Bölüm 28

265 27 0
                                    


Eylül'ün soğuk yüzünü göstermeye başladığı günlerde yazdan kalma bir gün yaşanıyordu. Böyle olması Buğra'nın işine gelmişti çünkü Kapalı Çarşı'ya ısmarladığı yüzüğü almaya gidecekti.

"Hayırdır oğlum nereye?"

Tam kapıdan çıkacakken annesini duyunca durmak zorunda kaldı.

"Ara Usta'ya. Ismarladığım yüzüğü bitirmiş."

"Yaa. Ben de bugün bir şeyler yaparız diyordum."

"Ne gibi?"

"Mangal yapmak fena olmaz diye düşünmüştüm. Baksana hava çok güzel. Kış gelmeden son kez bahçenin tadını çıkarmak lazım."

"Akşamüstü geleceğim zaten. Yetişirim size."

"Peki karşıya geçecek misin?"

"Geçmem herhalde."

"Aslında İlkay'ı da mı çağırsak diyorum."

İlkay ve mangal. Kesinlikle hayır demez.

"Tamam, ben onu da alıp gelirim."

Annesi "Peki, ikinizi de bekliyor olacağım." deyip mutfağa geçti.

Arabaya binince ilk iş İlkay'ı aradı Buğra.

"Efendim"

"Neden nefes nefesesin, ne oldu?"

"Önemli bir şey yok. Efecan'la boğuştuk biraz. Sonra merdivenleri de koşa koşa çıkınca böyle oldu. N'aber?"

"İyiyim. Sen de iyisin anladığım kadarıyla."

"Evet çok iyiyim."

"Bugün için bir planın var mı?"

"Yok. Evde pinekleyeceğim galiba."

Saatine baktıktan sonra devam etti.

"Akşamüstü evde mangal partisi var. Annem senin de gelmeni istedi. Ne dersin?"

"Allah derim."

Beklediği tepki tam da buydu.

"Saat üç buçuk gibi almaya gelirim. Sana da uyar mı?"

"Uyar uyar."

"O zaman görüşürüz."

"Görüşürüz. Öptüm çoookkkk"

"Ben de öptüm." dedikten sonra telefonu kapattı.

Bir anda keyfi yerine gelmişti. Bu kızın neşesi bulaşıcıydı.

Ara Usta babaannesinin çok eski bir arkadaşıydı. Kapalı çarşıda kuyumculuk yapıyordu. Ezelden beri ziynet alışverişlerini ondan yaparlardı. Takı konusunda fazla titiz birisiydi ve sattığı her bir şeyi kendi tasarlamaya özen gösterirdi.

Dükkâna girdiğinde içeride sadece çırağı vardı.

"Hoş geldin Buğra Abi."

"Selam Sertaç. Ara Usta yok mu?"

"İçeride. Dün gelen bir sipariş vardı onun tasarımını yapıyor."

"Anladım. Girmemde bir sakınca var mı peki?"

"Yok yok, buyur." deyip kapıyı açtı çocuk.

Buğra içeriye girince yaşlı adamı masanın üzerine eğilmiş saman kağıda bir şeyler karalarken buldu.

"Kolye demek."

Ara Usta karşısında Buğra'yı görünce gözlüklerini çıkardı ve gülümseyerek "Vay, kimler gelmiş." dedi.

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin