Bölüm 32

471 27 3
                                    

Rüya mı düş mü anlayamadığım, aslında iki gün süren ama bana bir hafta gibi gelen sürprizlerle dolu bir hafta sonundan sonra hiç dinlenemeden gelip o yorgunlukla çalışmak, kelimenin tam anlamıyla anlatılmaz yaşanır. Servisten gözüm kapalı indim o derece. Ofiste yerime geçince de dolabımdaki yastığı alıp uykuma masanın üzerinde devam ettim.

"İlkay uyan."

Selin'in sesi mi o?

"Haydi ama kalk kahvaltı yapalım."

"Çok uykum var Selin." dedim başımı bile kaldırmadan.

"Ya kalk. Meraktan öldürecek misin beni? Buğra ile ne geçti aranızda. Cuma günü çok sinirliydi. "

Doğru ya, Buğra'nın gazabına ilk Selin uğramıştı. Hala uykuma devam eder bir vaziyette, sağ elimi yastığın altından çıkarıp Selin'in yüzüne doğru tuttum.

"Oha. Tamam işler yolunda gitmiş anlaşıldı" dedikten sonra ellerini beline koyup devam etti. Gözlerim yarı açık olduğu için tepkilerini izleyebiliyordum.

"Bak hemen şimdi anlatmazsan yemin ederim seni gün boyu rahat bırakmam, iş yapamazsın. Şahika'dan azarı yersin."

"Tamam Selin ya offf" deyip kaldırdım başımı.

"Ha şöyle. Düş önüme bakayım."

Yastığımı dolabıma koyup ayağa kalktım. Sonra da birlikte yemekhaneye çıktık. Tepsilerimizi doldurup boş bir yere oturunca Selin dayanamadı patladı.

"Ay bu kadar işkence yeter. Anlat hadi!"

"Tamam dur anlatacağım ama önce sen anlat. Buğra Cuma günü nasıldı?"

"Görmen lazımdı. Senin Edirne'de olduğunu duyunca adamın karakteri iki dakikada nasıl değişti anlatamam. Haberi olmadığını anlayınca özür dilemek istedim ama öyle bir senin suçun yok dedi ki suçlu olsam daha iyiydi."

"Hımm gözümün önünde canlandı."

"E sen de neden söylemedin ki?"

"Ya zaten ani bir kararla gittim. Öyle planladığım bir şey değildi. Gideyim, Cuma günü biraz kendi kendime kalayım ertesi gün haber veririm diyordum."

"Ama sana ulaşamamış."

"İşte hesaplayamadığım tek nokta oydu. Anneannemde telefonların çekmediği tamamen aklımdan çıkmış."

"Ulaşamayınca daha da panik oldu tabii."

"Doğal olarak." deyip portakal suyumdan bir yudum içtim. Ağzım ıslansın azıcık. Anlatmaya başlayınca kuruyacak nasılsa.

"Tamam haydi sıra sende? Neler oldu? Cuma günü hemen geldi mi? Bu yüzük ne?"

Oooo fena soru yağmuruna tutuldum. Nezle edecek bu kız beni. Arada kendi kendime iğrenç espri de yapayım zaten.

"Evet, Cuma günü geldi. Anneannemdeydim Tüm sülale oradaydı hem de."

"Hadi ya."

"Bizimkiler şok oldu tabii. Sonra boş bir odaya geçip eteğimizdekileri döktük. Ben sordum Buğra cevapladı. Aramızdaki o tatsız hava dağılınca da yüzüğü çıkarıp evlenme teklifi etti."

"Vay be. Peki neden yeşil? Ne taşı ki o?"

"Peridot. Favori taşımdır. Pelin'den sevdiğim taşı öğrenmiş sonra da gidip böyle bir yüzük yaptırmış."

"Allah'ım ne romantik. Çok kıskandım."

"Sermet yandı desene."

"Hem de ne yanma. Sonra peki, hemen gitti mi?"

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin