Raund 2 - Bölüm 6

193 25 3
                                    


Bu çocuklar iflah olmaz. Yine berbat ötesi çalıyorlar. Üstelik çalarken rakibinin nasıl çaldığını görmek için de yan yan birbirlerine bakıyorlar.

Kübra ellerini çırpıp "Tamam bu kadar." dedi.

"Türkan, Yonca, Emek, Sarp, Doğu, Fatih toplayın enstrümanlarınızı gidiyoruz."

"Nereye gidiyoruz hocam?" dedi Sarp.

Grubun kalanı da merakla kendisine bakıyordu.

"Kalanlar çalışmaya devam etsinler bizim az işimiz var."

"Hocam." dedi Özkan çapkın bir ifadeyle.

"Söyle Özkan."

"Vekilharcınız olabilir miyim?"

"Neden olmasın?" deyip batonunu Özkan'a verdi Kübra.

"Ben gelene kadar ama."

Özkan batonu sağa sola yukarıya aşağıya sallayıp "Çok havalı be!" dedi.

"Haydi çocuklar kıpırdayın."

Altı sorunlu öğrenci eşyalarını topladıktan sonra stüdyodan çıkıp söğütlüçeşmeden bahariye istikametine doğru ilerlemeye başladılar.

"Hocam nereye gittiğimizi söylemeyecek misiniz?" dedi Emek.

"Sabredin."

Süreyya operasının önüne gelince Kübra durdu.

"İşte burası."

"Burası mı?" dedi Fatih.

"Evet, çıkarın enstrümanlarınızı."

"Ne yani burada mı çalacağız?" dedi Yonca şaşkınlıkla.

"Neden olmasın? Konser öncesi prova olur. Gördüğünüz üzere bir sürü seyircimiz var."

Çocuklar hem şaşkınlıkla hem tedirginlikle enstrümanlarını çıkarıp akord etmeye başlamıştı. Haydi bakalım siz mi yamansınız ben mi?!

Çalmaya hazır olduklarında ellerinde bir klasik gitar, bir elektronik gitar, iki keman, bir flüt ve bir de çello vardı.

"Pekala daha önce çalıştığımız bir parçaya ne dersiniz? Karayip korsanlarının tema müziği mesela?"

"Tamam" dedi Türkan.

"Hareketli olması daha iyi olur." dedi Emek.

Diğerleri de hem fikir olunca çalmaya başladılar.

Cidden berbat bir melodiydi. Ama nedense hallerinden gayet memnun bir şekilde çalıyorlardı. Nasıl tüm müziği duyamazlar! Bir türlü anlam veremiyordu? Bu kadar mı ben merkezciydiler?

"Yeter yahu!"

Karşı kaldırımdaki kafenin sahibiydi bağıran.

"Topla kızım artık şu çocukları. Milleti rahatsız ediyorlar."

Kafede oturan kişilerin de yüzünde memnuniyetsiz bir ifade vardı. Bitsin bu işkence dercesine bakıyorlardı.

Çocuklar bir anda çalmayı bırakıp az önce bağıran amcaya baktı. Hepsi o kadar şaşırmıştı ki. Yüzlerindeki şok ifadesi tam da görmek istediği şeydi. Amcanın yanına gidip allah senden razı olsun diyerek ellerinden öpmek istiyordu ama kendini tutmalıydı.

"Çok özür dileriz. Çocuklar daha yeni ısınıyordu da."

"Ama yani olmaz ki."

Amca söylenmeye devam ederken Kübra çocuklara döndü.

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin