Bölüm 9

428 38 2
                                    

Hoş geldin sevgili pazartesi. Bugünü keşfeden insan kesin mezarında dört dönüyordur. O kadar insanın ahını aldığına göre.
Bu sabah servisi düşünmeme gerek yok en azından. Arabayla gideceğim için sallana sallana hazırlanabilirim.

Sakin geçen bir günün ardından iş çıkışı Beşiktaş'a geçtim. İlke ablamın verdiği adrese gidip istediği kitabı aldım. Sırada kargolamak vardı. En yakın kargo firması neredeydi acaba? Gözüme az ilerideki bakkal ilişti. Bakkallar genelde her şeyi bilirdi, öyle değil mi?

"Hayırlı işler." dedim kapıdan, içerideki adama.

"Sağ olasın kızım"

"Yakınlarda bildiğiniz bir kargo firması var mı?"

Amca "Var kızım gel göstereyim" deyip bakkaldan çıktı. El işaretleriyle bir güzel tarif etti.

"Teşekkür ederim çok sağ olun."

"Rica ederim kızım. Ne demek."

Amcanın tarif ettiği kargo firmasını bulup kitabı gönderdim gitti. Arabamın yanına gelince İlke ablama haber vermek için hemen telefona sarıldım.

"Alo, İlke abla."

"Efendim canım."

"Ben şimdi kargoladım kitabını. Yarına varır dediler."

"Çok sağ ol canım ya. Zahmet verdim sana da."

"Ne zahmeti canım olur mu? Hadi kapatıyorum herkese selamlar." dedikten sonra telefonu kapatıp arabanın kapısını açtığım esnada son zamanlarda duymaya alıştığım bir ses bana sesleniyordu.

"Merhaba."

***

Nihayet bitti diye düşündü Buğra. Toplantılarla geçen bir günün ardından koltuğuna yaslanıp gözlerini kapadı ve bir süre öylece durdu. Yeterince dinlendiğine kanaat getirdikten sonra çantasını alıp odasından çıktı.

"Ben çıkıyorum Zeynep"

"İyi akşamlar efendim."

"İyi akşamlar."

Aşağıya indiğinde Suat onu bekliyordu. Zeynep haber vermişti muhtemelen. İşini sektirmeden yapan insanları seviyordu. Arabaya binip "Eve gidelim" dedi.

"Peki efendim."

Bugün farklı bir yoldan gidiyorlardı. İlginç.

"Neden her zamanki yoldan gitmiyoruz?"

"Efendim o istikamette yol çalışması var. Bir süre bu yolu kullanmamız gerekecek."

"Anlıyorum" dedikten sonra tekrar dışarısını seyre daldı. Eve varabildiği sürece hangi yoldan gittiklerinin bir önemi yoktu. Beşiktaş'tan geçtikleri esnada bir araba dikkatini çekti. Sema mıydı o? Arabasına bindiği adam kimdi peki? Nereden bakarsa baksın adam babası yaşındaydı.

"Suat dur!" diye bağırdı gayet sinirli bir şekilde. Kardeşinin son zamanlarda bir şeyler çevirdiğini düşünüyordu ama beklediği bu değildi.

"Ne oldu Buğra Bey, bir şey mi var?"

"Sen burada beni bekle." dedikten sonra arabadan bir hışımla inip karşı tarafa geçti. Tam yaklaşmıştı ki kardeşinin bindiği araba hareket etti.

Kahretsin! Suat'la takip edemezdi. Arabayı hemen tanırdı. Taksi! Tabii ya taksi tutabilirdi. Boş taksi var mı diye etrafa bakınırken onu gördü. İlkay'dı bu. Ve şans ondan yana olsa gerek arabasıylaydı hem de. Bir İlkay'a bir giden arabaya bir de gelen geçen taksilere baktı. Taksiler hep dolu geçiyordu. Yardım istemekten başka çaresi yoktu. Hiç vakit kaybetmeden minik kırmızı arabaya doğru ilerledi. Kızın yanına geldiğinde sadece "Merhaba" dedi.

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin