İlk olarak hemen açıklamamı yapayım. Evet yaklaşık iki haftadır yeni bölüm gelmiyor farkındayım. Hepinizden özür dilerim ilk olarak. Geçen hafta full tatildeydim ve mantık olarak hiç zamanım olmadı. Pazar günü ve döndüm ve pazartesi günü derslerim başladı. 9'dan 5'e kadar etüt merkezindeyim ve bu benim için baya büyük bir olay. 12.sınıfa geçtim ve artık derslerime gerçekten önem vermem gerekiyor. Bölümler biraz aralıklı gelebilir. Yazmayı bırakmak istemiyorum ama eğer bölümler geç geliyor okumak istemiyorum diyorsanızda siz bilirsiniz. Sonuçta hiç birinize zorla okutturacak halim yok. Eskisi kadar uzunda olmayacak haliyle. Bugün eve 10da gelmeme rağmen oturup bir şeyler yazmak için kafa patlattım ve yarın 7de kalkmam lazımken bunu yazdım. Lütfen benide anlamaya çalışın. İyi okumalar
Multi: Çisem
--------------
Tüm pazar gününü ders çalışarak geçirdim ve akşam telefonumu elime aldığımda Kerem'de ne bir arama vardı ne bir mesaj! Bakın mesaj bile yok! Bir harf bile atmamış! Boş mesaj bile gelmemiş! Yanlışlıkla bile aramamış! ELİ BİLE ÇARPMAMIŞ!
Sinirden gözlerim dolarken kısa bir sövüş aşaması yaşadım. Kısa dediğim bir 10 dakika falan tabi.
Lütfen niye gözlerin doluyor demeyin. Uzun süren çalışma saatlerinden sonra başım ağırmaya başladığı için neye sinirleneceğimi şaşıyorum. Küçüklüğümden beri böyle bu. Hoş şimdi sanki çok büyüğüm. Çok sinirlendiğinde de ağlayan bir insan olduğumdan direk gözlerim dolmuştu. Ne lanet ve salakça bir özelliktir bu arkadaş. -Yazarınız aynende böyle arkadaş çok zor bir durum sjdkskk-
Hemen Kerem'in numarasına basıp telefonu kulağıma götürüp beklemeye başladım. Çalıyor, çalıyor, çalıyor...
Bir yandan ayağımla yerde ritim tutarken bir yandan da kaşıntı tutmuştu. Ders çalışmak bana ters abi. Burdanda görüldüğü gibi...
"Efendim?"
"Efendim mi?" diye bağırdım birden. Bu sinirimde emeği geçen tüm okul kadrosunun... canını seveyim. "Hani nerede aşkım, canım, çiçeğim,böceğim? Tabi elde ettin hevesin kaçtı değil mi? Hatta kesin öylesine bir heyecandım senin için"
Tüm dediklerimi es geçerek en değişik soruyu yöneltti bana.
"Sana cidden çiçeğim, böceğim mi dememi istiyorsun?" dediğinde iyice kaşlarım çatıldı.
"Tüm dediklerim arasından sadece bunlara mı takıldın yani?" diye bağırdığımda derince bir nefes vardı.
"Kaç saattir ders çalışıyorsun?" dedikten sonra imayla ekledi. "Böceğim"
Gözlerini devirdiğini tahmin etmek zor değildi.
"Bana gözlerini devirme" dediğimde bir süre ses vermedi. Sonra yanındakine doğru fısıldadı. Sanırım duyacağımı düşünmemişti.
"Lan baksana Eylül buralarda mı? Ben göremiyorum" diyince bir kahkaha attım. Sonra farkettiğim şeyle tekrar sinirlerim bozuldu.
"Kim var yanında senin?"
"Giray" diyince "Kim var başka?" diye sordum.
"Hakan" dediğinde "Başka?" dedim direk.
"Başka kim olabilir ki Eylül?"
"Kız mız var mı?" dediğimde sinirlendiğini nefes alışından bile anlıyordum. Ama bende sinirliydim.
"Yok Eylül, yok" dedi bastıra bastıra.
"Tamam be kardeşim" diyince birden gözlerim pörtledi. Ben? Az önce? Kerem'e? Kardeşim? Demiştim?
"Tamamdır kanka" dedi iğneleyici bir tonda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEKİ SEN
ChickLitBir insanı her şeyden çok sevip aynı anda nasıl nefret edebilirsiniz?