BS/13

5K 163 0
                                    

Multimedia:Hakan

Sabah arayarak gelmeyeceğini haber veren Çisem yüzünden Selis'le otobüslerde sürenerek gelmiştik okula. Ben sonunda okula varabildiğimize şükrediyorum aslında ya neyse. Okula en yakın durakta inip yürümeye başladığımızda sıkıldığımdan dolayı aklıma ilk gelen konuyu açtım.

"Siz ne yaptınız Giray'la?"

Sinirle bana baktı ve derin bir nefes aldı. Sanki aynı şeyleri tekrar yaşıyormuş gibiydi.

"Beni kahve içmeye çağırdı" dediğinde kendimi tutamadan kahkahayı bastım. Kendimi durdurmayı denesemde durduramıyordum ve bu her geçen saniye Selis'in bana daha kötü bakmasından başka bir işe yaramıyordu.

"İçmekten sıkılmadınız mı siz ya? Yemeğe geçsenize. Mercimek falan" diyip iyice gülmeye başladığımda kafama bir tane geçirdi. Buda gülmememi engellemeyince "Eylüüüül!" diye cırladı. Ellerimi havaya kaldırıp "Sustum" dediğimde hala kıkırdıyordum.

"Tamam tamam. Sen ne dedin?"

"Hayır dedim tabiki. O kahvelerin sonu hayırlı bitmiyor dedim. Sonra bir iddiaya girdik" dediğinde başka taraflara bakınmaya başlamıştı.

"Ne iddiası?" diye kaşlarımı çatarak sorduğumda "Şeey" diye geveledi.

"Neey?"

"Bir tane kız seçmemi istedi. Eğer o kızla 15 dakika içinde öpüşebilirse onlara kahve içmeye gitmek zorunda kalacağımı söyledi." dediğinde düşünmeye başladım. Giray yakışıklıydı. Hatta baya yakışıklıydı. Bunu yapabilme olasılığı fazlaydı.

Ellerinle kulaklarımı kapadım ve "Sakın bana kabul ettiğini söyleme" dedim. Ellerimi kulaklarımdan çektirdi ve "Kabul ettim" diye sinirle soludu.

"Ee tabi çocukta gözünün önünde senin seçtiğin kızla yiyişti."

"Ya ben ne biliyim kızın yollu olduğunu" diyerek atarlanan Selis'e döndüm. "Ya da Giray'ın ne kadar karizmatik olduğunu" dediğimde bana yandan bir bakış attı. İyice Giray'a benzemeye başlamıştı.

"Neyse işte o kızı öpünce bence sinirlendim. İlk gördüğüm çocuğa doğru yürümeye başladım. Buda yiyişmekten fırsat bulup nasıl farkettiyse birden kolumdan tuttu çekelemeye başladı beni. Neymiş kahve yapacakmış bana"

"Sanırım en heyecanlı kısmı geliyor" dediğimde bir yandanda "dın dın, dın dın" diye ses yapıyordum arkadan.

"Geliyor geliyor" diyerek sırıttı. Bu sırıtma...

"Gitmedin mi?"

"Gitmedim" diyerek güldü.

"Ne yaptın çocuğa Selis ya?" diye atarlandığımda "Birazcık tekme atmış olabilirim" dediğinde "Neresine?" diyerek gözlerimi kıstım. "Iıııı" diye cevap veremediğinde "Oovvvv" dedim ve yüzünü buruşturdum. O kısıma da tekme atılmaz ki canım.

"Mal mısın kanka sen ya?" diye atarlandığımda "Madem öyle sen anlat ne yaptınız Kerem'le" diye sordu.

"Eve bıraktı o kadar" dediğimde bana inanmadığını gösteren bir bakış attı.

"Eylül, hiç bir şey anlatmadığını farkında mısın?" dediğinde okula gelmiştik.

"Kantine geçelim mi?" diye sorduğumda onayladı ve kantine yöneldik. Okulda bize karşı olan bakışlar şu Melis olayından sonra çok değişmişti. Tanımadığımız kişiler bile selam vermeye başlamıştı. Tanımadığım insanla neden selamlaşıyorsam sanki.

Kantine geldiğimizde bir masaya oturduk ve Selis ikimize de çay almaya gitti. Onu beklerken nereden başlayacağımı düşündüm. Sanırım Hakan'ın içip kapıya dayanmasından itibaren anlatmam gerekiyordu. Selis geri döndüğünde çayı masaya koydu.

BENDEKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin