Multi: Kerem
Yine sıkıcı bir Perşembe günü daha. Bundan sonra bir gün kalıyor diren Eylül! Neyse ki dün gece Selis'i telefonda iki saat boyunca Giray'ın Selis'e okulda salak salak davranamayacağıyla ilgili dil dökmüş ve sonunda ikna etmiştim. Şu an yanımda oturuyor. Çisem'se bizi hiç takmadan yuvarlak olan masada diğer yanımda telefonuyla uğraşıyor. Bende işte ne yapayım Kerem'i falan düşünüyorum.
NEEYY? Tövbeee.
"Ya çok konuşuyorsunuz varya, sohbetinize doyum olmuyor yani" diyerek konuşma açmaya çalıştım. Selis oynadığı saçlarından kafasını kaldırdı ve bana bir bakış attı.
"Kimse yok çünkü kantinde, dışarı çıkalımda az okuldaki yakışıklılara bakalım" diyerek oynadığı saçını omzunun arkasına ittirdi.
"Bencede ya, şuraya bak toplasan 5 kişi var üç tanesi biziz zaten" diye ayaklandım. Çisem'e de "Hadiii" diye söylenmeyi ihmal etmedi. Telefonunu hırkasının cebine koyup hemen koluma girdi. Bu sırada Selis bize Giray'ın olduğu yerlere gitmememizle ilgili uyarıda bulunuyordu. Koridorda yürümeye başlamıştık.
"Tamam Selis anladık" diyerek gülmeye başladım ancak arkadan geçen kişinin bana omuz atarak geçmesi gülmemi kesti. Tam "Noluyoruz lan?" diye atarlanacakken geçen kişinin Giray olduğunu farketmemle duraksadım.
Çok sinirli bir şekilde koridorda ilerliyordu. Biz üç sazan arkasından öylece bakarak ne olup bittiğini anlamaya çalışırken yanımdan bir diğer geçen kişinin Kerem olduğunu farketmemle hemen kolundan tuttum. Sinirle bana dönmesi bile cesaretimi kırıpta kolunu bırakmamı sağlamadı.
"Ne oluyor?" diyerek merakla sorduğumda önce beni hızlıca bir süzdü.
"Seni ilgilendirmez"
Öylece durmuş bu lafı sindirmeye çalışırken kolunu çekti ve Giray'ın peşinden gitmeye başladı. Daha sonrada arkalarından Hakan gayet rahat bir şekilde yürüyerek yanımızdan geçti ve gitti. Kızlara baktığımda saf saf bana baktıklarını farkettim.
"Mal mısınız? Hadi bahçeye çıkalım iki insan görürüz işte" dediğimde önce birbirlerini baktılar. Sanki ben Kerem'in söylediğini takacağım hah!
Bahçeye çıktığımızda hemen bulduğumuz banka oturduk ancak oturmadan önce 12lerden bir çocukla Giray'ın konuşmakta olduğunu gördüm. Fazla sürmeden çevrelerinde oluşan yuvarlağa öylece baktım. Cidden önemli bir şey vardı.
"Eylül sana diyorum" diyen Selis'e döndüğümde "Efendim?" diye sordum.
"Gidip bakalım mı ne olmuş lütfeeeeeennn" dediğinde kafamı olumsuz anladımda salladım.
"Gelirken Giray'ın olmadığı yerlere gitmemizle ilgili baya bir ütülemiştin kafamızı" diyerek başladığım cümleye "Doğru" diye atladı Çisem. Aklıma Kerem'e söylediğim "Doğru desene" lafı gelmesiyle elimle alnıma vurma istediğini bastırmaya çalıştım.
"Hem zaten" diyerek gözlerimle Kerem'e bakındım. Göremeyince Selis'e baktım tekrar. "Bizi ilgilendirmez"
"Sen Kerem'e mi bozuldun bakayım? Yoksa hoşlanıyor musun?" diye beni ters köşe yapmaya çalışan Selis'e kahkaha attım.
"Fillerde uçuyor"
"Bilmem, ben karşımda eski Eylül'ü görmüyorum. O böyle yapmazdı." diyerek omuz silkti. Eski Eylül mü?
"Ne yaparmış 'eski' Eylül?"
"Oraya gider, Kerem'in gözünün içine bakar ama o bakınca şak diye kafasını çevirirdi. Gıcık etmek için her yolu kullanırdı falan. Ama tabi senide anlıyorum. Yeni okul, diklenmek istemiyorsun, yeni" diye devam ettirdiği cümlenin devamını duyamadım çünkü çoktan banktan kalkıp çembere yürümeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEKİ SEN
ChickLitBir insanı her şeyden çok sevip aynı anda nasıl nefret edebilirsiniz?