Görsel: Yaman Mertoğlu
İlk bölümümü hikayelerini severek okuduğum ve bana aklımdakini yazmakta cesaret veren yudumunhikayeleri'ne gelsin :) hikayeleri okumaya değerdir bir göz atın derim :)
Bölümü okuduktan sonra naçizane yazdığım son yazıyı da okursanız çok sevinirim. İyi okumalar :)
BÖLÜM 1
"Biz evleniyoruz." diye lafa başladı Erva. Eylül ve Yağız da acaba doğru mu duyduk dercesine birbirlerine bakakalmışlardı. Onlar şaşkınlıklarını üstlerinden atmadan lafa girmek istemeyen iki sevgili, gülmek ister bir haldeydi ama gülerlerse kendilerine daha garip bakacaklarının farkındaydılar. Ama dünya yansa birbirlerinden vazgeçmek gibi bir niyetleri yoktu. Sessizliği bozan Eylül'ün "Abla sen delirdin mi ne evlenmesi. Bizimkilerin bu ilişkiye bakışını bilmiyormuş gibi." demesi oldu.
Onu tamamlamak istercesine devam etti Yağız, "Bizimkilerinde düşündükleri ortada abi. Ne demek biz evlenmeye karar verdik?"
"Evlenmeye karar verdik işte, kimin ne dediği umurumuzda değil. Biz size anlatmadan bir şeyler yapmak istemedik. Bu ilişkinin en başından beri siz yanımızdasınız. En büyük destekçimiz hep siz oldunuz. Yağız şimdi bizi yalnız mı bırakacaksınız?" diyerek devam etti Erva. Kardeşinin kendisine kıyamayacağını biliyordu, ne olursa olsun yanında olacaktı. Bütün şirinliğiyle Yağız'ın üstüne oynuyordu şimdi. Problemi çıkarsa çıkarsa sert Karadeniz erkeği Yağız çıkarırdı.
Erva ve Eylül İstanbul'un en lüks semtinde, babaanneden kalan bir servetle annesi ve babası tarafından prenses gibi yetiştirilmiş iki kızken; Yaman ve Yağız da bir o kadar Karadeniz kültürüyle Rize'de yetişmiş, gerçekten iki yağız, inatçı kendinden emin delikanlıydı.
Yağız karşısındaki Erva'ya bakarak nasıl tanıştıklarını hatırladı bir anda. Tesadüfler bazen gerçekten güzel bir aşka yol açabiliyordu.
Işıklarda pat diye bir sesle irkilen iki genç kadın "Hop ne yapıyorsun dikkat etsene be!" sesiyle irkilmişlerdi. Şoför koltuğundan kalkıp arabanın ön tamponuna bakan Erva karşısında duran kendine sanki kendini öldürecekmiş gibi bakan adama
"Kusura bakmayın, bir anda dalmışım oluyor trafikte böyle şeyler ." demek istemişti ama adam o kadar sinirliydi ki gerçekten ağzını açmamak en iyi yöntemdi sanırım. Adam lafına devam etti ve
"Ehliyeti kasaptan aldık galiba? Kırmızı ışıkta önünüzdeki arabaya nasıl vurmayı başarıyorsunuz çok merak ediyorum? Acaba direksiyonu tutmak yerine oje falan mı sürüyordunuz?"
Adamın karşısında ona bakakalmış laf söyleyemeyen Erva'ya karşılık peki Eylül durur muydu? Tabi ki hayır.
"Hop birader ne dediğinin farkında mısın sen? Bir ağzını topla. Karşında bir bayan var senin, nasıl konuşman gerektiğini öğretmediler mi sana?" Eylülün bu sert, sanki kendileri gelip arkalarından çarpmamış gibi haline iyice sinirlenen adam
"Nasıl konuşacağımı sana mı soracağım arabama vuran sizsiniz özür dilemeniz gerekirken bir de üste çıkıyorsunuz." demişti. Eylül ise iyice adamın üstüne gitmekte karalı bir halde "Ne özrü be trafikteyiz sonuçta arada oluyor böyle şeyler. Ne o araban mı incindi yoksa?" demişti ukala tavrıyla. Adam tam ağzını açacaktı ki kendine doğru yönelen eli fark ederek susmuştu. Lafa giren uzun boylu kumral bir o kadar yanındaki adam gibi kendinden emin duran Yaman
"Kardeşim bir sakin ol lütfen, karşında bayan var farkında mısın? " diye fısıltıyla kardeşinin kolundan tutuyor bir yandan da kızlara dönmüş lafına devam etmişti.
"Kusura bakmayın kendisi zor bir toplantının ardından böyle bir olay yaşayınca kendini kaybetti biraz. Önemli değil bir tutanak tutar hallederiz şimdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Romanceİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...