Sevgili okuyucularım, bir gece vaktinde sizlerleyim. Yeni bir bölüm getirdim yine size bir gün gecikmeyle. Öyle olması gerekti birazcık içim içimi yese de ancak bu gün getirebildim kapılarınıza yeni bölümü. İnşallah beğeneceğiniz bir bölüm olur ben en içten sevgilerimle yazdım çünkü bölümü. Beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Eğer beğeniyorsanız bir küçük yıldızı çok görmeyin bana rica ediyorum. Sevgiyle kalın :) Rüveyda...
Bu bölümü kurgularıyla ve anlatışıyla çok sevdiğim hikayeleri ve kitapları olan aysegulcicekoglu ' na ithaf ediyorum :)
Bu arada Görsel: Yağız Mertoğlu :)
4.BÖLÜM
Erva ofisteki masasının başında hafif soğumuş kahvesini yudumlarken ve kulağında hoş bir müzikle proje ile ilgili başka yapılması gereken bir şeyler var mı diye düşünüyordu. Bu iş onun için çok önemliydi. Her zaman projenin son teslimini yapmadan başına geçer, kulaklığını takar, kahvesiyle birlikte başında bekler, hiçbir şeye dokunmadan çizimlerine bakardı. ODTÜ Mimarlık bitirmiş, o sırada yalı prensesimiz Ankara'dan boğulmuş ama yine de pes etmemişti. Şimdi denize yakın Beşiktaş'ta iki katlı küçük bir ofiste kendine yol arkadaşlığı yapan beş çalışanı ile birlikte çalışıyordu ve tabi ki canından çok sevdiği kardeşi de yanındaydı.- Eylül de İTÜ İç Mimarlık mezunuydu.- Deniz Erva'nın vazgeçilmezi, kendini bulduğu yer gibiydi. Bu yüzden vazgeçemezdi denizden. Ee İzmirli olmak da cabası. Her yönden deniz kızıydı o.
Ellerini hafif bir şekilde çizimlerinin üstünde gezdirdi. Kendi kendine yüzünde oluşan tebessümle "Harika bir iş çıkardın Erva Sözeri tebrik ederim, gerçi bu sefer içinde aşk da var." dedi.
Yaman avukat olmasına rağmen, ailesinin İstanbul'da ki otelinde çalışıyor, hukuki süreçlerle ilgileniyordu. Yağız ise İTÜ İnşaat Mühendisliği bitirmiş daha sonrasında, üniversiteden sonra İstanbul'da kalan Yamanla birlikte kalmaya başlamış ve Rize Ayder Yaylasında bulunan aile otellerinin devamını İstanbul'da getirmiş olan amcaları Mehmet ile işlere devam ediyorlardı. Yavaş yavaş büyümeye başlayan bu oteller zincirine şimdi Erva sayesinde üçüncüsü ekleniyor ve bu otel İzmir'de Erva'nın memleketinde yapılacaktı. Erva için, hem aşık olduğu adam için bir şeyler çizmek hem de kendi memleketi için bir otel projesinde bulunmak bulunmaz bir nimetti. Projenin üstünde hala gezinen parmaklarıyla Yamanla nasıl tekrar buluştuklarını bu aşkın nasıl yeşermeye başladığını düşünmekten kendini alamadı.
Sekiz ay önce kaza sırasında Erva'nın kendisine kartını vermesini fırsat bilen Yaman kızı görmek için İzmir'de ki projeyi Erva'ya vermek istemişti. Yaman Erva'yı ilk aradığı sırada Erva ekip arkadaşlarıyla bir proje üstüne çalışıyordu. O yüzden telefonu duymamıştı. Daha sonrasında kendini arayan numaraya bakan kızın yüzünde güller açmıştı. Çünkü defalarca aklından çıkaramadığı bu adamın kendini aramasını beklemiş, numarayı sürekli telefonuna yazmış yazmış aramak için bir cesaret bekleyip, 'Saçmalama Erva ne diyeceksin arayıp?' demiş ve telefonu her seferinde silmişti. Ama tabi ki telefonu artık ezberleyecek boyuta gelmişti.
Arayan numaraya geri dönüp telefonun açılmasıyla sesindeki heyecanı belli etmemeye çalışarak, "Buyurun beni aramışsınız, kiminle görüşüyorum?" demişti.
Bir ay içerisinde defalarca Erva'nın yaptığı gibi genç kızı arama girişiminde bulunan Yaman, kızın numarayı tanımamasına bozulmuş, sonra 'Oğlum kendine gel, kız ne diye bilsin senin numaranı, sanki zorunda.Sen ezberledin diye o da yapmak zorunda mı?' demişti kendi kendine. Gerçi daha sonra aralarında geçen bir konuşmada Erva yaptığı şeyleri anlatmış, birlikte hallerine güler olmuşlardı. Kendini toplayan Yaman hemen söze girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Romanceİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...