Bölüm 20

283 30 2
                                    

Güzel geçen iki buçuk günden sonra döndük yine kürkçü dükkanına. Pelin'le isteksizce indik arabadan. Annemler de sağolsun bir sürü şey doldurmuş. Kim taşıyacak şimdi o kadar eşyayı eve? Bir noktadan başlamak lazım deyip çaresizce bavullara yapıştık. Apartmanın önüne gelmiştim ki bir el bavulun sapını kavradı.

"Çok geç kaldınız."

"Buğra!"

Nasıl ya? Buğra burada ne arıyor?

"Ama neden, nasıl... ne işin var burada?"

Ben öyle şaşkın ördek yavrusu gibi bakarken Buğra uzanıp öptü.

"Yarını bekleyemedim." dedi gülümseyerek.

Bu gülümsemeye dağ olsa dayanmaz. Ben de dayanamayıp Buğra'nın üzerine atladım.

"Anlaşılan birisi beni çok özlemiş."

"Çoookkkkkk"

"Başka zaman olsa sabaha kadar böyle kalabilirdik ama eşyaların taşınması gerekiyor."

"Taşırız." dedim bir gıdım bile istifimi bozmadan.

"İlkay."

"Efendim."

"Pelin çok kötü bakıyor."

İstemesem de Buğra'dan ayrılıp arkamı döndüm. Pelin cidden çok fena bakıyordu.

"Pelinciğim"

"İlkaycığım."

Pelin sonra arabayı işaret edip devam etti.

"Gözünü seveyim şu eşyaları bir an önce taşıyalım. Sonra seni Buğra ile başbaşa bırakacağım, söz" dedi bezgin bir halde.

"Tamam." deyip geçtim arabanın yanına. Buğra da peşimden geldi. Üçümüz bir çırpıda taşıdık eşyaları.

İçeriye girince "Ben odamdayım, sonra da banyo yapacağım. Size iyi oturmalar" deyip odasına geçti Pelin.

Buğra'ya dönüp "Haydi otursana" dedim.

Buğra kanepeye oturup yanını işaret etti. Hemen atladım tabii. Beni kollarının arasına alıp sımsıkı sardı. Allahım nasıl da özlemişim. Bir süre öyle kucak kucağa kaldık.

"Buğra ben seni çok özlemişim."

"Ben de."

Bugüne kadar hiç böyle hissetmemiştim. Birisine bu kadar bağlanabileceğimi asla tahmin edemezdim. Buğra saçlarımdan öpüp "Haydi anlat." dedi.

"Ne anlatayım?"

"Bilmem, ne istersen."

"Kuzeni evlendirdik. Tanıdıkları gördüm. Annemin emsalsiz yemeklerinden yedim. Sonra da gördüğün gibi, işte geldim buradayım."

"Münasiple kısmet yok muydu?"

Başımı kaldırıp Buğra'ya baktım.

"Yok, balayına gitmişler."

Buğra ise gülümseyip "Sevindim." dedi. Sonra da çenemden tutup dudağımdan öptü.

Gözlerimin içine derin derin bakarak "Seni çok seviyorum." dedi

"Ben de seni." deyip tekrar sarıldım. On beş dakika öyle kalmışızdır.

İçeriden sesler gelince Buğra "Banyo sırası sende galiba" dedi.

"Yaparım bir ara."

"Yol yorgunusundur. Ben gideyim artık." deyip kollarını gevşetti.

"Biraz daha kal."

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin