Bölüm 3

496 46 0
                                    

Haftanın ilk gününe kağıt kürek işiyle başladım. Çekilecek dert değil ama erteleyince birike birike dağ gibi oluyor sonra. Artık nasıl dalmışsam öğle yemeği vaktinin geldiğini bile fark etmemişim o derece.

"Acıkmadın galiba."

"Efendim?"

Başımı kaldırınca Selin'i tepemde çantası ve hırkasıyla bana bakarken buldum.

"Ne çabuk 12 oldu saat."

"Sendeki de ne iş azmiymiş arkadaş. Haydi yemeğe. Ne demişler aç ayı oynamaz."

"Ayıyız yani biz."

"Yani, evrim teorisine göre aynı kökenden geldiğimizi düşünürsek akraba sayılırız."

"Peki"

Bu kızla laf dalaşına girilmez. Her şeye bir cevabı vardır. En iyisi konuyu kapatıp dediğini yapmak.

Çantamı alıp takıldım Selin'in peşine. Şirketten çıkınca derin bir oh çektim. Bugün hiç hava almaya çıkmamıştım. Sigara da içmiyorum ki mola verip dışarıya çıkayım. Dürten biri olmadıkça koltuğuma gömülüp ha babam çalışıyorum. Benimki de böyle bir huy işte.

"Ne yiyelim sence İlkay?"

"Bilmem. Var mı aklında bir şeyler?"

"Et mi, salata mı kararsızım."

"Yemek kartın ne durumda?"

"Neden sordun?"

"Benimki et yersem son güne yetmez. Salata yersem bu ayı kurtarıyor da, ondan sordum."

"Hey allahım, cepten öderiz."

"Olmaz, cepten ödeyince evlat acısı gibi oturuyor içime."

Selin gülmekten kırılıyordu. Ne var yani, doğruya doğru. Aybaşına iki gün kalmış yetirebiliyorsak yetirmek lazım.

"Tamam, salata yiyelim. Yetirelim paracıklarımızı."

"E yani."

"Ama kartlar yüklenince kebapçıya gideceğiz sözün olsun."

"Vay normal döner kurtarmıyor ha Selin Hanım. Tamam, söz kebapçıya gidelim. Urfa, adana, beyti donatalım sofrayı."

"Delisin var ya."

Selinle klasik salatacımızın yolunu tuttuk. Her yerin salatasına güvenilmiyor. Ne şartlarda yıkıyorlar, yeşilliklerin içinde börtü böcek kalıyor mu bilemiyor insan. Ama bu ablalar bir harika. İlk gittiğimizde nasıl yıkıyorsunuz diye sorduğumda annen evde nasıl yıkıyorsa öyle, gel bakim sen mutfağa diyerek beni mutfağa sokmuşlardı. Cidden annem gibi yapıyorlar. Yeşillikleri sirkeli suda bekletip daha sonra yıkıyorlar ve hepsi taptaze.

"Hayırlı işler Gülden abla."

"Sağ olun kızlar, nasılsınız bakalım?"

"Ne olsun abla aynı iş güç. Anne işi salatamızı almaya geldik yine."

"Hadi bakalım, malzemeleri seçin, yapıverelim hemen."

Selin'le malzemeleri seçip salatalarımızı yaptırdıktan sonra bir köşeye geçip oturduk. Salata da salata ama. Öyle kıytırık salatalardan değil. Bildiğin bir öğün barındırıyor içinde. Bol tahıllı, yeşillikli, fıstıklı, cevizli, nar ekşili.. off dehşetü vahşet.

"Yine şiştim."

"Sen mi ben mi?"

"Et yemiş kadar olduk, Selin kız."

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin