Raund 2 - Bölüm 32

136 19 2
                                    

Kübra, bu kadar insan varken, bir allahın kulunun ağzını açmadığı bir ortam daha önce hiç görmemişti. Yazılı sınavlarında bile öğrenciler fısır fısır konuşmaya çalışırdı oysa. Birisi içeriye girip hayırdır kız çocuğu mu doğdu ne bu sessizlik dese, ki bu nefret ettiği deyimlerden biriydi, verecek cevapları yoktu.

Her şey, erteleye erteleye bir türlü gerçekleştiremedikleri Tolga'nın ablasında yapılacak olan tanışma yemeğini artık halletmeleri gerektiğini düşünmeleriyle başlamıştı. Erteleme sebebi kesinlikle mazeretten değil, elinde olmayan sebeplerdendi hep. Tabii müstakbel görümcesi açısından olay bu şekilde yorumlanamayabilirdi. İçinde bulundukları durum tatsız bir hal almadan, ilişkileri de gerilmeden evvel, Tolga'yla birlikte her ikisi için, hatta ablası ve eniştesi için de uygun olabilecek bir gün belirleyip Leyla hanıma haber vermişlerdi. O da memnuniyetle kabul etmişti. Buraya kadar her şey normaldi. Güzelce giyinmişlerdi. İkisi de iki dirhem bir çekirdekti...dese yalan olurdu. Tabii ki öyle değillerdi! Tolga ablama gidiyoruz alt tarafı, o kadar abartmanın bir alemi yok deyip kot pantolon üzerine boğazlı bir kazak geçirip gelmişti evine. Mecburen kendisi de Tolga'ya uyup salaş kıyafetler giyip geçmişti. Buraya kadar da her şey normaldi. En azından kendisi öyle düşünüyordu. Sonra Nazlı abladan bir şeyler alıp Leyla hanıma geçmişlerdi.

Tolga'nın ablasına geldiklerinde kapıyı Hoşgeldiniz diyerek eniştesi Selçuk açmıştı. Ablası Leyla ve yeğeni Petek de hemen yanında duruyorlardı. Kapıdaki hoş geldiniz beş gittiniz faslından sonra salona geçmişlerdi. Buraya kadar da her şey normaldi aslında. Normal olmayan bir şeylerin olduğunu koltuğa oturup Leyla hanıma bakınca anlamıştı. Kadın diken üstündeydi. O değil eniştesi de öyleydi. Salondaki tek tasasız insan Petek gibiydi. Daha geleli beş dakika olmamışken kapı tekrar çalınca Tolga ablasına bakıp "Beklediğiniz birileri mi vardı?" demişti. Der demez de kadının yüz ifadesi iyice gerilmişti. Panik içinde "Tolga, sakın kızma tamam mı?" diyerek Tolga'yı henüz patlak vermemiş öfkesi için sakinleştirmeye çalışırken eniştesi de ablasının yanında Tolga'ya "Sakin ol tamam mı?" telkinleri veriyordu. Tolga kendisine dönüp neler oluyor bakışı attığı an Petek "Dedemler geldi!" diyerek kapıya koşunca Tolga kaskatı kesilmişti. Çenesi seğirirken kızgın bakışlarını ablasına ve eniştesine çevirip sadece "Neden?" diyebilmişti. Ablası da taramalı tüfek gibi saymaya başlamıştı.

"Tanışma olacağını duyunca babam biz neden çağırılmıyoruz diye kızdı. Annem kesinlikle biz de geliyoruz dedi. Yapmayın aranızdaki buzlar çözülsün sizinle de tanıştırır dedim ama dinletemedim. N'olur Tolga, yalvarırım gerilmeyin."

"Ben mi geriliyorum?! Abla, seni gözüm görmesin diyen babamdı! Hem dediklerini yapıyorum hem de sinirlenmemesi gereken ben oluyorum öyle mi?"

Kübra o an başka bir şehirde, başka bir ülkede, başka bir gezegende hatta bambaşka bir evrende olmayı diliyordu.

Bu şekilde tanışmaması gereken müstakbel kayınvalidesi ve kayınpederi içeriye girince ortam bir anda buz kesmişti. Selçuk bey, Bu Kübra diyerek kendisini tanıştırınca kayınvalide adayı memnun oldum kızım ben Simay, kayınpeder adayı da ben de Turhan memnun oldum diyerek tokalaşmıştı. Tolga ile göz göze bile gelmiyorlardı. Üçü de ateşlenmeyi bekleyen bir havai fişek kadar gergindi. Leyla hanım buyrun oturun demese kimsenin oturacağı da yoktu...

Vee şimdiki zaman. Yaklaşık yirmi dakikadır sus pus oturuyorlardı. Vahşi batıdaki kovboy düelloları gibi millet ilk kurşunu kimin sıkacağını bekliyor gibiydi. O değil her önemli gün klasiği olarak yine regl olmuştu! Uygun günü hesaplarken niye bunu da hesaba katmamıştı acaba?

İlk gün olduğu için karnı zaten deli gibi ağrıyordu, üstüne bir de gerilince ağrı iyice çekilmez olmuştu. Bu dünyada, olur olmadık karın ağrısından muzdarip başka bir insan yoktu muhtemelen!

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin