Yalan de

4.3K 246 6
                                    

Yavaş yavaş hikayemizin sonuna geliyoruz arkadaşlar umarım başlarını sevdiğiniz gibi hikayemizin sonunuda seversiniz :) Diğer hikayelerimde de beni desteklerseniz çok mutlu olurum :)

Defne poyrazın dediklerinden sonra öylece uykuya kalmasıyla kendisiyle baş başa kaldı ve duyduklarının değerlendirmesini yapmaya başladı. Neler demişti öyle poyraz ?
Bebeklerinin kaybı onun yüzünden olabilir miydi ? Sonra o gün yaşadıklarını düşünmeye başladı. Herşey ne kadar da güzeldi ama sonrasıyla ilgili hatırladıkları kısıtlıydı.
Kafasında topladığı şeyleri birleştirdiğinde içindeki sinire engel olamadı ve eline aldığı yastığı kafasına vurdu poyrazın ama poyraz hiç tepki vermemişti.
Yan taraftaki su bardağını gördüğünde hiç düşünmeden aldı onu ve yerinden kalkalark üzerine boşalttı poyrazın. Onun o panikle uyanmasından sonra ise az önce yaptığı yastık müdahalesini yeniden başlattı.
Hiç durmadan vurdu şaşkınlıktaki adama.
" Yalaan de " diye bağırdı vururken " Az önce söylediklerim yalan deee "
Poyraz ise daha atamamıştı üzerindeki sarhoşluğu ve ne olduğunu anlamıyordu. Ellerini kaldırıp engellemeye çalıştı yastıkları ama yapamıyordu.
" Ne oluyor ?" diye sordu yastıklardan kaçmaya çalışırken ama defne durmuyordu.
Sonra durdu defne soluk soluğa yüzünden öfke fışkırırken durdu.
" Bebeğimi mi öldürdün? " diye sordu pat diye ardından.
Şok üstüne şok yaşıyordu poyraz nereden öğrenmişti ki defne şimdi bunu nereden çıkmıştı.
Defne ise cevapsız kalan adamın surat ifadesinden gereken cevabı almıştı. Elinden yastığını düşürdü ve gözünden akan yaşa engel olamadı.
" Yaptın " diye mırıldandı.
İçini yakan bir ateş vardı resmen kavruluyordu Defne. O canı uğruna korumaya çalışırken mutlu olması için hayatını riske attığı adam onun koruduğu cana kıymıştı.
Poyraz o üzerindeki sarhoşluk uyuşluğunu atamadan birde bunları konuşuyor olmaktan dolayı tamamen kaybetmişti aklını.
Defne elini kaldırıp göz yaşını sildi.
Boğazına oturan yumruyu itmek için yutkundu ama olmadı. Boğazında yumru , içindeki yangın kalacaktı sanki her zaman.
Ah birde kalbi vardı ki uçarak gittiği yerden kanadı kırılmış halde kendisine geri gönderilmişti. Şimdi nasıl duracaktı ki bu adamın yanında.
Kafasını hafifçe eğdi birşeyler demek için ağzını açtı ama diyemedi birşey , tek kelime çıkmadı ağzından.
Ne diyebilirdi ki !
Hiçbirşey demeden arkasını dönerek odayı terk etti. Daha fazla burada kalmak istemiyordu çünkü paylaşacak hiçbirşey kalmamış gibiydi.
Poyraz ise kalakalmıştı ortada ve defnenin gidişi ile sarsıldı. Zorlukla sallana sallana kalktı yataktan " Defneee " diye bağırarak kapıdan çıkmak üzere olan karısının kolunu tuttu.
Defnenin zaten güçlükle ayakta duran adamın elinden kurtulması kolay olmuştu. Eline aldığı çantasına sıkı sıkı tutunurken " Eğer onu öldürdüysen beni de öldürdün poyraz eğer ki kendini savunacak birşeyin varsa kendine geldiğinde beni bulursun "
Son sözleri bu olmuştu genç kadının hızlıca merdivenlerden inerken arkasında yıkılmış bir adam bırakmıştı.
Poyraz gitmek istemişti karısının arkasından ama buna yetecek gücü yoktu. Yere çöktü ve kendi kendisine mırıldandı " Senin için " diyerek. Herşeyi sevgisi için yapmıştı o kötü bir amacı yoktu ki!

Sabaha çökmüş bir halde uyandı genç adam ve başında delicesine bir ağrı vardı. Akşam yaşadıkları kendisine bir hayal gibi geliyordu ve o nedenle gözünü açtığında karısının yanında olmasını ummuştu ama sonu tamamen bir hüsrandı.
Defnenin olması gereken yer boştu. Baş ağrısına ve uyuşukluğuna aldırmadan kalktı yataktan hızlıca " Defnee " diye seslendi içeriye doıru umutsuz bir şekilde.
Olmayacağını biliyordu bilmesine ama bir umuttu işte o sarhoş aklımla uydurmuşumdur olanları diye düşünmüştü ama olmamıştı işte.
" Defneee " diye bağıra bağıra gezdi evi.
Salonda uyumakta olan Mete ise ondan beter haldeydi ve şimdi birinin çığlıklarıyla uyanmak hoş olmamıştı tabii !
" Abii ne böğürüyorsun sabah sabah be !" diye başını ovarken seslendi.
Poyraz sinirle döndü Meteye " Kendi karını kaybettin ; eve geldin sayende benimkide gitti abi sağolasın " diyerek arkasını döndü ve terasa çıktı.
Biraz olsun ferahlamak istiyordu zihnini açıp bundan sonra ne yapabileceğini düşünmek en iyisi olacaktı.
Metede onun gibi zihni uyuşuk olanlardandı. Gidip şimdi onunla konuşmak yerine mutfağa geçti ve babasından öğrendiği ayılma taktiği için kolları sıvadı.
Soda , limon ve tuzu bir bardakta karıştırıp önce kendisi içti bir güzel. Ardından bir tane daha ayarlayıp oda Poyraz gibi terasa geçti.
Direk elindeki bardağı uzattı , kendisine dönen bakışlara cevap vermeden " Ayılmak için iç " dedi.
Poyrazda dediğini yaptı. Tat biraz mayhoş gelmişti ama ayılmak için çekilirdi.
İkiside bir süre izledi manzarayı ve ilk konuşan Mete olmuştu.
" Az sakinleştiysen dinliyorum "
Nasıl sakinleşebilirdi ki tam hayatım düzene giriyor artık herşey mutluluk dolacak dediği an birşey çıkıyordu ce taa en başa dönüyor , kaybeden oluveriyordu.
" Ben galiba büyük bir hata yaptım " dedi ve eliyle yüzünü sıvazladı.
" Ama sadece onu çok sevdiğim için yaptım yani yanlış birşey için değildi o hareketim "
Mete sakinliğini koruyarak tam bir dinleyici modundaydı. Poyrazın konuşması bitene kadar gıkını çıkarmadan dinledi.
Şu hayatta belkide en iyi yapabildiği şey empatiydi ve anlıyordu poyrazı. O kadar kötü şey yaşadıktan sonra yeniden karısını kaybetmenin ihtimaline bile dayanamamıştı. Kendisi olsaydı ne yapardı bilmiyordu ama haksız değildi poyraz.
Poyraz anlatımını bitirdikten sonra yan gözle baktı meteye.
" Dünyanın en adi adamıyım değil mi ? Kendi parçası olan bebeğine kıyan adinin tekiyim "
Mete öyle düşünmüyordu kesinlikle o nedenle iyice Poyrazın yanına yaklaşıp ellerini onun omuzlarına yerleştirdi ve kendisine bakmasını sağladı.
" Saçmasapan konuşma abi sen karını korumak istedin bu çok normal birşey. Evet bebek için üzücü bir olay ama o hamilelik devam etseydi ikiside ölebilirdi ya da annesiz bir bebek dünyaya gelebilirdi. Sakın kendine yüklenme şimdi toparlan ve karını yanına geri al "

O konuşma iki adam için dönüm noktası olmuştu ikiside toparlandılar ve kadınlarını geri kazanmak için hazırlığa başladılar.
Poyraz gülçin ve defnenin çocukken gittikleri bir dağ evi olduğunu biliyordu. Gülçinin ailesine aitti o ev ve bir zamanlar defne orasının ikisi için sığınak olduğunu söylemişti. Bu bilgiyi Meteye ile de paylaşıp birlikte o eve doğru yola çıktılar. Sessiz devam eden yolda bu sesizliği bozan mete olmuştu.
" Hep biz mi böyle peşlerinden koşmak zorundayız acaba "
Poyraz bir yandan arabayı kullanırken dertli halde bunu söyleyen adama güldü.
" Bence bunu sen söyleme abi kız senin ayağına geldi resmen ben yıllarca peşinden koştum. Tam dedim oldu mutluyuz yine gitti elimden sonra yine düzelttim bak yine gitti " dedi ve burukça güldü.
Bu konuda daha fazla konuşmak istemediği için açtı radyoyu.


Çıkan şarkı ikisinide bambaşka alemlere gönderdi. İkiside öyle birilerini sevmişlerdi ki onlarla zor oluyor onlarsız hiç olmuyordu. Zorlukları bile ayrı güzel iki deli kız sevmişlerdi ve asla vazgeçemezlerdi.

Evin önüne geldiklerinde gülçinin arabasını gördüler ve sinsice sırıttı mete.
" Bak seninkide oradaysa birimiz elinden tutup evden çıkarsın diğeri evde kalsın sorunları halletsin. " dedi mete. Çünkü iki çiftinde yalnızlığa ihtiyacı vardı.
" Tamam siz evde kalın biz çıkarız " dedi aklına gelen sinsi planla Poyraz.
İki adamda aynı anda indiler arabadan. Kapıyı çalan Mete olmuştu.
Kapı usulca açıldığında karısın gördüğünde ise derin bir nefes aldı. İkiside sessiz birbirini izlerken arkadan " Kim gelmiş ?" diye Defne geldiğinde oda Metenin arkasındaki Poyraza takılı kaldı.
Bu kalakalmayı bozan ise Poyrazdı.
Meteyi biraz iktirip öne geçti ve Gülçinin arkasındaki karısının kolundan tuttu ve " Benimle geliyorsun " diyerek sürükledi onu birlikte genç kadının itirazlarına aldırmadan.
Gülçinde arkadaşına yardım etmek istemişti ama Mete onu içeriye iktirip " Sen benimle kalıyorsun küçük cadı " dediğinde onu ayt edip gidemedi arkadaşına yardıma çünkü kendiside yardımlık hale gelmişti...

Ben Kocanım ( Emek Serisi 1 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin