Multi: Giray
------------------
Sabah yatağımda uyandığımda gece üstümü değiştirmediğimi farkettim. Sanırım ağlarken uyuyakalmıştım. Telefonumu ele aldığımda kilidi bir türlü açılmadı. Şarjının bittiğini anlayınca oflayarak yataktan kalktım ve şarja takıp açılmasını bekledim.
Saatin 7 olduğunu görünce banyoya gittim. Aynada şişen yüzüme bakarkenden dün Kağan'ın dedikleri yankılandı aklımda. Allah belasını versin ki haklıydı ve bunu ondan duymak çok sinirimi bozmuştu.
Yüzüme suyu çarpıktan sonra bir kerede sabunlayarak yıkadım makyajımın temizlenmesi için. Odama dönüp siyah pantolunumu giydikten sonra elime lila okul gömleği gelince beyaz atletimi giyip üstüne gömleğimi giydim. Atleti alttan çıkardıktan sonra üstüme her zaman ki siyah hırkamı giyip çantama kalemleri rastgele fırlatıp aşağıya indim.
Bugün hava düne göre daha iyiydi. Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirip siyah montumunuda alıp çıktım. Bugün Çisem'le gitmeyecektim. Aslında bundan sonra onlarla gitmeyecektim. Buna dün uyuyakalmadan önce karar vermiştim.
Hızlı hızlı otobüse durağına ilerlerken cüzdanımdan otobüs kartını çıkarıp beklemeye başladım. Beklediğim otobüs direk gelince bende hızla binip boş olan tek yere oturdum. Elim telefonumu almak için cebime gelince bir an kalp krizi geçirdim. Cebim boştu! Gözlerimi sıkıca yumup açtıktan sonra şarjda unuttuğunu farkettim. Ya harikayım cidden.
Yol zaten maksimum 20 dakika sürüyordu. Okula geldiğimde tüm bahçenin bomboş olması yüzünden bir an donup kalsamda sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Okulun içinde de 1-2 tane öğrenci dışında kimse yoktu. Sınıfa girdiğimde tahtanın üstünde asılı duran saate bakınca 7.45 olduğunu gördüm. Hazırlanmam ve otobüs kısa sürmüştü. Normal tabi. Bu saatte okulda kimse olmaz doğal olarak.
Sıraya oturduktan sonra çantamı açıp kalemleri çıkardım. En azından kimyaya son bir kez göz gezdiriyim bahanesiyle. Ama çantaya sadece kalemleri attığım için kimyayla ilgili her şey evdeydi. Boş sınıfa şöyle bir göz gezdirdiğimde sıraların altına bakmaya çalışıyordum oturduğum yerden. Yok, yok, yok, yok, yok, yok, heeeh işte. Hızla Can'ın sırasına gidip altından kimya kitabını çektim ve yerime döndüm. Can zaten çözmezdi bunu.
Kitabı çözmeye başladım. Her soru çözüşümde aklım biraz daha dağıldı ve sonunda kendimi cidden derse verebildim. Ben çözmeye devam ederken sınıfta yavaştan dolmaya başlamıştı. Herkes bana uzaylı görmüş gibi baksa da takmamaya çalışarak soru çözmeye devam ettim. Sonunda sınıfa Can'ın girmesiyle "Caaaaan" diye bağırdım direk. Can dahil tüm sınıf bana dönünce göz devirdim.
"Çok mu değişik seslenmem? Ne bakıyosunuz?"
Herkes işine dönerken Can'da yanıma oturdu.
"Sabah sabah ne bu atar Ekim kardeş"
"Ben sana bir ekicem şimdi" diye mırıldandım.
"Birileri pek bir agresif"
"Kimya kitabını çözdüm de kusura bakma" dediğimde yüzüme "Ciddi misin?" bakışlarını attı.
"Kusura bakma ne oluuuuum? Allah razı olsun senden" diyerek sarıldı birden bana. Ah zamane liselileri...
"Can aslında şey" diyince geri çekilip yüzüme baktı.
"Neyin var bakıyım senin?"
"Beraber oturalım mı?" diye utana sıkıla sordum.
"Oturalım oturmasınada Selis'le bir şey mi oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEKİ SEN
ChickLitBir insanı her şeyden çok sevip aynı anda nasıl nefret edebilirsiniz?