merhaba sevgili okurlarım, bölümler geldiği gibi okursanız sevinirim. birkaç gün içinde açıklama yapacağım, o zamana kadar tüm bölümleri yüklemiş olacağım. keyifle okuyunuz❤️🩹
Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...
♖
Çileden çıkmıştım, hem de kelimenin tam anlamıyla.
Bronz'un bitmek bilmeyen oyunları beni giderek köşeye sıkıştırıyordu. İçimdeki öfkeyi zor zapt ederken, adımlarım her seferinde beni daha fazla geriyordu. Damarlarımdaki kan âdeta bir zehir misali kaynıyor, her an patlamaya hazır bir yanardağ gibiydim.
Çift kapı ağır bir inatla aralandığında, bu defa kontrolü kaybetmemek için derin bir nefes aldım. Üzerimde kısa bir elbise, ince topuklu stilettolar ve elimde taşıdığım laptop çantasıyla salonun içine adımımı attım.
Arkana'nın haftalık toplantısı vardı.
Ben hariç herkes buradaydı.
Bir çift kehribar gözler beni yakaladı.
Beni zayıf düşürmek için elinden geleni yapan Bronz'a karşı mücadelem, her zamanki gibi devam ediyordu.
Kapıların ardından geçerken salondaki yoğun atmosferin üzerime çöktüğünü hissettim. Masanın etrafında toplanan kart sahiplerini gördüm, her biri ayrı bir güç odağı olsa da dikkatleri sadece bendeydi. Hâkimiyetin bana ait olduğu bu anı bir saniye bile kaçırmadan içime çektim.
Bronz'un beni buraya gelirken durdurmak için nasıl uğraştığını bir tek ben biliyordum; yolumu kesmek için yapmadığı şey kalmamıştı. Yine de buradaydım, karşısına geçtim. Pes etmemiştim. Etmeyecektim de.
"Yaklaşık bir saattir seni bekliyoruz," dedi Bronz, o soğuk, otoriter vurguyla. Yine her zamanki gibi kendinden emindi ama aynı zamanda gerginliğini saklamakta başarısızdı.
Duruşumu korudum. "Beklemende hiçbir sakınca görmüyorum, İmparatoriçe buna değer," dedim taviz vermeyerek. Ardından, zarif ama güçlü bir hareketle masaya ilerledim ve kart sahiplerinin karşılarına oturdum. Masanın yuvarlak formu, burada bulunan herkesi bir araya getirmişti. Bronz'un yanındaki yerimi aldım.
Soğukkanlı bir tavırla konuşmaya devam ettim. "Biliyorsunuz ki İmparator ile hız kesmeden savaşıyoruz. Kendisi, beni ihbar ederek peşime bütün güvenlik güçlerini taktığı için yol biraz uzadı."
Sözlerim odadaki havayı bir bıçak gibi kesip geçmişti. Ardından Bronz'a döndüm. Onun sert bakışlarıyla göz göze gelmek, aramızdaki bu bitmek bilmeyen çekişmenin bir yansımasıydı. Ne zaman karşı karşıya gelsek, havada kıvılcımlar uçuşurdu. Sahte bir şekilde gülümsediğimde gülüşümdeki ince alay, Bronz'a dokunmadan geçmeyecekti.
"İstediğini yap," dedim meydan okuduğumu belli ederek. "Arkana ve benim arama hiçbir zaman giremeyeceksin. Önüme istediğin engelleri koy, hepsini zevkle aşacağım."
"O zaman sana her sabah başarılar dilerim," dedi Bronz sakin bir tavırla.
Sıkıntılı bir nefes savurduğumda konuyu değiştirerek, "Toplantıya geçelim," dedim. Şimdilik bu gerilim, bir süreliğine rafa kalkabilirdi. "Bu hafta konuşmamız gereken çok şey var." Konuşmamla birlikte ortamı bir nebze daha yumuşatmaya çalıştım, biliyordum ki bu yalnızca geçici bir rahatlamaydı.
Bronz bir an bile tereddüt etmeden, soğukkanlılığını koruyarak söz aldı. "Bu haftaki gündemimiz için açılışı yapabilirsin, Aziz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRONZ SERİSİ
Misterio / Suspenso❝El bebek, gül bebek değil; el bebek, öl bebek.❞ Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı. O kim miydi? Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav. Karanl...