Multimedia:Eylül
Giray'ın o salakça lafından sonra sınıfa geçmek zorunda kalmıştık. Bilin bakalım arkamızda kim oturuyor? GİRAY! Yok Allah'a şükür Kerem'le aynı sınıfta değiliz. Tamam çocuk çok yakışıklı olabilir mavi gözlü, kumral olabilir, kaslı olabil- NE DİYORUM BEN! O Hakan'ın arkadaşıysa benim düşmanımdır bitti.
"Ne düşünüyorsun öyle?" diye soran Selis'e döndüm. Arka sıraya bir bakış atıp Giray'ında duyabileceği bir şekilde "Okulumuzdaki 3 öküzün bu sene yaşacakları unutulmaz anları" dedim. Selis kıkırdarken arkaya baktım ve Giray'ın öldürücü bakışlarıyla karşılaştım. Hah çok korktum!
"Sizin yerinizde olsam Çisem'le takılmazdım." sesiyle Selis arkaya döndü. Ben dönmesemde onları dinlemeye başladım.
"Ne demeye çalışıyorsun?"
"Takılmak için seçtiğiniz kız, bu okuldaki en kaşar kız olur. Yanlış arkadaş seçtiniz diyorum. İyiliğiniz için söylüyorum. Yol yakınken dönün."
Sinirden elimi altta yumruk yapmışken Selis'in de kendini tutmaya çalıştığı çok belli oluyordu. İçimden aynı şeyleri tekrarlamaya başladım. "Okulun ilk gününden okay çıkarmayacağım, okulun ilk gününden olay çıkarmayacağım, okulun ilk gününden olay çıkarmayacağım..."
"Sana söyleyecek iki lafım var. Birincisi kiminle arkadaş olup olmayacağımıza kendimiz karar veririz. İkincisiyse güya 'Hakan'ı aldattı' sandığın için kaşar dediğin kız benim 12 yıllık arkadaşım. Sen kim oluyorsun da arkasından böyle konuşabilme cesaretini buluyorsun kendinde? Hemde bana karşı? Sen kendini ne zannediyorsun ya?" diye atarlanan Selis'e gözlerimi büyüterek baktım.
Bu cümleleri tam Giray'ın gözlerinin içine bakarak titremeden nasıl söyledi lan? Ben olsam illa kekelerdim. Hele karşımda bana Giray gibi gözlerinden ateşler fışkırarak bakan biri varsa. Tam önüne dönüp doğru oturmuşken tekrar arkasını döndü ve "Ha unutmadan söyleyeyim senin düşüncelerin, fikirlerin zerre kadar umurumuzda değil. O yüzden o iyiliğimiz için söylediğin lafları bir daha söyleme. Çok söylemek istersen az ötede söyle biz takıyormuş gibi yaparız." diyerek göz kırpıp önüne döndü tekrar.Kahkaha atmamak için kendimi tutmaya çalışsamda dayanamadım ve resmen böğürdüm. Neyse ki zil çaldı da hocanın sadece kızgın bakışlarını görmek zorunda kaldım.
Sınıftan çıktığımız gibi hemen Çisem'i bulup olayları anlattık. Kantinde bir masada oturmuş ağladı ağlayacak olan Çisem'e bakınca içim cız etti desem yeridir. Bildiğim bir gerçek varsa oda Çisem'in asla insan içinde ağlamayacağı. Ben genelde grubun sulugözüyken, Çisem'se hep güçlü olanıydı. Selis'i saymaya gerek yok, o genelde böğürenimiz oluyor.
Biz sanki her şey normalmiş gibi davranmaya çalışırken karşı masada oturan Kerem ve yanlarında oturan Hakan'la Giray dikkatimi çekti. Tam kafamı çevirecekken yavşak yavşak sırıtarak el sallayan Giray'a gözlerimi devirmiştim ki yanımdaki sandalyeden biri kalktı birden. ÇİSEM! Ben daha ne olduğunu anlayamadan elindeki sıcak çikolatayı Giray'ın üstüne fırlattı. Her şeyi geçtim o sıcak çikolatayı nerden buldun ya? Hadi buldun niye üstüne atıyorsun ben içerdim onu Çisem!
Giray'ın "Ne yapıyorsun lan sen?" diyerek ayağa fırlayıp Çisem'in üstüne yürümesiyle kendime geldim ve ayaklandım. Hakan, Giray'ı tutmaya çalışırken Kerem gayet rahat oturmaya devam ediyordu.
"Sen kimsin ya? Sen kimsin ki benim arkamdan benim arkadaşlarıma laf yapabiliyorsun? Sen kendini ne zannediyorsun ya? Sana bu hakkı kim veriyor? Kerem mi? Hakan mı? Kim veriyor ya? Senin düşüncelerin sence kimin umrunda? Hakan'dan ayırdın yetmedi bir de arkamdan erkek deyişiyle 'karı gibi' dedikodumumu yapıyorsun. Sana çok üzülüyorum Giray. Kimse seni asla gerçekten sevmeyecek. Sırf bu kendini beğenmişliğin, bencilliğin yüzünden." diye konuşmasını bitiren Çisem'i alkışlamamak için kendimi zor tutuyordum. Kantindeki herkes durmuş Çisem'in bağırmasını izlerken birden araya Hakan girdi.
"Asıl sen kendini ne zannediyorsun da şuan da burada Giray'a bağırabiliyorsun? Zaten aldatarak yeterince kendini düşürmüştün? Hala bu tavırlar ne? Bu cesareti nereden buldun sen?" diyerek kafasını sağa sola sallayıp devam etti. "Sana gerçekten acıyorum Çisem." Çisemse alaycı bir kahkaha patlattı. Ahada gitti kızın sinirleri. Valla gitti. Biz bu gece bardayız belli oldu.
"Bende kendime acıyorum Hakan. Senin beni sevdiğini düşünecek, sana güvenecek kadar büyük bir salaklık yapmışım. Oysa ki karşımda adam bile olmayan biri varmış." demesiyle döndü arkasını ve kantinden çıktı. Çisem'in arkasından Selis koşarken bende Kerem'lerin masasına yöneldim. Hakan Çisem'in arkasından bir süre bakakalıp hemen kendini toparladı ve Kerem'in yanına oturdu. Giray'sa büyük ihtimal tuvalete gitmek için kantinden çıkmıştı. O kısmı göremedim çünkü.
"Oturabilir miyim?" bile demeden Hakan'ın karşısındaki sandalyeyi çekerek oturdum. Masa yuvarlak olduğu için Kerem'in de yan tarafına geliyordum. Kerem yan bir bakış atıp "Hayırdır?" diye sordu. Cidden Eylül hayırdır? Ne diyeceksin? Bakışlarımı Kerem'den Hakan'a çevirip açtım ağzıma yumdum gözümü.
"Seni ilk defa bugün gördüm. Ama yaklaşık 5 aydır zaten tanıyordum. Çisem'le çıkmaya başladığınız ilk zamanlarda normal bir heves zannetmiştim ama Çisem'i değiştirmeye başladığını, onu düzeltmeye başladığını gördüğümde o kadar sevinmiştim ki. Seni görmesem bile ne kadar sevdiğimi tahmin edemezsin. Cidden Çisem'i sevdiğini, annesinin babasının hissettirmediği ilgiyi ona hissettireceğini düşünmüştüm. Ama sanırım yanlış düşünmüşüm." dediğimde Kerem lafımı kesti.
"Doğru düşündüğün zaman pek varmış gibi durmuyor zaten." diye lafı soktuğunda "Seninde bir beynin varmış gibi durmuyor ama içide boş değildir herhalde dimi?" diyerek elimi yumruk yapıp kapı çalıyormuş gibi kafasına vurdum. Sinirle bakmaya başladığında tekrar Hakan'a döndüm. Kuracağım her cümleyi merakla bekliyordu.
"Sen bir yalana inandın insanların gazına geldin ve Çisem'i bıraktın. Sen zaten Çisem'i hiç sevmemişsin ki. Ben bunu anladım. Seven adam böyle yapmazdı Hakan." dediğimde "Seven kadında aldatmazdı" dedi.
"Hala buna inanıyorsun ya sana diyecek tek bir lafım bile kalmadı." dedim. Kerem bana dönüp "Bitti mi?" diye sordu bıkkınca. "Bitti" diyerek net bir şekilde cevapladım ve tam ayaklanacağım sırada "Güzel, o zaman artık masamdan kalkabilirsin." dedi. Ağzım açık Kerem'e bakarken bir yandan da nasıl bu kadar kaba olabilir diye düşünüyordum. Sinirle kalktım yerimden. Ayaklarımı yere vurarak şımarık çocuklar gibi kantinden çıktım. Resmen beni takmamıştı!
Geri kalan dersler sabaha göre daha olaysız geçmişti. Giray bize bulaşmamıştı Kerem'le Hakan ise Çisem'e. Son tenefüs merdivenlerden inerken birden yana dönmemle yine biriyle çarpıştım. Bugün kaçıncı oldu bu Allah aşkına?
"Önüne bakarak yürümeyi bilmez misin sen?" sorusunu duyunca kafamı sonunda yukarı kaldırabilmiştim. Karşımda Giray ve Kerem duruyordu.
"Pardon şerefsizleri görmezden gelmeye çok alışmışım da. Yokmuşsunuz gibi davranıyordum." diyerek sırıttım. Giray'la Kerem aralarını açıp geçmem için yol vermezken kolumla ikisinin arasını açtırıp ikisini kenara ittirdim. Neyse ki boş anlarına gelmiştim. Yoksa biraz nah ittirirdim ben onları. Aralarından geçtikten sonra arkamı dönüp "Ay pardooon" dedim.
Kerem'in "Salak" dediğini duyar gibi oldum. Bu laftan sonra ölümcül bakışlarımı atıyordum ancak bu ikiz dingiller bana ukalaca bakıp gülmekle meşgullerdi.
Son derste bittikten sonra sonunda Selis ve Çisem'le kendimizi eve atabilmiştik. Yemek için bir şeyler hazırlayarak hemen sofraya geçtik.
"Çok olaylı bir gündü." dediğimde Selis'te beni onayladı. Sonrasında Çisem'e döndü. "Hakan'a ne güzel laf soktun be kızım. Helaal ossuuun" diyerek bir kaç kez alkışladı. Ben onun şebek hallerine gülerken Çisem hala yemeğiyle oynuyordu.
"Çisem" diye seslendiğimde duymadı. "ÇİSEM" diye bağırdığımdaysa birden kafasını kaldırıp "Ha?" diye hayvanca bir soru yöneltti. "Hayırdır noldu?" dediğimde "Hiiç, bu akşam bara gideceğim. Gelecek misiniz?" diyerek konuyu değiştirdi birden.
"Off Çisem ooffffff" diye söylendiğimde arkadan Selis'te hemen "Ben varım bugün çok stresliydi." dedi. Zaten Çisem'in ailesi yurtdışında olduğu için evden istediğimizde çıkıp istediğimizde girebiliyorduk burda kaldığımız günler. İkisinde beklenti gözlerle bana bakarken tekrar ofladım.
"İkinci günden uyanamayıp gitmeyelim okula hatta" dediğimde hala bana beklentiyle bakıyorlardı.
"Tamam gidelim başımın belaları, gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEKİ SEN
ChickLitBir insanı her şeyden çok sevip aynı anda nasıl nefret edebilirsiniz?