"Eylüüül hadi kalk artık Selis geldi. Seni bekliyor iki saattir aşağıda"
İçimden söve söve yataktan kalktım. Ayakta gözlerim kapalı kapıyı açıp dışarı çıktığımda biriyle çarpıştım ve ciyaklamasıyla birden gözlerimi açtım. Ama ne ciyaklama be.
"Gerizekalı önüne baksana. Ne yapıyorsun ya? Gel çık üstüme gel çık"
"Selis sakin olur musun yeni kalktım ve üzerine atlamak istemiyorum direk" dediğimde elini ağzına götürüp fermuar çekti. Gülüp tuvalete yöneldim. Bir gözüm kapalı bir elimle de kafamı kaşırken tuvalete girdim. Kısa bir duş alıp hemen giyindim. Yeni okulun ilk gününde forma giyecek değilim yani.
Selisle geçen sene okulumuzun eğitimini beğenmediğimiz için annelerimizi ikna edip bu sene farklı bir okula aldırdık kayıtlarımızı... Desem de inanmayın çünkü asıl Çisem için okul değiştirdik. Çisem'in ailesi yurtdışında yaşıyor o yüzden fazşa ilgilenmezler Çisem'le. Annesinden babasından görmediği ilgiyi bizimkilerden gördü. Çisem'i az toplamadık barlardan. Sinirini stresini içipte atmaya alışmıştı ki geçen seneye kadar. Okulun kapanmasına bir ay kala Hakan diye bir çocukla çıkmaya başlamıştı. Baya baya değişmişti, düzelmişti. Her şey yoluna girmişken bir oyuna getirildi bizim zeki arkadaşımız. Güya Hakan'ı aldatmış(!) Okuldaki herkesin bakışları ona karşı değişince bizde arkadaşımızı sokakta bulmadık, ezdirmeyiz diyerek okul değiştirdik. Kısaca yeni durağımız "ÖZEL ATAK KOLEJİ"
Bir Selis'in üstündekilere bir de kendi üstümdekilere baktım ve odama geri döndüm. Cidden kot tshirt gidilmez sanırım. Hemen dolaptan kot bir etek ve beyaz üzerinde siyah yazılar olan hafif kısa bir tshirt giydim. Heh şimdi oldu galiba. Tekrar aşağı indiğimde Selis kafasını sağa sola salladı.
"Neyimi beğenmedin ya? Etek giydim o kadar" diye atarlandım birden. Sabah sabahta bu kadar oluyor canım.
"Makyaj yapmamışsın."
"Eyeliner mı çekiyim sabahın köründe?"
"Evet" diyerek beni odama yönlendirdi. Yapamayacağımı bildiği için kendide peşimden geldi. Pudra, eyeliner, rimel, parlatıcı derken nerdeyse oturduğum yerde uyuyordum. Hazırlanınca babama seslenip evden çıktık. İlk gün diye babam bırakacak doğru tahmin.
"Ee kızlar Çisem nerede?" diye sordu arabaya binince.
"Okulda bekliyor o bizi Mehmet Amca."
"Dersleriniz kötü olursa eski okulunuza dönüceğinizi biliyorsunuzdur inşallah." diye hatırlatmada bulunan babama göz devirdim. "Biliyoruz baba biliyoruz unutturmuyorsunuz ki zaten." diyerek söylenmeyi ihmal etmedim.
Okulun önüne geldiğimiz halde babamın nasihatlarını dinlemeye devam ettik. Babam konuştukça uykum geliyordu. Selis'in kafası şak diye omzuma düşünce babam mesajı aldı sonunda ve "Tamaam sadece 11de okul değiştirmeniz beni korkutuyor o kadar. Yani düzeni tam oturtmuşke-" derken babamın sözünü kestim ve "Öptük babacıığıım" diye bağırıp arabadan indim. Selis'te aynı benim gibi hemen kendini dışarı atınca derin bir nefes aldık. OH BE!
Okulun girişine doğru yürümeye başladık. Bahçe oldukça kalabalıktı. Yanımızdan hızla geçen araba okulun içine sürdü ve boş olan yere direk girdi. Ben boş boş onlara bakarken birden Selisin kolumdan hızlı hızlı çekelemesiyle kendime geldim. Ne oluyor lan?
"Semih geliyor kaç çabuk" diye kolumdan çekiştiren bir yandan da saçlarıyla yüzünü kapamaya çalışan Selis'e baktım. Arkasına kaydığındaysa bakışlarım direk Semih'i buldu. Onundakilerde bana tabi. Gülümseyerek yanımıza gelmeye başladığında "Özür dilerim" içerikli bakışlarımı Selis'e atmaya başladım. "Allah kahretsin seni" diye mırıldanınca sevimlice güldüm ama orangutana benzemiş olabilirim çünkü yüzünü buruşturdu. Hah sen kendine bak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEKİ SEN
ChickLitBir insanı her şeyden çok sevip aynı anda nasıl nefret edebilirsiniz?