Bölüm 30: Veda...

5.3K 303 15
                                    

OKURSANIZ ÇOK GÜZEL OLUR :)

Ben geldim. Hem de yeni bir bölümle. Ve bence uzun bir bölüm oldu. Pazar günü yayınladığım bölümün devamı olduğu için biraz daha hızlı yazıldı. Ama bundan sonra öyle bir hafta kotası koymuyorum. Bölüm bittiği anda atacağım. Bir haftayı geçirmemeye de özen göstereceğim ama çok yoğunum. Okul bir yandan, proje bazlı iki gün bir fabrikada staj bir yandan derken yazabildiğim anlarda yazıyorum. İki hafta sonra vizelerim var eğer o arada bölüm gelmezse bilin ki yazarımsı insan sınavları ile cebelleşiyor.

Yeni hikayem 'Mutluluk Acıyla Beraber'e göz atarsanız en bir mutlu yazarımsı olurum :)

Sizleri seviyorum, kendinize iyi bakın :)

Medyadaki şarkı: Hüseyin Çebişçi-Gidenlerin Ardından

Bölümü bu şarkıyla yazdım, dinlemenizi tavsiye ederim. Dinleyemeyecek olanlar için sözleri bırakıyorum :)

Gitme ölüm gibi zamansız
Düşmek peşine artık imkansız
Ağlamak yine mi bana düşen
Gidenlerin ardından

Kaldı çocukluğum sende
Kırık oyuncağım yerde
Sığınacak gün bırakmadı yokluğun bende

Yok haberin yok
Yolun sonunda kaldım yandım gel diye
Dur diyenim yok
İçimde bir uçurum düştüm sen diye

30.BÖLÜM Veda...

Ne düşünmesi gerektiğini bilemediği zaman insan, saldırır bütün düşüncelere. Hangisinin daha mantıklı olduğunu kafasında tartıp sonuca ulaşmaya çalıştıkça aslında daha da dibe battığının farkında değildir. Bir tanesine bir parça fazla mantık kırıntısı verseniz sanki diğeri öksüz kalıyormuş hissine kapılıp, hemen öteki düşünceye geçiverirsiniz. Sonra bir bakmışsınız kafanızın içindeki fikirler, siz onları yönlendirmeye çalışırken sizi yönlendirivermiş.

Yağız ve Berna'nın odadan çıkmasıyla, Mehmet'in de özel olarak kendini salon niyetine kullanılan odada yalnız bıraktığının farkındaydı Eylül. Berna'nın bütün söylediklerini düşünürken kafasını kemiren en büyük düşünce; Eymen'i paylaşamayan ailelerdi. Bencilce bir düşünceyle Eymen'e daha da sıkı sarıldı. Kimseye bırakmaya niyeti yoktu yeğenini. Ne annesi ne babası ne de Meryem Hanım ve Yavuz Bey umurundaydı kadının. Görme demiyordu ki onlara, sadece her gece ablasından geriye kalan kokuyla uyumak yine o kokuyla uyanmak istiyordu. Ablasından geriye kalan son şeye öylesine bağlanmıştı ki, Eymen sayesinde sanki Erva yanındaymış gibi hissediyordu. Belki bu yüzdendi kadının hala bir şeyleri yok saymaya çalışması. Bir diğer taraftan aslında gittiklerini kabul de ediyordu. Farkındaydı dibine kadar Erva'nın olmadığının, gittiğinin. Sadece yüzleşmek istemiyordu bu durumla. Bundandı cenazeden sonra mezarlığa bir kere bile gitmemesi. Bundandı ailesinin yüzündeki acı sinmiş ifadeden kaçması. Bu yüzdendi Eymen'i sıkı sıkıya kucaklaması biraz da. Sanki mezarlığa gitse, Erva'nın üşüdüğünü beynine işleyecek ve onu oradan çıkarmak isteyecekti. Üşürdü ki ablası, dayanamazdı orada. Ama çıkaramayacağını da biliyordu işte, bir daha Erva'nın geri gelmeyeceğini deli gibi biliyordu, sadece bilmek istemiyordu.

Yine de Berna'nın söylediklerinden sonra, haklı olduğunun bilincinde hareket etmeliydi. Madem Eymen'i kimseye bırakmak gibi bir düşüncesi yoktu, savaşacaktı. Ablasından kalan son emanet kokuya da sahip çıkmak için çabalayacaktı. Yeğenini birine bırakamayacağını Berna'nın söylediklerinden sonra daha da fark etmişti ve buna göre hareket edecekti. Yine minnet dolu bir düşünceyle geçti kuzeni aklından. Hep bu şekilde toparlardı Berna Eylül'ü. Kendini kaybedip kabuğuna çekilerek olayları kendi içinde yaşadığı zamanlarda, bu durum fazla uzarsa, soğuk su etkisiyle kendine getirmek için dilinin kemiği olmadığını çok iyi ispatlardı Berna. Yine aynı şeyi yapmış olması Eylül'ün kendine gelmesini sağlamıştı ama şimdi bir adım daha atmak zorundaydı Eylül. Madem dik durmaya bir şeyleri kabul etmeye karar vermişti, Erva'ya gerçekten veda etmek zorundaydı.

EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin