Unutmak

11.6K 465 11
                                    

Multi çiftimiz :)

Sabah uyanır uyanmaz hemşire gökçeyi başında gördü poyraz. Hemşire gökçe gülümsedi bu aşık adama.
" Günaydın poyraz bey ağrınız var mı ?"
" Günaydın iyiyim ben karıma gidebilir miyim ?"
" Sizin gibi adamlar kaldı mı diye merak ediyordum yaşıyomuşsunuzda işte neyse görebilirsiniz "dedi gülümseyerek. Poyraz heyecanla kalktı yataktan karısına giden her yol güzeldi be. Bu sefer yardıma ihtiyaç duymadan gitti karısına. Camın önüne gelince karısını göremedi neredeydi defne. Bir hışım hemşireye döndü soru dolu bakışlarla.
" E konuşturmadan kalktınız odaya aldılar defne hanımı ilacıda kestiler uyanması bekleniyor."
" Karım nerede uyanacak ve beni göremeyecek olur mu öyle şey hemen karıma gidelim" dediğinde gökçe hemşire hemen götürdü onu. Asansöre binip 2. Kata indiler. Odaya yaklaşırken kapıda ailesini gördü. Onlara ve kimseye birşey demeden odanın kapısını açıp girdi. Odanın kapısı açılır açılmaz o mis koku doldu genzine. Gözlerini kapatıp soludu o kokuyu cennet kokusu buydu işte. Yatağa yaklaşırken karısının renginin biraz daha iyi olduğunu gül rengine geri döndüğünü gördü. Bu durum onu çok mutlu etti. Kazadan beri ilk kez içter gülümsedi. Yandaki sandalyeyi yatağın yanına çekip oturdu. Uzanıp alnına bir öpücük kondurdu kokusunu çeke çeke. Daha sonra elini tuttu. Hafif hafif okşarken konuşmaya başladı.
" Gül yüzlüm , kişisel oksijen alanım , defnemm çok özledim seni ben. Çok birşey olmadı poyraz 2 güne ne özlemesi dersin sen şimdi ama özledim işte. Daha doya doya karım diyemedim bile ben sana , bakamadım doya doya ormanlarına. Hadi be karım ne demiştin artık tek amacım seni mutlu etmek, bir tek hareketle dünyanın en mutlu adamı olabilirim defne. Aç gözlerini yeter. Aç ki güneş doğsun aç ki bu adam mutlu olsun. " diyerek kafasını eline koydu.
" Seni seviyorum , seni seviyorum , seni seviyorum " diye mırıldandı hep. Taki o başını koyduğu el hareket edene kadar. O hareketi hissedince kaldırdı kafasını hemen ve karısının ormanlarına çevirdi.
" Hadi defnem ben burdayım aç gözlerini karıcım hadii " dedi kısık sesle. Defne zorlada olsa aralamıştı gözlerini. Isığa alışmadığı için göremedi bir süre birşey ama ona sıkı sıkı sarılan ve " Seni seviyorum " diyen adamı fark etmişti. Kimdi bu allah aşkınaa !
Poyraz işte şimdi mutluydu. Karısı onu bırakmamıştı.
" Açtın gözlerini beni bırakmadın biliyordum defnem " diyerek sarıldı sıkı sıkı karısına ama sonra doktora haber vermesi gerektiğini hatırladı.
Karısından güçlükle ayrılıp alnını öptü.
" Ben doktoru çağırıp gelirim tamam mı karıcım " dediğinde defnenin boş bakan gözlerini görünce hastalıktan heralde yeni uyandı diyerek içindeki kötü düşünceleri atmaya çalıştı. Uyanmıştı ya defne geri kalan hiçbirşeyin önemi yoktu. Oluşan yaralar zamanla kapanırdı nasılsa.
Odadan heyecanla çıkınca herkesin gözü ona takıldı.
" Uyandı defne uyandı" dedi kocaman gülümsemesiyle. Herkesle kucaklaştı. Gülçin hemen koşturdu en yakın arkadaşına.
" Penguenimm uyanmışsın " diyerek sarıldı arkadaşına. Kolu acıyan defne yine tanımadığı biri ona sarıldığındanda bir hırçınlaştı.
" Ya nedir bu be gelen geçen sarılıyor hastayız görmüyor musunuz ?" dedi sinirle.
" Oo sakin kızım ne olmuş sana. Cicim ayların sakat geçecek diye mi bu sinir" dedi dalgaya alarak.
" Ya pardon ama ne diyorsunuz siz hiçbirşey anlamadım. "
Gülçinde anlamamıştı. Ne diyordu bu kız ilaçlar mı kafa yapmıştı acep. Kesin öyledir diye düşündü.
Tam birşey diyecekti ki odaya doktor ve hemşireyle birlikte poyraz girince susmak zorunda kaldı. Poyraz odaya girer girmez gidip karısının sağlam olan elini tuttu. Destek vermek ister gibi. Defne önce ellerine ardından elini tutan adama baktı buda neydi ki şimdi allah aşkına bu adam neden ona önce sarılıyordu ve karım diyordu sonra bir kız gelip sarılıyordu cicim ayı falan diyordu. E şimdide bu adam yine gelmiş elini tutuyordu. Ve uyandığından beri bu adamın suratında böyle şapşal bir gülümseme vardı. Aslında sadece şapşal bir gülüş değildi bu aynı zamandada tatlıydı. Biraz deli galiba ama yakışıklı adam kabul dedi içinden. Adamın suratına bakarken doktorun sesi ile bölündü düşünceleri.
" Lütfen odayı boşaltalım bizde defne hanımı muayene edelim. "
Herkes odadan çıkarken poyraz inatla çıkmadı ve defnenin elini tutmaya devam etti.
" Poyraz bey lütfen sizide dışarı alalım " dedi doktor. Poyraz gayet ciddi ifadeyle baktı doktora.
" Bakın ben karımı 1 dakika dahi yalnız bırakmam. Benim yanımda yapın ne yapacaksanız. "
Doktor bu adamın asla bu odadan çıkmayacağını gözlerindaki ifadeden anlamıştı. O nedenle kafasını hafif eğdi ve gülümsedi.
" Öyle olsun bakalım " diyerek başladı muayeneye. Önce bir yaralarına baktı sonra defne hanıma sorması gereken soruları sordu.
" Tam adınızı söylermisiniz?"
" Defne Karacan " diyen defneye karşı çıktı poyraz.
" Arık Tekcan oldu ya sevgilim " dedi güleryüzüyle.
" Pardon sabahtan beri susuyorum ama siz kimsiniz neden sürekli karım karım diyip duruyosunuz ki " dediğinde poyraz şok oldu. Ne demek sen kimsin diye düşündü. Yıllardır bu kız için bir anlam ifade etmeye çalışıyordu ama şu anda tüm o çabalar gitmişmiydi yani.
" Şaka mı yapıyorsun defne " son bir umut.
" Ben sizi tanımıyorum ki ne şakası allah aşkına doktor bey bu bey ne diyor " dedi doktora dönüp.
" Poyraz bey siz 2 dakika benle gelirmisiniz lütfen " diyen doktorun peşinden çıktı poyraz kafası karışık bir halde.
" Ne oluyor ne diyor defne " dedi doktora panikle.
" Bakın kafasını şiddetli vurmuş defne hanım. Bazı etkileri olacağını biliyorduk zaten bu hasarları en aza indirmek için uyuttuk kendisini 24 saat. Fiziksel olarak gayet iyi bir problemi yok. Fakat işte hafıza problemi oluşmuş görüyoruz ki şimdi filmleri çekilecek detaylı bir inceleme yapıcaz. Problem ne boyutta onu bulucaz. Ama biz bulana kadar lütfen kendisini zorlamayın " doktoru kocaman açılmış gözleriyle dinledi. Karısı , canı kendisini unutmuş muydu yanii! Bu yükle omuzları düştü. Zaten çok savaş vermişti şimdi başa mı döneceklerdi yani.
" Bakın hemen karamsar olmayın daha detaylı bilmiyoruz sorunu sizin sağlam durmanız gerek " diyen doktora kafa salladı. Doktor poyrazı orada bırakıp içeri geçti. Bir süre sonra sedyede yatan karısı ile dışarı çıktı. Defne çıkarken kapıdaki adama bakakaldı. Neden bi anda o gülen yüzü solmuştu ki bu adamın. Gülmek yakışıyordu oysaki. Aman bananeyse dedi ve önüne döndü. Defne gidince ordaki banklara çöktü poyraz. Az önce duydukları yük olup binmişti omzuna. Herkes kantindeyken burak çıkmıştı yukarı can dostuna bakmaya. Kapının önüne çökmüş poyrazı görünce hemen koştu yanına.
" Poyraz ne oldu oğlum ne bu hal " dedi önce ama cevap gelmedi.
" Oğlum ne güzel uyandı işte bizim yenge daha ne " dedi ardından ama gene cevap alamadı.
" Ne oldu be söylesene çatlattın adamı " dedi bu seferde artık dayanamayan poyraz hışımla arkadaşına döndü.
" Unutmuş oğlum unutmuş beni unutmuş. Hiçbirşey hatırlamıyor." dedi sinirle fakat son sözleri fısıltı gibi çıkmıştı. Burak önce ne dediğini anlamadı. Sonra düşen jetonuyla gözlerini büyütüp baktı arkadaşına.
" Nasıl ?" döküldü dudaklarından.
" Kafasını vurunca olmuş işte. " dedi yine aynı fısıltıyla.
Kafasını anlayışla salladı burak ve kardeşine sarıldı.
" Dik duracaz oğlum defne güçlü kızdır bişey olmaz hatırlayacak. Hatırlamazsa hatırlatırız merak etme " dedi güven vermek isteyerek. Poyrazın birilerinin yanında olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı.
" Aşağıdakilere sen söyle ben anlatamam şimdi birdaha " dedi.
" Tamam kardeşim sen merak etme ben hallederim" dedi ve kalktı biraz toparlanmalıydı poyraz.
Aşağıya indi oturan 3 kişiye baktı defne uyandığı için hepsi aşırı mutluydu. Usulca oturdu. Gülçin oturan adama baktı ve hemen soru yağmuruna başladı.
" Kendine gelmişmi bizim kız demin biraz acayipti. İyi dimi burak "
" Bir bakıma iyi bir bakıma kötü"
dediğinde ufuk bey kaşlarını çattı.
" Lafı dolandırıp durma oğlum ne varsa söyle " dedi sert bir sesle.
" Defne kafasını vurmuş kazada biraz şiddetli buda bazı sonuçlar doğurmuş tabi " dedi. Herkes meraklı gözlerle ona bakıyordu. " Eeee " dedi gülçin.
" Hafızasını kaybetmiş " dedi bir çırpıda.
" Neee " diye bağırdı biraz gülçin. Bu arada yeni kantine giren mete bu sesi anında tanıdı. Yine o adam vardı yanında işte. Ama kız kötü bir haber almış gibiydi. Bir an sonra gülçinin ağlayarak çıktığını görünce dayanamadı ve peşinden oda çıktı. Gülçin ağlayarak terasa çıktı. Biricik can dostu hatırlamıyordu onu. Herşeyini paylaştığı kız şimdi ona bir yabancı gözüyle mi bakacaktı. Terasa çıkıp boş bulduğu banka oturdu ve gözlerini kapattı. İçini boşaltmak ister gibi. Ama bir süre sonra rüzgürla karışık çok güzel ferah bir kokuda gelmeye başladı burnuna. Usulca açtı gözlerini ve yanına baktı. Bu dün geceki doktordu. Neden yanına oturmuştu ki şimdi.
" İyi misiniz ?" Dedi mete.
" Bilmiyorum " dedi gülçin daha sonra devam etti " Nasıl olmam gerektiğini bilmiyorum " dedi hüzünle. Anlayışla kafasını salladı mete. Bu meslekte böyle bitmiş insanlar çok görmüştü ama işte yinede ne yapsa bilemiyordu.
" Bak ne olduğunu bilmiyorum ama bir tıpçı olarak diyorum ki tıpta herşey mümkün artık üzme kendini " diyen adama dolu gözleri , kırmızı burnuyla baktı.
" Mümkün değil mi ?" dedi burnunu çekerek.
" Mümkün tabii sen üzme kendini "
diyip gülümseyen adam şu an çok tatlıydı. Bir an içindeki duygularla biranda metenin boynuna atladı ve sarıldı. " Sağol " dedi mırıltıyla. Adamın kokusu ve sözleri onu cidden rahatlatmıştı. Mete bir an şok yaşasada oda dayanamayıp sarıldı. Nede güzel kokuyordu bu kız. Ne güzelde sarılmıştı ki kendisine. Bu kızı bırakmak istemedi ve bırakmıcam o adam neyiysede ben onunlada savaşır onu elde edicem dedi içinden.

Ben Kocanım ( Emek Serisi 1 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin