Uzatmayayım... İnsan hayatı değişiklerle dolu ve bu değişikliklere ayak uydurmak bazen can acıtacak kadar zor oluyor. Geldim, buradayım. Yeni ve final bölümü sizlerle.
Sevgiyle kalın...
57. Bölüm Huzurun Başlangıcı
Acı insanı daha da birbirine yaklaştırır derler; acı çekince anlar insan. Birbirine daha çok kenetlenmek gerektiğini düşünür; sanki acı yok olacakmış gibi. Hâlbuki acı azalmaz hiçbir zaman sadece insan alışır... Aynı acıyı paylaştığı insanlar sayesinde gariptir ki alışma süresi kısalır. Belki de hayatın hala devam ettiğinin göstergesidir çevresindeki insanları görmek.
Aynanın karşısında kravatını bağlarken tam da bunları düşünüyordu adam. Yaman ve Erva'nın acısıyla sınanırken, çektiği acının kat ve kat fazlasını çektiğini bildiği insanlara destek olmak zorundaydı. Belki de bu sayede acısının yükü hafiflemişti. Hayata devam etmenin gerekliliği insanı öyle içine çekiyordu ki ölümden öte bir şey olmadığını ölüme tanık olduğumuz halde unutarak yolumuza devam ediyorduk. O da öyle yapmıştı... Hayatına devam etmek zorunda kalmıştı ve şimdi daha da zor bir sınavla çarpışıyordu. Bu sınavdan nasıl galip geleceğini bilmediği için yüreği ağırlaştıkça ağırlaşıyor ama elinden bir şey gelmiyordu. Bugünse o kadar ağır bir gündü ki yeğeninin gidişinin ilk yıldönümünde yüreği iki kat ezilir olmuştu.
Hala Yaman'ın gidişini aklı almıyordu Mehmet'in. Ölümün varlığını bilse bile insan, bazen sadece bir hayalden ibaretmiş gibi düşünüyordu. Hele ki yeğenden çok kardeşmiş gibi büyüdüğü Yaman'ın yokluğu katlanılır gibi olmuyordu bazen... Düşüncelerinin arasında hala kravatını bağlamaya çalışırken bir türlü başaramadığı için sinirlendi Mehmet. Kendi kendine söylenmeye başladığı anda kapısının tıklatılması ile bedenini kapıya doğru döndürdü.
"Gel."
Duyduğu cümlenin ardından kapıyı usulca açtı kadın. Kafasını minik bir kız çocuğu gibi içeriye uzatırken "Gelebilir miyim?" diye sordu. Mehmet kadının haline gülümseyerek "Gelsene." dedi. Berna kapıyı açarak içeriye girerken üzerinde hala küçük bir kız çocuğunun tavrı vardı. Hem bugünü hem de Mehmet'in kafasına takılan şeyin ağırlığını hafifletmek içindi tavrı.
"Annem dayımlara gittiği için beni de arkadaşına destek olmam için buraya gönderdi. Destek paylaşması yaptık anlayacağın."
Çocukça hallerine Mehmet gülerken bir anda ciddiyete büründü Berna.
"Bir de sana bakayım istedim."
Kadın çekinerek dile getirdi sözlerini. Mehmet'in az önceki halinden eser kalmamıştı. Yüzünün düşmesinden hala yüreğinin hafiflemediğinin farkındaydı Berna. Bir iki adım daha attı adama doğru.
"Halledemeyeceğimiz bir mesele olmadığını bildiğin halde neden bu sıkıntın?"
Mehmet derin bir nefes alırken bakışlarını kaçırdı Berna'dan. Kendini hiç bu kadar güçsüz ve çaresiz hissetmemişti. Bu haline tanık olmasını istemediğinden arkasını dönerek camın önüne geldi. Ellerini ceplerine sokarken, Berna ne dese de adamı rahatlatsa onu düşünüyordu.
"Belki anlatsan rahatlarsın ya da anlatsan nereye takıldığını ve bunu nasıl çözebileceğimizi buluruz."
Mehmet duygularını nasıl anlatacağını bir türlü çözemiyordu. Bunu bile çözemezken bu meselenin içinden nasıl çıkacağını nasıl çözecekti ki? Daha fazla düşünmek için kendine müsaade etmeyecekti. Boynunda az önce bağlamak için bıraktığı kravatı alarak tekrar bağlamaya çalıştı. Berna da o sırada bir şey demeden adamın hareketlerini inceliyordu. Zor bir durum olduğunun farkındaydı ama gerçekten de çözemeyeceklerini düşünmüyordu. Yine de sessizce adamı bekledi ve izin verdi düşünmesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET AİLE(DESTEK AŞK'LAR SERİSİ 1)(TAMAMLANDI)
Romanceİnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır. Buna göre çektiği acının da derinliği değişir. Fırtınalar kopar içinizde ve o acı öyle bir siner k...