Raund 2 - Bölüm 1

252 27 2
                                    

Şu dünyada görmek istediğim tek şey olan kutup ışıklarını gördüm ya, artık ölsem de gam yemem. Yanımda sevdiceğim, camdan bir igloda, gecenin huşu dolu karanlığında, eşsiz dansını bizden esirgemeyen şafak tanrıçası Aurora'nın geceleri gökyüzünü şenlendiren yeşil ve mor arasında gidip gelen o tatlı dalgalanmalarını tüm benliğimle izledim ya benim için artık bundan ötesi yok. Gözüm açık gitmem bu dünyadan.

Balayımızı anlamlı kılan tek şey geceleri Buğra'yla yan yana uzanıp büyülenmiş bir şekilde bu ışık gösterisini izlemekti. Gündüzleri de kızakların tepesinde, haskilerle oynayarak eğleniyorduk ama gecenin hazzı bambaşkaydı.

Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bu güzelliğin de sonuna gelmiştik. Bir hafta nasıl da uçup gitti hiç anlamadık. İstemesek de evimize dönmek zorundaydık. Döner dönmez de kendimizi hayırlı olsun ziyareti trafiğinin içinde bulduk. Bizim taraf, Buğra'nın taraf derken tam iki ay boyunca haftasonları akrabaları ağırladık. Hal böyle olunca kızlarla doğru düzgün görüşemedik doğal olarak. Nihayet rahatlayınca Buğra'nın şehirdışında olmasını fırsat bilerek Cuma günü iş çıkışı kızları yatıya çağırdım. Ertesi gün iş derdi olmadan rahat rahat sabaha kadar sohbet edebilirdik.

Hazırladığım mamaları doldurduğum son tabaklarla salona girerken "Siz çocukları ne yaptınız?" dedim Nergis ve Çimen'e ithafen.

"Oğuz, Kayra'yla rahat edemezsin ben bakarım dedi."

"Aynen Cihan da. Bıraktığımda Yankı'yla ders çalışıyorlardı."

"Peki sizin koca çocuklar?" dedim Selin, Pelin ve Kübra'ya bakarak.

"Pardon Kübra seni tenzih ederim."

"Ne demek efenim alınmamıştım zaten."

"Erdem, Beşiktaşın maçı vardı onu izliyordu. Çıkarken beni duyduğundan bile emin değilim. Transa geçmiş gibiydi."

"Sermet de, üniversiteden arkadaşlarıyla buluşacaktı."

"Hee"

İyi bari herkes bir yerlerdeymiş.

"Kızım ne gerek vardı bu kadar hazırlığa. Bir sürü şey yapmışsın." dedi Pelin.

"Aç değil misin yoksa?"

"Açım tabii ki de. Ne bileyim çok geldi gözüme."

"Çok aç değilsin o zaman. Bence az bile bunlar."

"Allah aşkına. Öğlen bir şey yemedin mi sen?"

"Akşama sakladım kendimi."

"Eline sağlık, çok güzel görünüyorlar." dedi Çimen.

"Afiyet olsun. Haydi yumulun."

Herkes istediği kadar alabilsin diye tek tek tabak hazırlamamıştım. Ortaya ne var ne yok yığdım gitti.

"Bu ne böreği?" dedi Selin.

"Gömme o. Kübra'nın annesi göndermiş."

"Aa, Elazığ'da mıydın, hayırdır?" dedi Pelin.

"Babam belini incitmiş. İçim rahat etmeyince günübirlik gittim geldim öyle."

"Ciddi bir şeyi yok değil mi?"

"Yok yok. Şu an gayet iyi."

"Elif teyzenin eline sağlık, dehşet olmuş." dedim.

Hazırlarken ucundan tadına bakmıştım.

"Afiyet olsun."

Herkes tabaklarını doldurup yerlerine geçince "Çayları getireyim" diyerek mutfağa fırladım. Tavşan kanı çaylar da dolduğuna göre mest olabilirdik artık.

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin