Yorgun yazarımsınız geldi. Biliyorum sizinle bir alakası yok ama ben kendimi de buraya yazarken enerji depoluyorum. Okuyan okuyor, okumayanın da canı sağolsun :) O kadar yoğunum ki kendimi dinlemeye zamanım yok şu sıra. Örnek vermek gerekirse dün sabah derse girdim sonra fabrikaya gittim akşam dönüşte de ödev yaptık. Eve kaçta girdim; on... O yüzden bölüm gecikebiliyor, üzgünüm.
Daha önceden yazdığım bir parça ile şimdi yazdığım bir parçayı birleştirerek bir bölüm elde ettim. İnşallah beğenirsiniz. Bu bölümde de biraz Yağız'ın vedasını okuyacağız. Ana karakterlerimizin Yağız ve Eylül olduğu zaten aşikar, o yüzden Yağız'ı bu vedadan mahrum bırakırsam içim rahat etmezdi.
Sizleri seviyorum ve bir haber vermek istiyorum. 31 bin okunmaya ulaşmışız. Evet kimilerine göre az olabilir ama ben bu sayıyı görebileceğimi hiç düşünmemiştim. O yüzden bu yolculukta yanımda olan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız.
Ne, yine çok konuştum değil mi? :) Gidiyorum o zaman. Bölüm acele olduğu için güzel olmamış derseniz de kabulüm. Ama hiç olmadı yorum atın bende bileyim duygularınızı :)
Bundan sonra annelerin ve babaların 'Eylül şu yemeği şöyle yedir.' , 'Şöyle tut çocuğu.' , 'Aman dikkat et kızım.' dedikleri buruk olduğumuz ama burukluğumuzu atmamızda da yardımcı olacak eğlenceli sahnelere geçiyoruz. Tabi Yağız'a da arada laf atan Eylül göreceğiz. Eski halimize yavaşça dönüyoruz, her şey rayına oturuyor hayatta nihayetinde. Hazır olun :)
Gidiyorum dedim ama bir şey daha söylemem lazım, Mutluluk Acıyla Beraber'e bir tanıtım attım. Düşüncelerinizi ve teorilerinizi merak ediyorum, yazarsanız mutlu olurum :)
31.BÖLÜM Oğlun Emanetimdir
Harcadıkları zamanın ne kadar olduğunun farkında değildi Berna. Yağız'ın haber vermesiyle iyice heyecana kapılmıştı kadın. Dağıttığı kuzenini nasıl bir halde göreceğini bilemese de en azından bulunduğu için seviniyordu. Yüreğimiz bazen en ufak umut kırıntısını kendisi için devasa bir şeymiş gibi algılardı işte. Berna'nın yaptığı da bundan başka bir şey değildi. Ne de olsa nerede olduğunu biliyordu, bilinmezin içinde sürüklenmiyordu.
Evin önüne gelerek indikleri arabadan ikisi de heyecanla indi aslında. Her ne kadar Berna daha fazla duygu seline kapılmış olsa da Mehmet de en az kadın kadar merak içerisindeydi Eylül için. Kendisi duymamıştı nihayetinde kapıdan çıkıp giderken, kendince göz kulak olamadım hissine kapılıyordu.
Berna ise hala söylediği sözlerin ağırlığı ile savaşıyordu. Eylül'ü görünce nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Can kadar yakın olsalar da onu nasıl bulacağını bilmemenin verdiği halle ne demesi gerektiğini, ilk gördüğünde nasıl hareket etmesi gerektiğini çözemiyordu. Mehmet ise az çok farkındaydı Berna'nın halinin. Bu yüzden düşünceleriyle geldikleri dairenin önünde durduklarında, Mehmet hızlıca çaldı kapıyı. Berna'ya zaman tanısa, karşılaşmayı yaşamadan çekip gidecekmiş gibi duran yüz ifadesini gerçeğe dönüştürmesini izleyemezdi adam.
Eylül'ün kendini toparlamak için belli bir süre sonra banyoya girdiği sırada çaldı kapı. Yağız Eymen'i çalan zille uyandı mı diye kontrol edip, çocuğun uyanmadığını fark edince, gidip kapıyı açtı. Beklediği kişileri görmenin verdiği rahatlıkla ve onları da rahatlatmak isteyerek gülümsedi. Berna işte o zaman ilk rahat nefesini aldı. İçini acıtan nefesleri bitsin artık istiyordu o da herkes gibi.
"Nasıl?"
Hep birlikte salona ilerleyen koridorda yürürken Mehmet'in dudaklarından döküldü kelime. Yağız amcasına kışa bir bakış atarak koltukta uyuyan yeğenine döndürdü bakışlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Romanceİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...