BS/4

5.6K 197 6
                                    

Multimedia:Selis

Keremle konuştuktan sonra ilk kızların yanına geçip olayları anlattım sonraysa direk sınıfa geçtim. Sıraya başımı yaslayıp uyumaya çalışırken yanıma birinin oturmasıyla kafamı kaldırdım ve baktım. Sesli bir şekilde oflayıp tekrar gözlerimi kapadım.

"Ne var Giray?"

"Kerem seni çağrıyor."

"Banane" dediğinde bana sanki ben bir malmışım gibi bakmaya başladı.

"Seni çağrıyor diyorum, banane diyosun Eylül" diyip gülmeye başladığında cidden bu salaklığıma yandım. Cool gözükeceğim derken salak damgası yedim iyi mi?

"Bir şey söylemek istiyorsa kendi gelsin, onun söyleyeceği şey için ayağına gidecek değilim"

"Şu atarlarınız beni bir gün öldürecek" dediğinde nefesini üfledi. "Bak bence" dediği sırada biri tarafından itildi.

"Ayy kusura bakma ya da bak ya banane" diyip gülen Selis'e baktım. Onlar atışırken biraz uyuyabilirim diye düşünerek kafamı tekrardan sıraya yasladım. Ve tekrardan dürtüldüm.

"Nee?"

"Sakin ol şampiyon" Gevşek gevşek sırıtan Çisem'e baktım.

"Yürü git ya senin yüzünden uykusuzum burda"

"Hakanlar bir şeyler çeviriyor Eylül" diye ciddileştiğinde ağlıyormuş gibi yaptım. "Tek dileğim biraz uyumaktı" dediğimde oflayıp sıradan kalktı.

Selis'le Giray'dan ses gelmediği için sınıfa bakınmaya başladım. Arkama döndüğümdeyse yanyana oturan Selis ve Giray'ı gördüm. Hayır bu sadece uykusuzluktan. Başka bir şey olamaz diyerek kafamı sıraya dayadım. Tam uykuya daldım dalacağım tekrar dürtülmemle sinirler tepeme çıktı artık.

"Ya ne var ne var?" diye bağırdım kafamı kaldırmadan. Kimse ses vermeyince hiçte merakıma yenik düşmedim ve kafamı kaldırmadım. Tekrar dürtülünce cevap verme gereği duymadım. Dürten nasılsa gider düşüncesiyle. Şu an uykusuzluktan "Evde yokmuşum gibi yapsam giderler mi?" diye düşüneceğim. Bir kez daha dürtülünce artık daha fazla dayanamadım.

"Bir daha dürtersen o elini varya" diye ayağa fırladığımda karşımda yüzündeki o sırıtışla Kerem'i beklemiyordum. Hoş böyle bir gıcıklık başka kimden beklenir ki?

"O elimi varya?" diyip gülmeye başladığında benimde aklımdaki tek şey bu çocuk ne zamandan beri bu kadar güzel gülüyordu. Ne diyorum ben ya tövbest.

"Ne var Kerem?"

"Çağırdım niye gelmedin?" diyip ciddileşti. Şaka falan mı bu?

"Bir şey söyleyeceksen kendin geleceksin."

"Geldim işte." dedi. Hee göremiyoruz çünkü biz geldiğini. Salağız çünkü.

"Söyle ne söyleyeceksen"

"Ha bir şey demem lazım dimi?" dediğinde neredeyse kahkaha atıcaktım. Cidden bu kadar mı salaktı? Anlamsızca yüzüne baktığımda eliyle saçlarını karıştı. Tatlı değilsin. Tamam mı hiç değilsin. Hayır! Bunu kabul edemem.

Zilin çalmasıyla Kerem'de bir şey demeden sınıfına yöneldi. Ee ama demedi bir şey? Çok takılmadan tekrar sıraya yattım bende. Bu sefer arkadan birinin dürtmesiyle seri bir şekilde arkama döndüm.

"O eli çek sırtımdan" dediğimde Selis sırıttı.

"Giray beni sıradan çıkartmıyor Eylül." dediğinde ilk hiç bir şey anlamadım. Sonraysa Selis'in iç tarafta oturduğunu farkettim.

"Çok şikayetçisin Selis, yüzünden belli" diyip önüme döndüğümde Giray arkadan kahkaha atıyordu. Selis'ten aldığım cevapsa sırtımın dürtüklenmesiydi. Giray'ın normalde oturacağı çocuk gelip yanıma oturduğu sırada Giray öksürmeye başladı. Çocuksa birden sınıfta yer değiştirdi. Uykum ağır bastığı içinse bunu daha sonra düşünmeye karar verdim.

Öğleden önceki 4 ders kolayca geçmişti. Çünkü uyumuştum nihahaha. Geri kalan 3 ders ise derslere odaklanmaya çalışmıştım ve Selis yanıma geçmişti. Son tenefüse çıktığımızda kızlarla kantine geçtik.

Kantine girdiğimizde gözüme ilk çarpan Keremlerin masası oldu. Kerem, Hakan, Giray, Yağmur, Melis. Gözlerimi çevirip çarprazlarındaki boş masaya yöneldim ve oturdum. Kızlarla sohbet koyulaşmış kahkahalarla gülerken Çisemle aramdaki ve Çisemle Selisin arasındaki sandalyeler çekildi. Yağmur ve Melis'in oturmasını hiç takmadan konuşmaya devam ettik.

"Eee Eylül çok ötüyotdun ne oldu biz geldik. Hiç bir şey demiyorsun?" diyip güldü Yağmur. Bizse konuşup gülmeye devam ettik. Ama yüzsüz olduklarından mesajı almıyorlar tabi.

"Yağmur, arkadaşlar kendilerini fazla bir şeyler sanıyolar sanırım." dediğinde Melis Yağmurda bir şeyler dedi. Biraz sonra onlarda uğraşmaktan vazgeçmişlerdi. Tam kalkacakları sırada Yağmur'a döndüm.

"Aaa sizde mi burdaydınız ya" dediğimde direk gülmeye başlayan Çisem'e göz kırptım. Oda hemen mesajı aldı tabi. Çünkü o Yağmurlar gibi salak değil. Çünkü o benim kardeşim.

"Yağmur ya senin yanağına noldu?" diyip gözlerini Yağmur'a dikti. "Kim çizdiyse fena çizmiş" diye gülmeye başladığında Yağmur Çisem'e doğru atılacağı sırada arkadan Giray'ın sesi duyuldu.

"Yağmur!" diye gürleyip büyük adımlarla bizim masaya geldi.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dediğinde hepimiz şoka uğramıştık. Giray bizi mi savunuyordu?

"Giray sen ne diyorsun asıl?" diyen Melis'e döndüm. O da en az bizim kadar şaşkındı.

"Çabuk bu masadan kalkın ve Selislere de bulaşmayın diyorum" diyip Selis'e baktı. Selis ise anlamsızca Giray'a bakıyordu. Aslında hepimiz anlamsızca Giray'a bakıyorduk. Yağmur sinirle masanın yanından geçerken Selis ayaklandı.

"Aaa daha karpuz keseceedik."

Yağmur omuz atıp geçerken Selis bana döndü ve şımarık şımarık "Eylüüüülll baksanaa omzumaa napmııışşşş" dediğinde resmen anırmıştım. Yağmur'un "Kereeem baksanaa yüzümee naaapmmııışş" dediği lafı taklit etmişti ve bunu Yağmur'da bende anlamıştık. Kerem anladı mı acaba diye merak edip Kerem'e döndüğümdeyse bize bakarak sırıttığını gördüm. Ama baktığımı görünce hemen ifadesizleşti. Göz yanılması mıydı acaba?

Yağmur tam geri döneceği sırada Giray'ın bakışlarını gördü ve sinirle kantinden çıktı. Çıktıklarından sonra Giray direk Selis'e döndü ve gülümsedi. Çisem'de, Selis'te, bende şok olmuş haldeydik. Gerçekten Giray'a ne oldu birden?

BENDEKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin