Raund 2 - Bölüm 28

144 20 1
                                    

Kimlik bilgilerinde doğum yeri Mardin yazmasına rağmen, ablasının doğumundan hemen sonra ailesi İstanbul'a geldiği için, bu kadim topraklar Çimen için hep yabancı bir diyar olmuştu. Mardin'li olduğunu hatırlamasını sağlayan iki şey vardı sadece. Birincisi annesinin ablasına, sonrasında da ablasının kendisine her gece uyumadan önce anlattığı Şahmeran efsanesi. İkincisi ise önceleri ablasının, şimdilerde ise kendi boynunu süsleyen telkâri bir kolye. Hepsi bu. Kendi kendine hep, bir gün köklerimin olduğu yere gidip oraları kendi gözlerimle göreceğim derdi. Evlendiklerinde Cihan'a bu isteğinden bahsetmişti ve o da daha önce hiç gitmediği için merak ettiğini söyleyip bir gün gidelim demişti. Nihayet bekledikleri gün gelmişti ve o gün bugündü.

Cihan, Furkan abi ve Ferhan bey işlerini ayarladıktan sonra maaile gezi için hazırdılar. Planları uçakla Diyarbakır'a gidip sonrasında yedi kişilik bir aile arabasıyla Mardin'e geçmek şeklindeydi. Kalacakları otel başından beri belliydi zaten. O konuyu hiç düşünmüyordu bile.

Diyarbakır'a indiklerinde Zehra hanım bir öneride bulundu.

"Hazır gelmişken Diyarbakır'ı da gezelim mi?"

Nilay abla "Olur da, gezilecek yer var mı ki?" dedi.

Ferhan bey "Olmaz mı? Burası birçok uygarlığı bünyesinde barındırmış çok eski bir şehir. Hepsinden bir iz barındırdığını düşünsenize." dedi.

Zehra hanım "Ben daha önce gelmiştim. Tarihi surları gezebiliriz. Mardinkapı'yı hepiniz biliyorsunuzdur muhtemelen." dedi.

Herkes "Biliyoruz" deyince Zehra Hanım "Mardinkapı işte bu surlarda bulunuyor." dedi.

Cihan "Gezelim, güzel olur." dedi.

"Surun burçlarından biri olan Keçi burcunda mırra içip sonrasında Sülüklü Han'a geçeriz. Orada da menengiç kahvesinin tadına bakarız. Sokakları gezdikten sonra da ver elini Mardin."

Ferhan Bey gülümseyerek "Güzel plan." diyerek eşini destekledi.

Cihan "O halde direksiyon bende. Haydi gidelim." deyip şoför koltuğuna oturunca herkes arabaya geçti.

Diyarbakır'ı belirledikleri gibi gezdikten sonra sıra Mardin'e gelmişti. Günün yarısından çoğunu Diyarbakır'da geçirdikleri için cumartesiyi otele geçerek noktaladılar.

Çimen Yağmur'u emzirirken Cihan da Yankı'yı uyutuyordu. Minik cadı yemeğini yerken gözlerini kapatmaya başlamıştı.

Cihan "Uyudu mu?" diye fısıldayarak yanlarına geldi.

"Az kaldı. Peki Yankı?"

"Başını yastığa koyduğu an gitti."

Çimen gülümseyerek "Yoruldu bugün." dedi.

Cihan eşini izlerken gülümsedi.

"Sen de yoruldun. Yarın Yağmur'u ben taşırım."

"Sen yorulmadın sanki. Tüm gün araba sürdün."

"Ama yarın değil. Sıra abimde."

Çimen gülümseyip "Peki. Kanguru zaten benden çok sana yakışıyor." deyince Cihan iç geçirerek "O şeyi cidden takmam mı gerekiyor?" dedi.

"Maalesef."

Cihan umutsuzluk içinde "Kucağımda taşısam?" diye sordu.

"Kaç kere söyledim Cihan, Yağmur kendini geri atmaya başladı. Ben bile kucağımda taşırken zorlanıyorum."

Cihan oflayarak "Cadı işte." dedi.

Çimen "Öyle." diyerek ayağa kalktı. Yağmur uyumuştu. Ufaklığı dikkatlice beşiğine yatırdıktan sonra eşine döndü.

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin