İşte beklediğiniz Eylül bölümü geldiii. Şimdi süründürme sırası Eylül'de tam da istediğiniz gibi. Musmutlu okuyun. Multidekide Eylül'ün bölümdeki halleri. O tabancayı tutuşu falan. Hep şebeklik! İyi okumalaaaar
---------
"Teyzeeeeğ" diye bağırdım oturduğum tekli koltukta yatmış vaziyetteydim. "Kasım ayında ne sıcağı bu teyzeeeğ?"
Elinde örgüsüyle televizyon izliyodu kendisi. İnsan beni takar azıcık. Hayır yani ben depresyona girmiştim yanına gelmişim. Ayıp denen bir şey var canım.
"Sus kız azıcık, Müge Anlı izliyoruz şurda" diye yerdeki terliği fırlatınca ayaklandım hemen.
"İnanmıyorum ya, ben sınavlarımı bırakayım yanına geleyim. Yaptığına bak!"
"Sanki özlediğinden geldin de ilgilenmiyoruz" diyince oflayarak yukarıya çıktım. Ayıp arkadaşım ayıp ya!
Misafir odasındaki yatağa kendimi atıp geldiğimden beri yaptığım gibi yine düşünmeye başladım. Selis'lere çok büyük haksızlık etmiştim. Hemde baya büyük. Kağan'ın söylediklerine inanıp salak saçma hareket etmiştim ya. Onun da istediği buydu zaten. Bu oyuna düştüğüme inanamıyordum.
Salak gibi de Kerem'e her şeyi söylemiştim. Kafamın altındaki yastığı alıp yüzüme bastırdım. Salağım ben salak!
Her şeyin kuruntum olduğunu buraya gelince anlamıştım. Ama gitmeden de anneme yemin ettirmiştim Portekiz'e taşındığımı söylemesi hakkında. O da biliyordu kuruntu yaptığımı ve sadece kırgın olduğumu o yüzden 1 hafta rapor alarak buraya göndermişti beni. Hemde sınav haftasında. Anne gibi anne işte.
Tabi geri dönünce bizimkilerin yinede gönlümü alması gerekecekti çünkü onlar öyle davranmasıydı bende öyle sanmazdım canım. Allah allah ya!
Pijamalarımı çıkarıp üstüme kot şortumla beyaz gömleğimi geçirdikten sonra saçlarımı taradım. Dalgaları inmişti ama olsun. Aşağı tekrar teyzen yanına inince hala oturmuş Müge Anlı izlediğini gördüm.
"Ben çıkıyoruum" diye bağırdıktan sonra parmak arası terliklerimi giyip fırladım dışarı. Burası yanıyor yanıyooor.
Kapıyı arkamdan kapatmamla bahçe kapısını görmemle şok oldum. 6 insan, 6 yüz... Hepside maşallah gülerek bana bakıyorlardı. İlk bahçe kapısını açıp koşturarak yanıma gelen Selis oldu.
"Ya nasıl merak ettim seni biliyor musun?" diyerek sarıldığında öylece durdum. Henüz bir tepki vermeye hazır değildim. Sımsıkı sarılmıştı. Sanki birden kaybolmamdan falan korkuyordu. Hemen arkasından Çisem atladı üstümüze.
"Manyak! Bir daha korkut böyle bizi napacağım sana" dediğinde Selis aradan çıkıp ikimizin sarılmasını sağladı. Hoş tek sarılan Çisem'di ya neyse.
Arkasından Giray gelip bana sarıldıktan sonra hafif havaya kaldırıp döndürdüğünde istemsizce güldüm.
"Gülüşünü bile özlemişim iki günde be sarı" diyerek yanağıma bir öpücük kondurup yere indirdi beni. Semih yanıma gelip her zaman ki gibi burnumu sıktı. Her zaman ki gibi elini ittirdim tabiki. Semih bu grupla ne alakadıydı bilmiyordum ya neyse!
Hakan'da gelip sıkıca sarıldıktan sonra "Çok üzdün ama bizi" diyerek yanağımı sıktı. Ne meraklılarmış yüzümle oynamaya.
En sonunda Kerem karşıma geçince boş boş yüzüne bakıyordum. Hemen yan tarafımda duran pembe su tabancasını olarak ona doğru tuttum.
"Daha fazla yaklaşma" dediğimde hepsi birden gülmeye başlamıştı. Kerem'de bu halime gülerken dalga geçeceği korkusuyla biraz daha geri gittim. "Yaklaşma diyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEKİ SEN
ChickLitBir insanı her şeyden çok sevip aynı anda nasıl nefret edebilirsiniz?