
Bunun üzerine poyraz " Bitti mi ?" diye sordu.
" Bak birde bitti mi diyorsun sen " diyordu ki poyraz eliyle ağzını kapatınca susmak zorunda kaldı. Poyraz bu haline gülümsedi ve
" Susarsan seni öpücem " dedi yamuk gülümseme ile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kocanım ( Emek Serisi 1 )
ChickLitAşk emek isterdi ve genç adam emek vermekten hiç vazgeçmiyordu.