BS/10

5K 179 1
                                    

Odamda gözlerimi açtığımda bir süre duvara baktım. Gözlerimi ovuşturup yatakta doğrulduğum sırada birden annem aklıma geldi. Hemen panduflarımı ayağıma geçirip koştura koştura merdivenlerden indiğimde annemle Kerem'i kahvaltı masasında karşılıklı sohbet ederken görmek beklediğim en son şey bile değildi.

Şaşkınca onlara bakarken annem beni farketti ve gülümsedi. Sonunda kendine gelmişti demek ki. Gülümsedim ve hemen yanına gidip yanağını kocaman öptüm. Evet babamla sorunlarını merak ediyordum ancak annemi tekrar o halde görmek istemeyeceğim kesin.

"Kızım misafirimizin karşısına böyle mi çıkıyorsun? Git üstünü değiştir, elini yüzünü yıka, saçlarını düzelt. Eylül bu hal ne yavrum ya? Tır mı geçti üstünden?"

Anneme şaşkın şaşkın bakarken Kerem'in kıkırtısını duyup öldürücü bakışlarımı ona atarken odama yöneldim. Odama girip bir kot ve tshirt geçirdim üstüme. Tuvalete gittiğimdeyse cidden annemin haklı olduğunu gördüm. Bu tip ney la?

Hemen elimi yüzümü yıkadım. Ve pudrayla banyo yaptım. Yüzümün başka türlü düzeleceği yoktu. Sonrada rimel sürüp aşağıya indim. Ah inmez olaydım.

"Eylüül! Bak Kerem oğlum çilek reçelini çok severmiş. Çıkarsana dolaptan." demesiyle bu seferde mutfağa yöneldim. Ne boklar yiyorsun Kerem? Ne karıştırıyosun Kereeem?!

"Al" diyip önüne sertçe koyduğumda annem ordan bana cıkcıkladı. Masaya oturduğumda da alttan tekme attı. Ya ben senin öz kızınım be kadın. Bu çocuk için mi tekme atıyorsun ayağıma?

"Bahar Teyzeciğim ben ellerimi yeni yıkadım biliyorsun. Kirletmesem şimdi." dediğinde Kerem alnından öpesim geldi.

"Aynen aynen yemesede olur" diyip Kereme dönüp gülümseyerek kısık sesle "Öküz gibi zaten" diye devam ettirdim. Bana kötü bakışlar atarken bende sırıtarak önüme döndüm. Önümdeki portakal suyunu afiyetle içmeye başladım.

"Aaa o zaman Eylül ekmeğe sürüp yedirir sana yavrum. Misafirsin sen. Yemezsen hatırım kalır valla " diyip dudak büken annemle birden içtiğim portakal suyu boğazıma kaçtı ve öksürmeye başladım.

"Helal arkadaşım helal" diye gülerek sırtıma vuran Kerem'in ellerini ittirdim. Anneme karşı gelmeyeceğimi biliyordu oda. Ekmeği elime aldım ve reçeli sürmeye başladım. Bir bu eksikti zaten. Annemle Kerem koyu sohbetlerine beni takmadan devam ederlerken elimdeki ekmeği Kerem'in ağzına tıktım. Öyle ki daha ağzını açamamıştı ve burnuna bile reçel bulaştı.

"Ayy çok pardon ya neyse zaten artık lavaboya gitmek zorundasın kendin yersin" diyip önüme döndüm ve kahvaltıma başladım. İşte şimdi keyfim yerine gelmişti.

Kahvaltıdan sonra Kerem ile salona geçtik. Annemde odasına çıktı ve dinleneceğini söyledi. Tam konuşmak için ağzımı açmıştım ki ev telefonu çalmaya başladı.

"Efendim?"

"A-alo Eylül?" diyen sesi duyduğumda hemen tanıdım.

"Çisem! Ağlıyor musun sen?"

"Hakan sabah ayılınca kavga etmeye başladık. Ba-bana her şeyin sorumlusunun ben olduğumu söyledi. Ona bugüne kadar-iç çekiş- hiç açıklama yapmamışım. Yapsaymış-mışım her şey farklı olurmuş. Yapmama izin vermedi Eylül. Ama yine su-suçlu ben oldum. Herkesin içinde tokat atmışım. Ben kimmişim. Be-" daha fazla dayanamadı ve tekrar başladı ağlamaya.

"Tamam canım sakin ol bak kendine gel." dediğimde bir taraftan ayağımı sallıyordum. Bu Hakan'ı gebertmek istiyorum!

"Sonra konuşalım" dedi ve suratıma kapattı. Sinirle Kerem'e döndüğümde bana anlamsızca bakıyordu.

BENDEKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin