Bir bölüm getirdim ki size upuzun :) Oku oku sıkılırsanız arada bırakma hakkı veriyorum. Şaka şaka, siz yine de sıkılıp bırakmayın :) Erken getirdiğim için, beni tebrik etmeliyiz bence :)
Bu bölüm Beril'i tanıyacağız. Hayatımıza daha çok girecek. Sevip sevmemek size kalmış canlarım. Düşüncelerinizi yazarsanız çok sevinirim. Sizleri seviyorum, sevgiyle kalın :) Yanlışım varsa affola...
Bölüm şarkısı : John Legend - All Of Me
44. Bölüm Kumru
Sessiz bir anlaşmayı kabul etmek gibiydi, yaptıkları konuşma. Birbirlerini anlamadıkları anlarda bile aynı duyguları hissettiklerini bilmek ikisine de iyi gelirken, sanki geçmişte olan sessiz çığlıklarının hüküm sürdüğü iki haftayı hiç yaşamamış gibi uyanmışlardı. Kırgınlıklarını, kızgınlıklarını sardıkları andan itibaren sanki hiç olmamış gibi davranmaları, geçmişe takılı kalmamaları belki de en büyük avantajlarıydı. İnsani yapılarının verdiği hırsa kapılmıyorlardı; acı çektikleri için acı çektirmektense yaralarını birlikte sarmayı tercih ediyorlardı. Her şeyi geride bırakmak ruhlarına iyi geliyordu. Bu hırslar ve intikam alma hallerinden en çok yıprananın özde kendileri olduğunu bilecek kadar büyümüşlerdi. Kısaydı hayat ve değerlendirmek gerekirdi günlerimizi. Küslük hiçbir şeyi iyileştirmiyordu, aksine insanı daha çok yaralıyordu. Affetmek en büyük erdem diye boşuna dememişti büyüklerimiz. Kalbinizi yaralamaktan vazgeçmenin en güzel yoluydu affetmek; karşındakini değil aslında kendinizi affederek rahatlattığınız için. Yolunuzu, geçmişten kalan taşları koyarak engellerle harmanlamamanın en güzel vasıtasıydı affetmek. Yine bunu yaparken, geçen bir kaç günde eski hallerine yavaş yavaş döndüklerini hissediyorlardı. Eksik olan ise, birbirlerini kaybetmeye dair korkularını yenmelerine rağmen, hala birbirlerinden ayrı geçirdikleri zamanlarda içlerinde olan rahatsızlığa dur diyememeleriydi. Sanki bütün sorun birbirlerini kaybetmeye dair korkularmış gibi görünse de aslında olayın sadece o olmadığını sessiz bir kabullenişle anlamaya başladıklarında, kendilerini de sorgulamaya başlamışlardı. İçlerinden gelen seslere eskisi gibi kayıtsız kalmasa da kalpleri, yine de tam anlamıyla da açılmış sayılmazdı. Kendilerini neden bu rahatsızlık diyerek sorgulasalar da cevabını vermeye hazır değildi yürekleri. Eskiden kaybetme korkusu sandıkları hislerinin aslında kısmen ondan ibaret olduğunu bilmek ve çözmek güzeldi elbet ama tamamının bundan kaynaklanmadığını anlamak kendilerini sorgulamalarına sebep olmuştu.
Yine aynı hislerle kalktıkları bir sabahta, Yağız'ın uzun zamandır ilk defa işe geç gitme kararıyla hep birlikte oturmuş kahvaltı yapıyorlardı. Eylül Zehra Hanım'ı arayarak bu gün gelmesine gerek olmadığını söylerken, gününü Eymenle geçirmekti isteği. Uzun zamandır vakit ayıramadığı yeğenine vakit ayıracaktı. Erenle yoluna koyduğu işleri sayesinde, son hazırlıkları yanındaki iç mimarına teslim etmek işine gelmişti. Başıboş bırakmıyordu elbette, gidip geliyor, evin son halini kontrol ediyordu ancak bütün vaktini de harcamıyordu. Bu sürede Eylül evdeki eski haline dönerken Yağız, yoğun iş hayatına devam ediyordu. Bu akşamsa uzun zamandır kendine ayıramadığı vakti ayıracaktı. Arkadaşlarının davet ettiği etkinliğe katılmayı pek düşünmese de Eylül'ün 'Çok yoruldun son zamanlarda, gidip kafanı dağıtmak bence sana da iyi gelir. Tekliflerini geri çevirme bence.' demesinin üstüne, farklılığın kendisine de iyi geleceğine inanmıştı.
Ayağa kalkarken, elindeki çatalda olan son parçayı da ağzına attı Yağız. Hızlı hızlı çiğnerken, bu kadar tembelliğin yettiğini düşünerek acele ediyordu. Ağzını eline aldığı peçeteyle sildikten sonra, masada kendi halinde yemeğiyle uğraşan Eymen'in yanağına bir öpücük kondurdu. Kendini izleyen Eylül'e gülümsedi.
"Çıkıyorum. Akşam kaçta dönerim bilmiyorum."
Eylül de aynı onun gibi bir gülümsemeyle karşılık verdi adama. Yüzüne yaydığı destekleyen samimi tebessümü söze gerek olmadığının kanıtıydı ama yine de kelimelerini nefesiyle işlemeyi tercih etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Romanceİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...