Bölüm 22

334 31 0
                                    

Resmi olarak görücüye çıkacağımız gün nihayet gelip çattı. Akşama Selin'in düğünü var. Ne güzel dört kişi gideriz diyordum ama Pelin son anda bir hastası fenalaşınca hastaneye gitmek zorunda kaldı. Şu saate kadar gelmediğine göre, Buğra ile başbaşa gideceğiz anlaşılan.

Son kez aynadaki görüntüme baktım. Beşgen yaka, kolsuz, dizüstü krem rengi elbisem üzerime tam oturmuştu. Saçlarımı toplamak istemiştim ama kuaför kız bu daha çok yakışır deyip dalgalı fön çekti. Sonrasında da saçlarımı sağ taraftan ayırıp bütün saçlar sol omzumdan dökülecek şekilde spreyledi. Kız işinin eriymiş, cidden güzel görünüyordu.

Ruj konusunda ilk başta kararsızdım. İddialı olacağını düşündüğüm için vazgeçmek üzereyken yine kuaför kızın yüreklendirmesiyle tercihimi kırmızı renkten yana kullandım. Gözlerime simsiyah eyeliner çektirdikten sonra gri tonlarda buğulu bir göz makyajı yaptırdım.

Elbisenin altına bilekten tokalı ince topuk siyah ayakkabılarımı da giydim mi geriye sadece takılar kalıyor. Bu elbiseye, çiçek şeklindeki sallantılı, kazaziye küpelerim iyi gider aslında. Hemen çekmeceden çıkarıp denedim. Ahanda tam uydu.

Yasemin ve portakal çiçeği kokulu parfümümü boynuma ve bileklerimin içine sıktım. Bu iş bu kadar. Geriye sadece Buğra'yı beklemek kalıyor. Tam salona geçip kanepeye oturmuştum ki kapı çaldı.

"Ne demişler, dakiklik kralların nezaketidir." deyip kapıya koştum.

"Geldim."

Kapıyı açtığımda Buğra grantuvalet karşımdaydı.

"Hoşgeldin."

Buğra hiçbir şey söylemeden büyülenmiş gibi bakıyordu.

"Imm.. şey... hemen gider miyiz, yoksa içeriye girmek ister misin?"

"Çok güzel olmuşsun." dedi hisli bir sesle.

"Teşekkür ederim."

Al işte, yine yanaklarım kızardı. Kesin rujumla aynı rengi almışlardır.

"Peki ne yapalım?" dedim utana sıkıla.

"Bence hemen gidelim. İçeriye girersem düğüne gitmek isteyeceğimi sanmıyorum" dedi gözünü bir an bile üzerimden ayırmadan.

"Tamam, çantamı alıp geliyorum." deyip odama geçtim.

Off bakışları bile beni benden almaya yetiyor.

Çantamı aldıktan sonra birlikte aşağıya indik. Arabaya binince "İyi ki sana ben eşlik ediyorum." dedi.

"Neden?"

"Başka bir erkekle gitseydin neler yapardım kestiremiyorum."

"Abartıyorsun" dedim demesine de gözleri hiç öyle abartıyor gibi değildi.

Sonra bana doğru yaklaştı. Yaklaştı. Aramızda bir nefes kadar mesafe vardı. Kulağıma doğru eğildi. Soluğunu tenimde hissedebiliyordum. "Seni tahmin ettiğinden çok daha fazla kıskanıyorum İlkay" dedi.

Kollarımı boynuna dolayıp kulağına uzandım. "Yanımda her kim olursa olsun ben kime ait olduğumu biliyorum." dedim.

Buğra geriye çekilip yüzüme baktı. Sonra da o kalbimi yerinden oynatan gülümsemesiyle "Ben de biliyorum ama yanındakiler bilmiyor." dedi.

Gülümseyerek "O halde bu akşam senden çok iyi bir performans bekliyorum." dedim.

"Hiç şüphen olmasın." deyip yanağımdan öptükten sonra arabayı çalıştırdı.

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin